24 Nisan 2014 Perşembe

21. TÜRKİYE'NİN YENİ TOHUM YASASI: YENİ KONTROLLER, ESKİ TARTIŞMALAR, 2007


GRAIN
 HYPERLINK "http://www.grain.org/article/entries/623-turkey-s-new-seed-law" http://www.grain.org/article/entries/623-turkey-s-new-seed-law
Çeviren: Binnur ALOĞLU, Ayça BULUT (Ekoloji Kolektifi)

Ekim 2006’da Türkiye Büyük Millet Meclisi, tohumlar üzerine, tamamen uygulandığı takdirde tarım pratiğini yıkacak, köylerde halen çalışan nüfusun %35’inin haklarını eritecek geniş kapsamlı bir kanunu (1) kabul etti. Yeni kanun, Türkiye’nin eninde sonunda üye olmayı umduğu Avrupa Birliği ile kanunlarını uyumlu hale getirme genel eğiliminin bir parçası. 
Türkiye’nin 5553 Numaralı Yasası genel olarak “tohum yasası” olarak adlandırılıyor, ancak geniş etki alanı düşünüldüğünde bu bir aldatmaca. Yeni kanun yalnızca tarla bitkileri ya da bağ ve bahçe bitkilerini değil aynı zamanda orman bitki çeşitlerini ve tüm çoğaltma araçlarını kapsıyor.
Ayrıca kanun, “genetik kaynaklar” ve “bitki türleri” arasında yeni ve oldukça tehlikeli bir ayrımı gündeme getiriyor. “Genetik kaynaklar” (2), bitki üreticileri ve bilim insanları tarafından önemli özellikleri” olan genlerinin seçilebildiği, hem çiftçiler tarafından yetiştirilen hem de doğal olarak bulunan vahşi türlere verilen isimdir. Bir diğer deyişle varsayım, tohumları binlerce yıldır değiştiren ve geliştiren orijinal çiftçilerin tek görevinin artık sadece resmi üreticilerin “bitki çeşitleri” olarak adlandırılan ve satılabilir olan “gelişmiş” türlerini üretebilmeleri için ham madde sağlayıcıları olduklarıdır. (bkz. Tablo)
Bu düşünce biçimi tüm kanuna hakim: daha ilk maddede yeni düzenleme arkasındaki temel amacın bitki üretim kalitesini geliştirmek ve tohum sektörünü yeniden düzenlemek olduğu belirtiliyor. Benzer aşamalardan geçen diğer pekçok ülkede olduğu gibi çiftçi türlerinin iyi kalitede olabileceği düşünülmüyor-ki buradaki hem iyi hem de kaliteli terimleri “yüksek verimliliğin” endüstriyel parametreler tarafından tanımlanmış hali. Hükümet için tohum arzındaki kalite kontrolü, standart olan ve değişmez karakteristikler gösteren ekilecek materyalin sağlanmasıdır. 

Bu durum çeşitlilik ve uyumluluk özelliklerine fırsat tanımaz; geleneksel tohumlarda bulunan bu iki özellik çiftçiler için çok faydalı olmasına karşın hükümet tarafından olumsuzlanmaktadır. Bu mentalite çoğunlukla çiftçilerin ürettiği zengin çeşitli tarla ırklarının kaybolması ve yerlerinin şirketlerce geliştirilen melez ve transgenik çeşitlerce değiştirilmesi demek. Hala TÜRK-TED (Tohum Endüstrisi Derneği) tohum üretiminde lider pozisyona sahip. 
Yasa, Avrupa Birliği tohum kanununa göre şekillendirildi ve Türkiye’nin tohum arzının bu şekilde ikiye ayrılması -biri ekonomik olarak geçerli endüstriyel bir aktivite olarak düşünülürken, diğeri sadece kanun tarafından göz yumulan ve önceden belirlenmiş sınırlar dahilinde çiftçilerin resmi olmayan yollarla tohum alışverişine dayanan iki ayrı alan- Avrupa’nın kalanıyla da uyumludur. Avrupa Komisyonu ikinci kategoriyi, yani resmi tohum kataloğunun dışında kalan “saklanan türleri” kapsayacak ve duruma göre tarla üzerinde saklanmalarına imkan tanımak üzere çok katı olmayan market kuralları tarafından yönetilmelerini sağlayacak özel bir direktifi onaylamıştır. Bu çeşitlerin gelecekte faydalı olabilecekleri düşünüldüğünde devamlılıklarının tohum endüstrisinin çıkarına olduğu açıktır.
* Kayıt için başvurusu yapılacak tüm türlerin, 2 senelik bir sürede DUS (farklılık, homojenlik ve durdurulmuşluk) , ve bazılıar için VCU (kullanım ve yetştirme için değer) kriterleri için testlere tabi tutulmalıdır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder