23 Nisan 2014 Çarşamba

3. AFRİKA KITASI TOHUM HUKUKU - AFRİKA'NIN TOHUM YASALARI: ŞİRKETLERE KIRMIZI HALI, 2005


GRAIN
Çeviren: Halit Avcı
Seedling dergisi, Temmuz 2005
 HYPERLINK "http://www.grain.org/seedling/?id=342" http://www.grain.org/seedling/?id=342

Bazıların düşündüklerinin tersine Afrika Yeşil Devrimi kaçırmadı. O, bu kıtaya 1960’larda ve 70’lerde, Asya ve Latin Amerika’nın mastır planlarını da hazırlayan aynı tohum uzmanları ve yabancı kuruluşlarla birlikte geldi. Başka yerlerde olduğu gibi, onların temel reçetesi, “düşük verimli” geleneksel çeşitlerin yerine uluslararası tarım araştırma merkezleri ve onların ulusal karşılıkları tarafından geliştirilen “yüksek verimli” çeşitleri geçirmekti. FAO ve Dünya Bankası gibi kuruluşlardan aldıkları güçlü destekle, bir çok Afrika ülkesinde ulusal tohum sistemleri, sömürgecilik dönemi tarımsal araştırma sistemlerinin temelleri üzerinde kuruldu. Amaç, “geliştirilmiş” tohumları çiftçilere dayatmaktı; bu uygulama bitki ıslahı ve çoğaltma programları, devlet tohum şirketleri, tohum yönetmelikleri ve kuşkusuz, cömert finansal yardımlar ve kredilerle birlikte yürüyordu. Bu, planın yalnızca ilk adımıydı. Bir kez çiftçiler -potansiyel bir tohum piyasası oluşturarak- tohumları benimsemeye başlayınca, bir sonraki adım, kamusal programların tasfiye edilmesi ve özel sektörün yolunun açılması olacaktı. 1980’ler ve 90’larda devlet tohum şirketleri özelleştirildi, kamu bitki yetiştirme programları tasfiye edildi ve tohum sanayisine özel yatırımları çekecek olan yeni yasa ve yönetmelikler çıkarıldı. Somut olarak bu yasalar, ticari engelleri kaldıracak ve en önemlisi, çiftçileri her yıl belgeli tohum satın almaya teşvik edecek ve zorlayacaktır.[1]
Ama işler planlandığı gibi gitmedi. Dışarıdan gelen mali desteklerle birçok Afrika ülkesi resmi tohum programları, teknik kapasite ve düzenleyici çerçeveler oluşturdu; ama bu programların ürettiği tohumlar çiftçiler tarafından büyük ölçüde reddedildi. Çünkü bu tohumlar onların ihtiyaçlarına cevap vermiyordu. FAO’nun hesaplarına göre, resmi tohum sektörü (kamu ve özel birlikte), Sahra-altı Afrika’da kullanılan tohumların yalnızca yüzde 5-10’unu karşılıyor; Kuzey Afrika’da da benzer bir durum Ama işler planlandığı gibi gitmedi. Dışarıdan gelen mali desteklerle birçok Afrika ülkesi resmi tohum programları, teknik kapasite ve düzenleyici çerçeveler oluşturdu; ama bu programların ürettiği tohumlar çiftçiler tarafından büyük ölçüde reddedildi. Çünkü bu tohumlar onların ihtiyaçlarına cevap vermiyordu. FAO’nun hesaplarına göre, resmi tohum sektörü (kamu ve özel birlikte), Sahra-altı Afrika’da kullanılan tohumların yalnızca yüzde 5-10’unu karşılıyor; Kuzey Afrika’da da benzer bir durum söz konusu.[1] İç tüketim için üretilen gıdanın çok daha fazlası çiftçi çeşitlerinden ve çiftlik üretimi tohumlardan geliyor. Afrika için çiftçi tohum sistemlerinin yaşamsal önemini anlamak ve bu sistemleri destekleyip güçlendiren tohum politikaları oluşturma bilgeliğine sahip olmak için bir “tohum uzmanı” olmak gerekmez. 
Böyle bir durumda Afrika hükümetlerinin aceleyle başlangıçtaki plan doğrultusunda davranması oldukça dikkat çekicidir. Özelleştirme ve sanayi-kaynaklı tohum yasaları da mantıksız biçimde, planın olağan sorunlarına getirilen çözümler olarak sunuldu. Kıtada bunun bilincinde olan bazı insanlar olsa da, Afrika, bu kıta halkının dayandığı çiftçi tohum sistemlerini tahrip eden yeni tohum yasaları dalgası altında kaldı.
Tohum yasalarını değiştirmek: bölgesel yaklaşım
1990’lara kadar Afrika’daki tohum düzenlemeleri genel olarak kamu tohum programları etrafında gerçekleşiyordu; tohum yasaları -var oldukları yerlerde-, çoğunlukla ithalat ve ihracat kısıtlamalarıyla sınırlıydı. Ülkeler arasında çok az koordinasyon vardı ve düzenlemeler çoğu kez finansal yardımda bulunanlar tarafından yoğun biçimde etkileniyordu; bu programlar çiftçiler üzerinde pek az zorlayıcılık içeriyordu. Gerçekte, bazı muafiyetlerle, Afrikalı çiftçilerin büyük çoğunluğu tohum yasalarından ve yönetmeliklerinden hemen hemen hiç etkilenmiyordu. Son on yıldır, yapısal uyum programlarının uygulandığı, ticaretin serbestleştirildiği ve piyasaları genişletmek için gözü dönmüşçesine çalışan ulus-aşırı tohum sanayisinin gücünü pekiştirdiği koşullarda, sanayi lehine yönetmeliklerin ve yasaların uygulanışı -çiftçi tohum sistemleri üzerindeki olumsuz etkileri dikkate alınmadan- hızla yaygınlaştırıldı.
Tohum yasalarının dönüşümü ve uygulanışı için gereken hareket gücü (momentum) ve yönlendirme, büyük ölçüde, ticareti kolaylaştırmak için oluşturulan bölgesel tohum yasalarını uyumlulaştırma süreçlerinden geliyor. Son zamanlarda Afrika’nın farklı kesimlerinde, değişik finansman sağlayıcıların desteğiyle, bu türden yaklaşık bir düzine girişim başlatıldı. Bu girişimlerden bazıları, Uluslararası Tarım Araştırmaları Danışma Grubu (UTADG) tarafından veya Doğu ve Orta Afrika’da Tarım Araştırmalarını Güçlendirme Birliği (DOATAGB) gibi ulusal tarım araştırma servislerinin bölgesel çatı örgütleri tarafından koordine ediliyor. Diğerleri bölgesel ekonomik örgütler veya Batılı finansman sağlayıcı kuruluşlar tarafından koordine ediliyor.
Güney Afrika
Bu bölgesel süreçlerin ilklerinden birini Güney Afrika Kalkınma Topluluğu (GAKT)[2] başlattı. 1994’te bir fikir atölyesi, danışmanlardan bazı raporlar ve tohum düzenlemelerini uyumlulaştırma doğrultusunda çalışmayı öngören bir genel anlaşma vardı. Bu süreç, Dünya Bankası 1990’ların sonunda Sahra-altı Afrika Tohum Girişimi’yle (SATG) işe karışıncaya kadar, neredeyse sona ermek üzereydi. Malavi, Mozambik, Zambiya ve Zimbabwe pilot ülkeler olarak seçildi. Bir Danimarka danışmanlık şirketiyle teknik yardım sağlaması için anlaşıldı; Amerikan Tohum Ticaret Birliği (ATTB) ve ABD Uluslararası Kalkınma Ajansı (UKA), yerel danışmanların hazırlayacağı bir dizi ulusal rapora temel oluşturmak üzere bölgesel değerlendirmeler gerçekleştirdi. Bu ulusal raporlar, daha sonra tohum düzenlemelerini uyumlulaştırma amaçlı Bölgesel Strateji Belgesi’ni hazırlayan üst düzey ulusal fikir atölyelerini besledi. Bu süreç bir kez daha rayına oturtulduktan sonra, 2002’de kurulan Tohum Güvenlik Ağı kanalıyla koordine etmesi için GATK’ya devredildi.
Doğu Afrika
Benzer bir süreç Doğu Afrika’da işlemektedir. Doğu Afrika’da Tohum Politikalarının ve Düzenlemelerinin Uyumlulaştırılması projesi 1999’da oluşturuldu. Bu proje, ABD UKA tarafından finanse edilen ve Dünya Bankası’nın SATG projesinin bir parçası olan ulusal tarım araştırma servislerinin bölgesel çatı örgütü ASARECA*** tarafından koordine ediliyor. Güney Afrika’da olduğu gibi, proje birkaç pilot ülkede başlatıldı: Kenya, Uganda ve Tanzanya. Ülke temsilcileri, üst düzey ulusal fikir atölyeleri için raporlar hazırlamakla görevlendirildi; bu raporlar daha sonra bölgesel bir fikir atölyesi ve bölgesel bir strateji belirlenmesi için temel oluşturdu. Daha sonra diğer ülkelerde de uygulamaya geçildi ve Doğu Afrika Tohum Komitesi kuruldu. Bu komite devlet yetkililerini, bitki ıslahçılarını ve ulusal tohum ticaret birliklerini, “katılımcı üye ülkeler tarafından varılan anlaşmaları uygulamak ve uyumlulaştırma sürecinin gerçekleştirilmesine nezaret etmek” amacıyla bir araya getiriyordu.
Batı Afrika
Batı Afrika’daki bölgesel süreçler biraz daha karmaşıktır. Birkaç farklı, iç içe geçmiş süreç söz konusudur (bkz. yukarıdaki harita):
·Batı Afrika Ekonomi ve Para Birliği (BAEPB) bir tohum düzenlemeleri girişimini yürütüyor. Eğer Batı Afrika Devletleri Ekonomik Topluluğu’yla BADET birleşme planları gerçekleşirse, BAEPB daha fazla ülkeyi kapsayabilir.
·Uluslararası Tropikal Tarım Enstitüsü (UTTE), katılımcı ülkelerin benimseyebileceği bir model yasa geliştiren (WASNET olarak bilinen) bir ağı koordine ediyor.
·Uluslararası Gübre Geliştirme Merkezi (UGGM)[3] yakın zamanda ABD Tarım Bakanlığı ve Amerikan Tohum Ticaret Birliği için yapılan iki yıllık bir projeyi tamamladı. Proje çerçevesinde, bölgede BÇK yasaları ve GDO düzenlemeleri ile tohum düzenlemelerinin uyumlulaştırılmasının yasalaştırılmasını destekleyen ulusal eylem planları yayınlandı.
·Sahel’deki Kuraklığın Kontrolü için Devletler-arası Komite, geleneksel ve GD tohumların uyumlu biçimde düzenlenmesi için bir taslak çerçeve ve bir bölgesel tohum kataloğu oluşturdu. Bu süreçlerin tümü, onların işleyişleri ve politika hedefleri bakımından giderek artan biçimde bütünleştiriliyor.
Afrika’da özel tohum sektörünün geliştirilmesi
Şu ana kadar, Afrika’da 1970’lerde oluşturulan ulusal tohum programlarının çoğu ortadan kalktı ve kamusal (parastatal)[4] tohum şirketleri kapatıldı veya özelleştirildi. Afrika’nın tohum politikasındaki yeni yönelimi hayata geçirmeyi hedefleyen pek çok aktör, onların kalıntıları üzerinde çalışıyor. 
Daha etkili aktörler arasında bulunan Dünya Bankası ve ABD hükümeti (UKA ve Tarım Bakanlığı kanalıyla) “rekabet gücü yüksek piyasalar”ın oluşmasını istiyor. Yani onlar, ulusal sınırları aşan tohum hareketleri, GD ürünlerin bu piyasalara girişi ve çeşit tescili üzerindeki ‘bitki temiz belgesi’ (phytosanitary) sınırlamaları söz konusu olduğunda düzenlemelerin en düşük düzeyde olduğu bölgesel piyasaları arzu ederken, iş fikri mülkiyet haklarına geldiği zaman sıkı düzenlemeler istiyorlar. Bu yaklaşım genel olarak diğer büyük yabancı aktörler - tohum politikası programlarına dahil olan Avrupalı finansal destekçiler (özellikle Fransa ve Almanya), FAO ve UTADG merkezleri- tarafından da benimseniyor. Bitki çeşidi tescili söz konusu olduğunda -özellikle onun zorunlu olup olmayacağı konusunda- bazı anlaşmazlıklar bulunuyor. Fakat, farklı, tek-tip ve istikrarlı (FTİ) olan bitki çeşitlerinin bölgesel, çok-ülkeli tescil sistemleri üzerinde genel bir görüş birliği var; bu çeşitlerin yerel koşullara uyarlanabilirliği ve verimliliği pek az dikkate alınıyor.[5] Onlar -başlangıçta ticareti kolaylaştırmak amaçlı olarak sunulan- bölgesel uyumlulaştırma süreçlerini dayatarak uygulatmada yaygın bir başarı elde ettiler; bu yönde uluslararası tohum sanayisi ile etkin bir işbirliği içinde oldular.
1999’da Amerikan Tohum Ticaret Birliği (ATTB), uluslararası tohum sanayisi için yerel lobi kuruluşu olarak çalışan Afrika Tohum Ticaret Birliği’ni (AFTTB) kurdu. AFTTB’ye, “ABD tohum ticaretini destekleyici tohum politikalarının ve düzenlemelerinin bölgesel entegrasyonunu ve uyumlulaştırılmasını geliştirmek” görevi verildi. Onun açıkça belirlenmiş hedefi, ilk beş yıl içinde bölgeye ABD ihracatını yüzde 5 arttırmayı sağlamaktı. AFTTB ve onun 18 ulusal tohum sanayi birliği, tüm önemli bölgesel ve ulusal tohum yasası oluşturma süreçlerine yoğun biçimde müdahil oldular. 
Tohum sanayicilerinin lobi faaliyeti, özel tohum sanayisinin günümüzde Afrika’nın tohum ihtiyaçlarını hiçbir şekilde karşılayamayacağı gerçeğini gizleyemez. Dünya Bankası bile şunu kabul ediyor ki, görülebilir gelecekte, Afrika’daki çiftçilerin büyük çoğunluğu tohumlarını kendisine ait veya komşu çiftliklerden temin etmeye devam edecektir.[6] Yine de politika çevrelerinde, çiftçi tohum sistemleri genellikle, resmi tohum sistemlerinin tamamen piyasaya hakim olması yönündeki dönüşüm sürecinde üstesinden gelinmesi gereken kaçınılmaz bir kötülük olarak görülür. Çiftçi tohum sistemlerine gösterilen sınırlı ilgi ise, örneğin Kalitesi Bildirilmiş Tohum tabloları (bkz. aşağıdaki kutu) yoluyla onları düzene sokmanın veya çiftçi sistemlerinin unsurlarını resmi yapılara entegre eden katılımcı ıslahçılık benzeri programlara imkan tanımanın yollarını belirleme üzerinde yoğunlaşıyor.

Afrika’daki en büyük ticari tohum piyasaları
Ülke Yıllık iç satışlar (milyon $)
Güney Afrika 217
Fas 160
Mısır 140
Nijerya 120
Tunus   70
Kenya   50
Zimbabwe   30
Zambiya   15
Malavi   10
Uganda     6
Toplam 818
http://www.worldseed.org/statistics.htm#TABLE%201

Tohum kalite kontrolünün “daha hafif” tarafı 
Kalitesi Bildirilmiş Tohum (KBT) sistemi, FAO tarafından geliştirilmiş bir tohum kalite kontrol mekanizmasıdır. Burada amaç, tohum piyasalarının işlevsel olmadığı ve devlet kaynaklarının kapsamlı belgelendirme sistemlerini etkin biçimde yönetemeyecek kadar sınırlı olduğu yerlerde tohum belgelendirme işine kolaylık sağlamaktı. KBT sisteminde, kalite kontrolünden tohum üreticileri sorumlu iken, devlet görevlileri tohum partilerinin ve tohum çoğaltma tarlalarının yalnızca çok küçük bir bölümünü kontrol eder.

KBT, “gelişmiş” kuralcıl (formal) sektör tohumunun üretimi ve dağıtımını oturtmaya yöneliktir. Afrika’da KBT, çoğunlukla STK projelerinde ve kuraklık ve iç savaş gibi kriz dönemlerinde tohumları çoğaltma ve dağıtmaya dönük yardım çabalarında kullanılır. İlk plan, çiftçilerin çeşitlerine pek yaşama şansı bırakmayan sıkı İKD ve FTİ ölçütlerini uyguladı. Fakat 2003’te, katılımcı bitki ıslahı yoluyla geliştirilen ürün çeşitleri ve “yerel-soylar”a uyum sağlayacak şekilde gözden geçirilmiş bir yaklaşım benimsendi; ama kuralcıl sektör materyallerine uygulanan ölçütler yine aynı kalıyordu.[7] 

Gerçekte olan, yoksul ülkelerde tohum kalite kontrol sisteminin farklı bir türünün uygulanıyor olmasıdır. Bu plan çerçevesinde, tohum paketlerinin etiketlerinde hangi bilgilerin olması gerektiğini hükümet söyler; ve tohum üreticisi etiketteki bilgilerin doğruluğunu garanti etmekle yükümlüdür. Üçüncü bir belgeleyici taraf yoktur. Eğer tohumlar kötüyse, çiftçiler tohum sağlayıcının kendisiyle muhatap olmak zorundadır. Dünya Bankası tarafından desteklenen bu piyasa-temelli yaklaşım, çiftçilere, özellikle yoksul çiftçilere pek koruma sağlamaz.

Afrika’daki tohum yasalarının genel görünümü
Afrika’daki çeşitli tohum yasası süreçlerinden ortaya çıkan sonuç tam olarak nedir?
Kıtanın batısında, farklı bölgesel süreçler, tek bir zorunlu bölgesel kataloğa ve FTİ ölçütleri temelinde belgelendirme standartlarının uyumlulaştırılmasına doğru gidiyor. Şu anda tartışılmakta olan BAEPB’in (taslak halindeki) bölgesel politikası, başlangıç olarak 11 türlük bir bölgesel ortak katalog oluşturulmasını içeriyor. Bu politika, iki ayrı belgeli tohum listesini öngörüyor: FTİ ölçütlerini karşılayan ve performans bakımından kendi sınıfının en popüler çeşitleriyle karşılaştırılabilir olan çeşitleri içeren A listesi; ve yalnızca FTİ ölçütlerini karşılaması gereken çeşitleri kapsayan B listesi. Bir ülkede tescil edilen bir çeşit, tüm BAEPB ülkelerinde -ve eğer iki ekonomik blok arasındaki birleşme gerçekleşirse tüm BADET ülkelerinde de- otomatik olarak satışa sürülebilecek.
Aynısı Doğu Afrika için de geçerlidir; bölgede şu anda ASARECA*** projesi kapsamında üç pilot ülkede işlemekte olan, büyük arazilerde üretilen ürünlerin FTİ ölçütleri temelinde zorunlu tescili sistemini kurma ve ortak bir katalog oluşturma yönündeki -bu ülkelerin düzenlemelerini- uyumlulaştırma süreci, üye ülkelerin geri kalanı için de bir basamak oluşturacaktır. Örneğin Uganda’da, 1994’te tohum yasalarında yapılan değişiklik, özel sektöre Ulusal Tohum Kurulu ve Ulusal Çeşit Tescil Komitesi’nde daha fazla temsil olanağı sağladı ve tescili tümüyle bir FTİ ölçütleri sorunu haline getirerek, farklı yerlerde performans denemelerinin sayısını üçten bire indirdi.[8]
Kamerun’da çeşitlerin tescili, tohum yasası (2001) uyarınca zorunludur. Son iki yıldır 1992 tarihli Tohum Yasası’nı yeniden yazmak için Uluslararası Gübre Geliştirme Merkezi’nin doğrudan Tarım Bakanlığı ile birlikte çalıştığı Nijerya’da da bu zorunludur. Tunus’un 1999 tarihli tohum yasası, yalnızca resmi katalogda kayıtlı olan çeşitlerin pazara sürülebileceğini söyler; bu katalog, yasayı izleyen 2000 tarihli bakanlık kararnamesine göre, tümüyle FTİ ölçütlerine dayanır. Cezayir’de yakın zamanda kabul edilen yasa da -bir istisnayla- aynısıdır; bu yasa aynı zamanda, Ulusal Katalog’da, FTİ ölçütlerini karşılamayan ama ihracat veya ulusal üretim için özel bir önem taşıyan çeşitler için ikinci bir listeyi öngörür. İkinci listede yer alan tohumları üretenler diğerleriyle aynı denetim ve tescil işlemlerine, paketleme ile etiketlemede aynı düzenlemelere tabidir. Bu ise, katalogda içerilen türler için geleneksel çiftçi tohum sistemlerine yasal kapıları büyük ölçüde kapatır.
Güneye doğru gidildiğinde durum karışıktır. Baskın bir ticari çiftçiliğin ve Afrika’nın geri kalanı ile diğer kıtalara ihracata yönelik olarak konumlanmış güçlü bir tohum sanayisinin bulunduğu Güney Afrika, Avrupa ve Kuzey Amerika’dakine benzer uzun bir tohum mevzuatı tarihine sahiptir. Tohum belgelendirmenin 10 önemli ürün için zorunlu olduğu ve bunun mısır için özellikle sıkı biçimde uygulandığı Zimbabwe’de de benzer bir durum söz konusudur. (Açık tozlaşmalı mısır ve sorgum çeşitleri Zimbabwe’de satılamaz. Yasaya göre çiftçiler yalnızca bu ürünlerin hibrit tohumlarını satın alabilir.) Komşu Zambiya’da, belgeli veya Kalitesi Bildirilmiş olmayan büyük arazi ürünlerinin tohumları satılamaz. Öte yandan hem etkin bir özel tohum sanayisinin hem de etkin bir kural-dışı (enformal) tohum sektörünün bulunduğu  Malavi’de belgelendirme yalnızca üç ürün (hibrit mısır, hibrit ayçiçeği ve tütün) için zorunludur ve belgeli olmayan tohumlara ilişkin düzenlemeler hayli gevşektir. Mozambik’deki zorunlu ulusal tohum listesi işlevsel değildir; ticari tohum satışlarının çoğu ve STK tohum projeleri resmi sistemin dışındadır.
Güney Afrika’daki hükümetlerin hemen hepsi, kıtanın diğer parçalarındaki, özellikle Batı Afrika’dakilere göre tohum yasası ana planından bazı değişikliklerle sapmaya daha açık görünüyorlar. Buralarda, diğer ülkelerin tohum sağlama sistemlerini olumsuz etkileyen toplumsal ve ekolojik konulara -cinsiyet (gender) konuları, yinelenen kuraklıklar veya HIV/AIDS etkisi- daha fazla duyarlılık gösteriliyor ve sivil toplum örgütlerinin görüşlerini dikkate alma konusunda daha istekli davranılıyor.
Fakat pratikte bu ufak değişikliklerin çok fazla anlamı olmuyor. Güney Afrika Kalkınma Topluluğu, son zamanlarda, bölgede farklı yasa ve uygulamaların var olmasından yola çıkarak, -bölgede birbirinden farklı ve paralel bir çeşitlerin tescil ve satışa sunum sisteminin yasalaştırılması yerine- ulusal tohum yasalarının uyumlulaştırılması üzerinde yoğunlaşmaya karar verdi. Bu sistemin merkezi unsuru, YBÇKB’nin FTİ ölçütlerini ve asgari performans verisini karşılayan çeşitleri içeren bir bölgesel katalogdur. Bölgesel katalogda kayıtlı olan bir çeşidin, tüm üye ülkelerde satışı otomatik olarak onaylanmış olacak; buna karşılık her ülkenin buna itiraz etme hakkı vardır. FTİ ölçütlerini karşılamayan “yerel-soylar” ve yerleşik popüler çeşitler için ikinci bir bölgesel katalog oluşturma planı var; fakat bu katalog “yalnızca bilgi edinme amaçlı” olacak ve “piyasaya sunum olanağı sağlamayacak”.[9]
Tüm Afrika’da şekillenen tohum yasalarının genel tablosunda, çiftçilerin tohumlarına hemen hemen hiç yasal yaşama alanı bırakılmadığı görülüyor. Çoğunlukla, kural-dışı tohum çevrimleri için ufak yasal açılımlar var; ama genellikle yalnızca Kalitesi Bildirilmiş Tohumlar, yardım projeleri veya yasaların kapsamadığı türler için. Söz gelimi Tanzanya 1978’den beri sıkı bir Tohum Yasası’na sahip. Bu yasa, ulusal listede kayıtlı, belgeli, paketlenmiş ve etiketlenmiş olmayan tohumların satışını yasakladı. Yasa son derece gerçeklerden kopuktu; çünkü ülkede tarım yapılan toprakların ancak yüzde 30’dan daha azında kuralcıl sistemden gelen çeşitler ekiliyordu. Buna rağmen 2003 yılında yürürlüğe giren yeni Tohum Yasası sıkı tescil maddelerini koruyor: tohum üretmek ve satmak için zorunlu tescil, ticari büyük arazi ürün çeşitlerinin zorunlu tescili ve ulusal katalog. Yasada çiftlik ürünü tohumdan yalnızca bir yerde, küçük bir bentte, söz ediliyor; burada şöyle deniyor: Yasa’nın hükümleri, küçük ölçekli komşu çiftçiler arasındaki Kalitesi Bildirilmiş Tohumların satışını -tohumları satın alan çiftçiler onları yalnızca kendisi için veya kendi çiftliği için kullandığı sürece- etkilemez.[10] Fiilen diğer her şey yasadışıdır. Benzer biçimde Mozambik’in 2001 tarihli yeni Tohum Yasası,  “geleneksel” ve “yerel” çeşitlerin tescilini açıkça kabul eder; ama yalnızca onların endüstriyel FTİ ölçütlerini karşılaması koşuluyla.
Harita: Belirli Afrika ülkelerindeki tohum yasaları
FAS: Yalnızca resmi katalogda kayıtlı olan çeşitler belgelendirilir ve satışa sunulabilir. Çeşitlerin, resmi katalogda kayıtlı olabilmesi için FTİ ölçütlerini karşılaması gerekir.
CEZAYİR: 2005 tarihli yeni tohum yasası iki tohum listesi getiriyor: FTİ ölçütleri temelinde bir A listesi ve FTİ ölçütlerini karşılamayan ama ihracat ve ulusal tarımsal üretim için özel önemi olan çeşitler için bir B listesi. Her iki listedeki tohumları üreten kişiler, aynı denetim ve tescil işlemlerine, paketleme ve etiketlemeye ilişkin aynı düzenlemelere tabidir. Bu, katalogda yer alan türler için geleneksel çiftçilerin tohum sistemlerine yasal kapıları büyük ölçüde kapatır.
TUNUS: 1999 tarihli Tohum Yasası ve onu izleyen 2000 tarihli Bakanlık Kararnamesi, resmi katalogda kayıtlı olan çeşitlerin ticari satışını sınırlar. Katalogdaki tescil, FTİ ölçütleri temelindedir.
UGANDA: Büyük arazi ürünlerinin tohumları, satışa sunulmak için, FTİ testleri temelinde ulusal katalogda kayıtlı olmalı ve belgelendirilmelidir.
KENYA: 2002’de değiştirilen Tohum ve Bitki Çeşitleri Yasası, çoğu ürünün tohumunun satışı için FTİ testlerinden geçmeyi ve belgelendirmeyi şart koşar. Eğer çiftçiler tohumlarını satıyorsa, bu koşul çiftlik üretimi tohumlar için de geçerlidir. Gelecekte hükümet çiftçilerin çiftlik üretimi fasulye ve sorgum tohumlarını satışına -belgeli tohum yerine standart tohum olarak- izin verebilir; ama mısır tohumu üzerindeki kısıtlama kalacaktır.
TANZANYA: 2003 tarihli Tohum yasası, tohum üretimi, dağıtımı (değiş-tokuşu) veya satışının zorunlu tescilini, ticari büyük arazi ürün çeşitlerinin zorunlu tescilini ve bir ulusal kataloğu öngörür. Yasa, çiftlik üretimi tohumları yalnızca küçük bir bendinde zikreder: Burada, Yasa’nın hükümlerinin, küçük ölçekli komşu çiftçiler arasındaki Kalitesi Bildirilmiş Tohumların satışını -tohumları satın alan çiftçiler onları yalnızca kendisi için veya kendi çiftliği için kullandığı sürece- etkilemeyeceği belirtilir.
MALAVİ: Tohum mevzuatı iki katmanlı bir sistem kurar. Çeşit tescili ve tohum belgelendirme, hibrit mısır, tütün ve hibrit ayçiçeği için zorunludur. Diğer “tanımlanmış” ürünler için tohum belgelendirme ve çeşit tescili gönüllüdür; fakat hükümet asgari standartları belirler ve resmi tohum laboratuvar testlerini şart koşar. 
MOZAMBİK: 2001 tarihli tohum yasası, ülkede satılan tüm tohumlar için tescili ve FTİ testlerini zorunlu kılar. Bu özel olarak, aynı ölçütleri kullanarak “geleneksel” ve “yerel” çeşitlerin tescili olasılığını içerir. 
GÜNEY AFRİKA: Bitki Geliştirme Yasası -son olarak 1996’da değiştirildi-, tohumların satışı için FTİ testleri temelinde resmi tescili şart koşar.
ZAMBİYA: 1997 tarihli Bitki Çeşitleri ve Tohumları Yönetmeliği çerçevesinde, Zambiya’da hiçbir tohum, belgelendirilmeden (yalnızca mısır, sorgum, soyafasulyesi, ayçiçeği ve buğdaya uygulanır) veya kalitesi bildirilmeden (tüm diğer büyük ürünler için) satılamaz.
KONGO DEMOKRATİK CUMHURİYETİ: Afrika Kalkınma Bankası (AKB), kırsal bölgelerin yeniden inşası için vereceği milyonlarca dolarlık krediyi, (gündemdeki) tohum yasa tasarısının uygulanmasına bağlıyor. Eğer bu ülke 30 Haziran 2005’e kadar yasa tasarısını yasalaştırmazsa ve 31 Aralık 2005’e kadar tüm devlet tohum çoğaltma çiftliklerini özelleştirmezse, AKB kredi vermeyecek.
KAMERUN: 2001 tarihli Tohum Yasası, Kamerun’da satılan tüm tohumların ulusal katalogda kayıtlı olmasını ve FTİ ölçütlerine göre belgelendirilmesini zorunlu kılıyor. Ancak çiftlik üretimi tohumlar açıkça kapsam dışında bırakılıyor ve düzenleme dışında tutuluyor. Yasa aynı zamanda, uymayı amaçladığı Biyolojik Çeşitlilik Anlaşması’na ve ulusal bitki genetik kaynaklarının korunmasına göndermede bulunuyor. 
Baskının tohumları
Yasalar ile ülke topraklarında olup bitenler arasındaki büyük boşluk varlığını sürdürecek. Herhangi bir ulusal tohum kurumunun yakın bir zamanda çiftlik üretimi tohumlara karşı kapsamlı ve güçlü biçimde harekete geçmesi mümkün görünmüyor. Fakat yasalar er ya da geç çeşitli biçimlerde uygulamaya geçirilecek. Kenya’nın tohum kurumu KEPHIS***, yasaları ciddiye alıyor. 1996’da kurulmasından bu yana,  lisanssız çalışan veya belgeli olmayan tohum satan tohum tüccarlarına para cezaları kesiyor. Hatta fasulye ve sorgum gibi yerel gıda ürünlerine ilişkin küçük ölçekli tohum projelerine belgelendirme kurallarını dayatıyor. KEPHIS, çiftçilerin halen Kenya’nın mısır tohumu ihtiyacının yarıdan fazlasını karşılayan belgesiz mısır tohumlarını satmalarına izin vermemek konusunda son derece katı bir tutum içinde.[11] Sierra Leone Tohum Dairesi, pirinç ve yerfıstığı tohumlarının dağıtımında belgelendirme işleminden kurtulmaya çalışan STK’ları ve tohum tüccarlarını takibata alıyor.[12] Tohumların yüzde 90’ının çiftlik üretimi olduğu Uganda’da, krediye erişim genel olarak zorunlu belgeli tohum kullanımına bağlıdır.
Dahası, bu yeni tohum yasaları, paralel gelişmeler olarak, Afrika’ya genleri değiştirilmiş ürünlerin girişini kolaylaştıracak şekilde biyogüvenlik kurallarının konulması ve fikri mülkiyet yasalarının yayılması bağlamında değerlendirilmelidir. Ülkelerin çoğunda tohum pazarlama kuralları BÇK mevzuatı ve GDO düzenlemeleriyle uyumlu biçimde belirleniyor. Tunus, Cezayir ve Kenya’da tohum yasaları ve BÇK mevzuatına, aynı yasanın içinde yer veriliyor. Batı Afrika’da, BAEPB tohum pazarlama sistemi, 1999 tarihli Gözden Geçirilmiş Bangui Anlaşması içindeki Afrika Fikri Mülkiyet Örgütü’nün (AFMÖ)[13] üye devletleri tarafından benimsenen BÇK yasası ile birlikte işleyecek. Ancak BÇK sistemi, sırf üye devletler FTİ ölçütlerine göre yeni bitki çeşitlerini tanımlamak için gereken donanıma sahip olmadıkları için uygulamaya sokulamadı. İşte bu noktada BAEPB devreye girdi (ABD ve Almanya hükümetlerinin bir parça yardımıyla). Onun bölgesel tohum pazarlama sistemi, test işleminin teknik altyapısını sağlayacak; çünkü tohum yasası ve BÇK yasası aynı FTİ standartlarını paylaşıyor. Fransız tohum sanayi birliği[14] Kamerun, Senegal ve Cote d’Ivoire’da FTİ testleri için deneme merkezleri oluşturuyor. Bu kuruluş, Fransız hükümetinin finansal desteğiyle, Kuzey Afrika ülkelerinde de faaldir. Fas, Cezayir, Tunus ve Mısır’da FTİ, belgelendirme ve “YBÇKB sisteminin uygulanışı” konularında (oysa bu ülkelerden yalnızca Tunus YBÇKB’nin üyesidir) tohum kuruluşlarıyla ufak çaplı iki-taraflı eğitim projelerini yürütüyor.[15]
Batı Afrika’da BAEPB kataloğu GD çeşitlerin tesciline kapıları açıyor; halbuki onun bir üyesi olan Benin’in GD ürünler konusunda bir moratoryumu var ve diğerleri henüz kendi biyogüvenlik mevzuatlarını oluşturma sürecini tamamlamış değiller. Batı Afrika’da aynı zamanda, geleneksel ve GD tohumları bir araya getiren bir bölgesel kataloğu içeren bir (taslak) düzenleyici çerçeve de var. Bir kez daha belirtmek gerekirse, GD ürünlerin tesciline izin vermeyen Güney Afrika’daki (önerilen) katalog, bölgenin birbirinden farklı ulusal politikalarına daha fazla yanıt veriyor.
Afrika’nın tohum temininde parçalanma
Afrika’nın büyük bölümünde toplumsal, çevresel ve tarımsal durum birbirinden farklı ve kırılgandır; ve hala acımasız modern tarihin etkileriyle yalpalamaktadır. Tohum gibi yaşamsal bir şeye ilişkin politika, bu karmaşık koşulları dikkate almalıdır. Fakat Afrika’daki tohum yasalarının durumuna baktığımızda, hükümetlerin tümüyle Wall Street’te yazılmış olabilecek bir ana planı takip ettiğini görüyoruz. Eski sistemler kötü idare edilmiş olabilir, ama en azından onların önceliği, tohum kalitesini çiftçiler için geliştirmekti. Bugünkü tohum yasaları ise ulus-aşırı tohum sanayisine kırmızı halılar sermekle meşgul; bu sanayiye, hemen hemen sadece bir avuç büyük ihraç ürününe ve GD çeşitlere odaklanan birkaç tarım ilacı şirketi hakimdir. Bu şirketler Afrikalı küçük çiftçilerin ihtiyacını karşılayan tohumlar üretmezler ve bu nedenle de ancak sınırlı bir rol oynayabilirler.
Pratikte, Afrikalı çiftçiler bir süre daha kıtanın tohum ihtiyacının büyük bölümünü temin etmeye devam edecekler. Fakat acımasız bir ironi olarak, yeni tohum düzenlemelerinin, fikri mülkiyet yasalarının ve genetik mühendislik gibi ileri teknolojilerin kombinasyonu, onları marjinalleştirecek. Böylece Afrika’nın tohum sistemleri giderek birbirinden kopuk iki gerçekliğe bölünecek: özelleştirilmiş, tek-tip ve bütünsel bir kuralcıl (formal) sektör ve kaotik, farklılaşmış ve zar zor tahammül edilen bir köylü sektörü. Kamu kuruluşları bir köprü oluşturabilirdi; fakat onlar, -devleti çiftçilerin koruyucusu değil polisi haline getirerek- ortadan kaldırılıyor veya özel sektör tarafından yutuluyor. 
Bu olumsuz yasal ve politik koşullarda çiftçilerin tohum sistemlerini inşa etmek ve güçlendirmek kolay olmayacak. Fakat hükümetlerin ve sanayinin kendi yasalarını uygulamaları da kolay olmayacak. Konulan kurallar öylesine gerçeklerden kopuk ki, pek çok çiftçi ve yerel topluluk bunları yerine getirmeyi reddedebilir. Onlar hep birlikte kuralcıl sektöre sırtlarını çevirmeye ve kendi yerel tohum sistemlerine dönmeye karar verebilirler. Bu şekilde, tohum yasaları aslında kuşkuları giderip Afrika’daki tohum sistemleri için yeni, harika bir yönelimin tohumlarını ekmeye yardım edebilir.

Notlar
[1] www.fao.org/ag/AGP/AGPS/abidjan/Paper5.htm#Production ve www.fao.org/ag/AGP/AGPS/Cyprus/Paper1.htm#Seed 
[2] GATK: Angola, Botswana, Kongo Cumhuriyeti, Lesotho, Malavi, Mauritius, Mozambik, Namibya, Seyşel Adaları, Güney Afrika Cumhuriyeti, Swaziland, Tanzanya, Zambiya ve Zimbabwe’yi bir araya getiren bölgesel ticaret örgütü.
[3] UGGM, aynı zamanda, Hollanda Kalkınma için İşbirliği Bakanlığı’nca finanse edilen Bölgesel Girdi Yönetimi (BGY) projesini de koordine ediyor. BGY projesi, BAEPB’nin tohum düzenlemelerinin uyumlulaştırılması girişimiyle yakın ilişki içindedir.
[4] Parastatal: Bütünüyle veya kısmen devlete ait veya devletçe kontrol edilen.
[5] Çeşitleri satışa sunma yetkisi verilmesi için kullanılan FTİ ölçütleri, bitki çeşidi koruma belgelerinin verilmesi için kullanılanlarla aynıdır.
[6] David Gisselquist (1999), Dünya Bankası, “Dünya Tohum Sanayisi ile Bağlantılı Bölgesel ve Rekabetçi Tohum Piyasaları”, Afrika Tohum Ticaret Birliği’nin Kuruluş Hazırlık Toplantısının Tutanakları’ndan, Lilongwe, Malavi, 8-10 Nisan 1999, Uluslararası Tohum Ticaret Federasyonu.
[7] AJV van Gastel (2003), Tohum Ünitesi, ICARDA, Seed Info No. 25: www.icarda.org/News/Seed%20Info/SeedInfo_25/news.htm 
[8] Fred Muhuku (2002), “Uganda’da Tohum Sanayisinin Gelişmesi ve Tohum Mevzuatı”. Eş zamanlı olarak yayınlanan, Journal of New Seeds (Food Products Press) Cilt.4, No.1/2, s.165-176; ve Tohum Politikası, Mevzuat ve Yasa: Dar Bakış Açılarını Genişletmek (ed: Niels Louwaars) Food Products Press, s.165-176.
[9] www.sadc-fanr.org.zw/ssn/news/GaboroneProceedingsApril2003.pdf 
[10] Tohum Yasası (2003) Madde 19(2).
[11] Luke Mulunda (2005), “Hükümet yenilenemeyen şirketleri kayıtlarını silmekle tehdit ediyor”, The East African Standard (Nairobi), 13 Şubat.
[12] http://allafrica.com/stories/200502140612.html ; ve NP Louwaars vd., Gelişmekte Olan Ülkelerde Bitki Islahı Sanayisi Üzerindeki Güçlendirilmiş Fikri Mülkiyet Hakları Rejimlerinin Etkileri: Beş çalışmanın sentezi, Dünya Bankas’nın hazırlattığı Rapor, Wageningen UR, s.176, www.cgn.wageningenur.nl/pgr/images/IPR%20in%20breeding%20industry.pdf 
[13] AFMÖ - Afrika Fikri Mülkiyet Örgütü 16 üyeye sahiptir: Benin, Burkino Faso, Kamerun, Orta Afrika Cumhuriyeti, Çad, Kongo, Cote D’Ivoire, Gabon, Gine-Bissau, Ekvator Ginesi, Gine, Mali, Moritanya, Nijer, Senegal ve Togo. AFMÖ ve Afrika’daki FMH hakkında daha fazla bilgi için bkz. Grain (2002), Afrika Tarımında Fikri Mülkiyet Hakları: Küçük çiftçiler üzerindeki etkileri, www.grain.org/briefings/?id=3 .
[14] Groupement National Interprofessionnel des Semences et Plants: www.gnis.fr . Fransız tohum yasasında sıkı ölçütlerin yer almasını sağlayan güçlü sanayi lobisi. Onlar bu ölçütleri diğer Frankofon ülkelerde de yaygınlaştırıyorlar.
[15] WASNET Newsletter, No. 12, Şubat 2004:  HYPERLINK "http://www.wasnet.org/newsletter/archive/index.htm" www.wasnet.org/newsletter/archive/index.htm.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder