24 Nisan 2014 Perşembe

10. 5553 SAYILI TOHUMCULUK YASASINA İLİŞKİN TBMM GÖRÜŞMELERİNİN BİR KISMI (Ekim ayı tahminen), 2006


 HYPERLINK "http://www.tbmm.gov.tr/develop/owa/tutanak_b_sd.birlesim_baslangic?P4=17465&P5=H&PAGE1=15&PAGE2=53" http://www.tbmm.gov.tr/develop/owa/tutanak_b_sd.birlesim_baslangic?P4=17465&P5=H&PAGE1=15&PAGE2=53

BAŞKAN- 1 inci sırada yer alan kanun teklifinin geri alınan maddeleriyle ilgili komisyon raporu gelmediğinden teklifin görüşmelerini erteliyoruz. 2 nci sırada yer alan, Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu raporunun görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz. 
2.- Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/1030) (S. Sayısı : 904) 
BAŞKAN- Komisyon?.. Yok. Ertelenmiştir. 3 üncü sırada yer alan, Tohumculuk Kanunu Tasarısı ile Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu raporunun görüşmelerine başlıyoruz. 3.- X Tohumculuk Kanunu Tasarısı ile Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu Raporu (1/822) (S. Sayısı 662) …(X) 
BAŞKAN- Komisyon?.. Yerinde. Hükümet?.. Yerinde. Komisyon raporu 662 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır. Sayın milletvekilleri, Genel Kurulun 13.6.2006 tarihli 114 üncü Birleşiminde alınan karar gereğince, bu tasarı, İçtüzüğün 91 inci maddesi kapsamında görüşülecektir. Bu nedenle, tasarı, tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanıp, maddelerine geçilmesi kabul edildikten sonra, bölümler halinde görüşülecek ve bölümlerde yer alan maddeler ayrı ayrı oylanacaktır. 
Tasarının tümü üzerinde söz isteyen, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Osmaniye Milletvekili Sayın Necati Uzdil, AK Parti Grubu adına Aydın Milletvekili Sayın Ahmet Ertürk, Anavatan Partisi Grubu adına Erzurum Milletvekili Sayın İbrahim Özdoğandır. 
Şahısları adına söz istekleri, sırayla: Edirne Milletvekili Sayın Necdet Budak, Muğla Milletvekili Sayın Gürol Ergin, Şanlıurfa Milletvekili Sayın Müfit Yetkin, Denizli Milletvekili Sayın Ümmet Kandoğan, Hatay Milletvekili Sayın Mehmet Eraslan, Erzurum Milletvekili Sayın İbrahim Özdoğan ve Mersin Milletvekili Sayın Hüseyin Güler. Tabiî ki, 7 sayın milletvekili söz istemiş; İçtüzüğe göre, bunların hepsine söz veremiyoruz. Şimdi, ilk söz talebi, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Osmaniye Milletvekili Sayın Necati Uzdil; buyurun (CHP sıralarından alkışlar) Sayın Uzdil, süreniz 20 dakikadır. 
CHP GRUBU ADINA NECATİ UZDİL (Osmaniye)- Sayın Başkanım, değerli milletvekili arkadaşlarım; görüşülmekte olan 662 sıra sayılı Tohumculuk Kanunu Tasarısı hakkında Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Yeni yasama yılı nedeniyle sizlere başarılar ve ülkemiz için hayırlı çalışmalar diliyorum. 
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu ve şahsım adına sizlere saygılar sunarak sözlerime başlamak istiyorum. Değerli arkadaşlarım, gündemimiz Tohumculuk Kanunu Tasarısı. Biliyorsunuz, geçen ayın 19 unda olağanüstü toplanarak, Meclisimiz… Avrupa Birliği Uyum Paketi içindeki yasalardan bir tanesi de Tohumculuk Kanunu Tasarısıydı; ama, maalesef, bu işi AKP Grubu götüremediğinden, bugüne kadar kaldı. Uyum yasaları dedik, acilen Meclisi topladık arkadaşlar. Acilen topladığımız Mecliste görüşülecek yasa hakkında size kısa bir bilgi vermek istiyorum. 
Değerli arkadaşlarım, Tohumculuk Kanunu Tasarısı 2004 yılında komisyonda görüşüldü. Acele ettiğimiz, olağanüstü toplanarak görüşmeye çalıştığımız yasa 2004 yılında Komisyonda görüşülen bir yasa. Bu yasa komisyonda görüşülürken, şu anki Tarım Bakanımız da komisyon üyesiydi; elinizdeki raporlarda bunu görme şansına sahipsiniz. 
Değerli arkadaşlarım, bu yasayı Avrupa Birliği bizden istemedi. Avrupa Birliği istese, hadi, bir gerekçe bulurduk; ama, inanın ki Avrupa Birliğiyle ilgisi yok. Avrupa Birliği çalışmalarına katılan arkadaşlar bilirler, Avrupa Birliğinin bizden öncelikle istediği yasa ulusal biyogüvenlik yasası. Nerede, şimdi sormak istiyorum? Tarım Bakanımıza ne sorayım. Tarım Bakanımız… İki senedir Türkiye'de Tarım Bakanı var mı yok mu, onu hep birlikte değerlendirirsiniz. Anadolu'da köyde, kırda, kentte zaten değerlendiriyorlar, var mı yok mu. 
Değerli arkadaşlarım, bu yasayı Avrupa Birliği istemedi. Bu yasayı yabancı tohum firmaları ve Türkiye'deki işbirlikçileri istedi. Onun için bu kadar acil hale getirdiniz diye düşünüyorum. Değerli arkadaşlarım, ayrıca bu yasayla ilgili bir cümle daha etmek istiyorum: Temel yasa… Tohumculuk Kanunu Tasarısı temel yasa. Ne güzel değil mi?! Böyle temel yasa deyince, ismine uygun önemli bir yasa gibi geliyor. 
Peki, bu kadar önemli bir yasayı niye 2 madde olarak görüşmek istiyorsunuz?! Ben size onu da açıklayayım: Bir defa milletvekillerimize açıklayayım, ikincisi, buradan, Türk halkına, Türk çiftçisine açıklamak istiyorum. 
Değerli arkadaşlarım, televizyonlarda, yazılı basında tarım, maalesef, bir kenara itilmiş durumda. Doğru, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti tarafından da bir kenara itilmiş durumda. Mecliste bu yasaların gündeme gelip birkaç saat görüşülmesini engellemek için bu yasayı da temel yasa haline getirip, burada görüşmeye çalışıyorsunuz. Sevgili arkadaşlarım soruyorum, buradaki milletvekillerine soruyorum, ilgi duyduklarından burada: Allah aşkına bu yasayı okudunuz mu? Kaç kişi okudu? 
AHMET KAMBUR (Tekirdağ)- Evet. 
NECATİ UZDİL (Devamla)- Siz okumuşsunuzdur, Komisyon üyesisiniz, okuyacaksınız. Peki, bu yasada ne var, biliyor musunuz; hayır. Peki, bu yasada ne olduğunu bu kürsüden konuşsak Türk çiftçisi, Türk halkı duysa olmaz mı; hayır, o da olmaz. Duymasınlar, bilmesinler, siz elinizi kaldırın. Çiftçi de bilmesin, çıksın. Niye; çünkü, demin söyledim ya, birilerinin istediği bir yasa, alelacele çıksın buradan. 
Değerli arkadaşlarım, işte, biz, Cumhuriyet Halk Partisi olarak, bu yanlışlık nedeniyle bu yasaya karşı oy vereceğiz, bu yasaya karşıyız. Bunu şimdiden söylemek istiyorum. Lütfen, Tarım Bakanı bu yasayı çekebiliyorsa oradan çeksin. Çeksin. Önce, kendi bürokratlarıyla, muhalefetle ve üniversitede bu işin uzmanlarıyla otursun, konuşsun, dinlesin, düşünce birliği yapsın; zarar gelmez, yarar gelir. Türkiye'ye uygun bir tohumculuk kanunu tasarısı hazırlasınlar. Biz de, yurttaşlarımızla, çiftçimizle, tüm milletvekili arkadaşlarımızla, güle oynaya bu yasayı çıkaralım. 
Değerli arkadaşlarım, size yasa hakkında da kısa teknik bilgiler vermek istiyorum. Arkadaşlar, dikkatinizi çekmek istiyorum; lütfen, okumadıysanız önünüzdeki raporlara bir bakın. Yasanın 3 üncü ve 16 ncı maddelerinde alt birlikler kuruluyor. Alt birlikleri size okumak istiyorum değerli arkadaşlarım. Alt birliklerden bir tanesi, tohum dağıtıcıları birliği. 
Değerli arkadaşlarım, tohum dağıtıcıları kim? Lütfen, düşünün, düşünün. Dinlemeyen arkadaşlara sesimi yükselterek duyurmak istiyorum; tohum dağıtıcıları kim? Ben söyleyeyim: Tohum bayileri; yani, tüccarlar. Değerli arkadaşlarım, tüccarlar bir alt birlik oluşturacak. 
Tohum sanayicileri birliği kurulacak. Değerli arkadaşlarım, tohum sanayicileri de bir birlik oluşturacak. Dikkatinizi çekiyorum: Süs bitkisi yetiştiricileri birliği, fidan yetiştiricileri birliği, fide yetiştiricileri birliği... Size bir tane daha söyleyeyim, ne dersiniz dinleyen arkadaşlarım: Tohum kullanıcıları birliği. 
Değerli arkadaşlarım, kim bunlar, kim? Hepsinden vazgeçtim, tohumu kim kullanır? Ne güzel değil mi? Arkasından da, bu maddelerin arkasına eklenmiş. Ne eklenmiş arkadaşlar biliyor musunuz? Kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşlarıymış bunlar. Değerli arkadaşlarım, tüccarların, sanayicilerin, ticaret odası, sanayi odası yok mu? Bunları yeni bir meslek odasıyla bölmeye, kafa karıştırmaya ne hakkınız var? Tohum kullanıcıları çiftçiler, süs bitkisi yetiştiricileri de çiftçiler. Değerli arkadaşlarım, öyle ise, ziraat odaları diye odalar yok mu, ziraat odaları birliği diye bir birliğimiz yok mu, bu, meslek odası değil mi? Peki, tohum kullanıcıları birliğini meslek odası yaptık; onu da kabul ettik. 
38 inci maddeye bakın, lütfen, elinizdeki 38 inci maddeye bakın rapordaki. 1163 sayılı Kooperatifler Kanunundaki kooperatiflere sağlanan harçlar ve vergilerden bu birlikler muaf olacakmış sevgili arkadaşlarım. 1163 sayılı kooperatifler, çiftçilerin ekonomik örgütleri değerli arkadaşlarım. Siz önce şuna karar verin: Bu birlikler meslek örgütleri mi, ekonomik örgütler mi? Kafanızı biraz netleştirin de, bu yasayı ondan sonra getirin. 
Değerli arkadaşlarım, yasadaki çarpıklıklar bununla da bitmiyor. Duyarlı olduğunuza inanıyorum. Genetiği değiştirilmiş organizmalarla ilgili, gündemde her zaman yer var. Arkadaşlarım, Türkiye'ye genetiği değiştirilmiş organizmaların tohumlarının ve ürünlerinin girmesi yasak. Güya yasak olduğunu da ekleyelim; çünkü, genetiği değiştirilmiş organizma hangisi, bunu tespit edecek ne laboratuvarımız var ne de elemanımız var. 
Peki, bu yasayla, Sevgili Hocam, buna olanak tanınmıyor mu, bunun önü açılmıyor mu? Bir üniversite hocası olarak, nasıl oy vereceksiniz?! Haa, elinizi vicdanınızdan kaldırırsanız verirsiniz. Bilmediğiniz halde, grup başkanvekiline bakıp oy verirseniz de verirsiniz. Sizden özellikle rica ediyorum, şu kısa sürede bu dediğim maddelere lütfen -lütfen- bakın arkadaşlar. 
Değerli arkadaşlarım, Türk çiftçisini perişan etmeye hakkınız yok. Eğer bu yasayı kabul ederseniz, bundan sonra, bir çiftçi, bir başka çiftçiye, beğenilse bile tarlasından çıkan ürün, tohum olarak veremeyecek. "Hayır, verecek" diyeniniz varsa ona da cevap vereyim: İki sene müsaade ediyor bu yasadaki madde, iki sene sonra kesinlikle veremeyecek. Çiftçi arkadaşlarım, tarlasındaki ürünü güzel olan komşundan, sen, o ürünü, tohum olarak alamayacaksın; yasaklıyor bu yasa. 
Değerli arkadaşlarım, tümümüz biliriz; pazar yerine gideriz, evin önüne iki tane biber fidesi, üç tane patlıcan fidesi alırız. Bu yasa, sevgili arkadaşlarım, bunu da önlüyor. Önlemiyor diyen, çıksın, söylesin. Biliyorsa, çıksın, söylesin. Unutmayın, iki sene sonra, bu son söylediğim iki şey gündeme gelecek. 
Değerli arkadaşlarım, başka şeyler de var. Süreme bakıyorum, süremin azaldığını da hissediyorum. Değerli arkadaşlarım, bu yasaları, tamam, hazırladık. Bu yasalar çıkarsa -bu yasalar çıkarsa- benim çiftçim rahatlayacak mı? Çok rica ediyorum. İşte, burada örnekleri var. Ağustos ayında tarım kredi kooperatifleri çiftçiyi icraya verdiler sevgili arkadaşlarım. Endel Köyünde icraya verdiler. Buradan Osmaniye milletvekillerine de sesleniyorum. Endel Köyünden aldığım şeyler… Tüm Osmaniye'de çiftçi, Tarım Kredi Kooperatifleri tarafından icraya veriliyor. 
Değerli arkadaşlarım, tutuyoruz "sosyal devletiz" diyoruz. Doğrudur, bir yerden biri borç alır, bu borcu ödemek zorundadır; ama, sevgili arkadaşlarım, ödeme şansı yoksa, ne yapacaksın; kendi yurttaşını ödeyemez hale getirdin, tutup, bir de, hapse mi atacaksın, cezaevine mi koyacaksın? Buna nasıl vicdanınız elveriyor; anlam veremiyorum değerli arkadaşlarım. İşte, burada, isimler de burada. İsterse Sayın Tarım Bakanım, veririm; çünkü, tarım kredilerle de ilişkisi çok iyi. Evet, söyleyeyim ondan sonra 
Yazık değil mi sevgili arkadaşlarım, benim milletvekili arkadaşlarıma, benim hemşerilerime, benim dostlarıma yazık değil mi? Benim o arkadaşlarım köye gidemez oldu, köylüye gidemez oldu sevgili arkadaşlarım. Yazık değil mi bunlara? Niye bu şansı vermiyoruz milletvekillerimize? Ben, açık söylüyorum, Osmaniye'de benim milletvekillerim köye gidemiyor… 
ŞÜKRÜ ÜNAL (Osmaniye)- Yalan söylüyorsun. 
NECATİ UZDİL (Devamla)- Peki, yalan söylüyorum, isim vereceğim, yazın. Çıkıyor sataşma yapıyorum, onlara konuşma hakkı sağlıyorum. Buyurup gelip burada cevap versinler. Orada Osmaniyeliler dinliyor, köylüler dinliyor. Yanıkkışla Köyü, Osmaniye'nin Hasanbeyli ilçesi, Yanıkkışla köyü… 
Değerli arkadaşlarım, dikkatinizi çekiyorum. Buraya giden milletvekili -isim vereyim- Mehmet Sarı, muhtarı çağırıyor, köyün imamını çağırıyor, imamını. Değerli arkadaşlarım, belediyenin hoparlöründen bir ilan "Sayın köylülerimiz, tayini olan, hükümette işi olan, milletvekilimiz köyümüzü ziyarete gelmiştir, buyurun gelin" diyor. Yalansa, Mehmet Sarı çıkar, buradan cevap verir. 
MEHMET SARI (Osmaniye)- Cevap vereceğim. 
NECATİ UZDİL (Devamla)- İki -sana da söyleyeceğim Hocam- Durdu Mehmet Kastal, Toprakkale İlçesinin Tüysüz Köyüne gidiyor. Kimle gidiyor; Toprakkale Kaymakamıyla gidiyor. Niye Toprakkale Kaymakamıyla gidiyor; çünkü, daha önce gittiğinde, köyde oturtturmadılar kahveye, kovdular da onun için! (CHP sıralarından alkışlar) Kaymakam rica ediyor, benim için… 
MURAT YILMAZER (Kırıkkale)- Şov yapma!.. Şov!.. 
NECATİ UZDİL (Devamla)- Şov değil, orada arkadaşım, çıkar açıklar; köylüler de dinliyordur inşallah. Kaymakamın ricasına rağmen, oturtturmuyorlar. Sayın Hocam, bağırıyorsunuz, hangi köye gittiniz?! Hemite Köyünden sizi çağırdılar, gittiniz mi? 
ŞÜKRÜ ÜNAL (Osmaniye)- Gittik… 
NECATİ UZDİL (Devamla)- Orada, Hemite köylüleri!.. 
ŞÜKRÜ ÜNAL (Osmaniye)- Hemite köyü ne istedi, biliyor musun… 
NECATİ UZDİL (Devamla)- Size bir hikâye daha anlatayım arkadaşlarım, biraz vaktim var gibi. Osmaniye'nin Merkez İlçe Başkanı, AKP'nin Merkez İlçe Başkanı Bahçe Köyünden. Bizim milletvekillerimiz köylere gidemediğinden, Merkez İlçe Başkanımız… 
ŞÜKRÜ ÜNAL (Osmaniye)- Sayın Başkan… 
BAŞKAN- Sayın Uzdil… 
MEHMET SARI (Osmaniye)- Sayın Başkan, hakaret ediyor, söylediklerinin hiçbirisi doğru değil. 
BAŞKAN- Sayın Uzdil, İçtüzüğün ilgili hükümleri gereğince, bir hayli tecrübe kazandınız bu Parlamentoda. Siz, bir kanun geneli üzerinde söz aldınız. 
NECATİ UZDİL (Devamla)- Evet. Bu kanun çıksa da bunlar köye gidemez hocam. 
MEHMET ÇERÇİ (Manisa)- Sen burada oturuyorsun, biz devamlı köylerdeyiz. 
BAŞKAN- Bakın, Sayın Uzdil, beni dinler misiniz; beni dinlemek zorundasınız. İsim vererek, yer vererek, burada, kanunu aşan, tamamen başka mecralara ulaştıran, Genel Kurulu geren bir konuşma yapamazsınız. Sizi, konuya davet ediyorum; aksi takdirde, sözünüzü keseceğim. Buyurun. 
NECATİ UZDİL (Devamla)- Burada… 
MEHMET ÇERÇİ (Manisa)- Necati Abi, iyi hazırlanmamışsın sen! 
NECATİ UZDİL (Devamla)- Teşekkür ederim. 
BAŞKAN- Siz konuya dönün efendim, yasaya dönün. 
NECATİ UZDİL (Devamla)- Burada, reklam için laf atıp, bilmem ne yapanlar oldu; siz de yaparsınız, sizin için de olur. 
ŞÜKRÜ ÜNAL (Osmaniye)- Necati Bey, yeter artık! 
NECATİ UZDİL (Devamla)- Değerli arkadaşlarım, şunu söylemek istiyorum. Bu yasa, sevgili arkadaşlarım, bu yasa, benim çiftçime bir şey getirmiyor. Bu yasa, çıkarsa, Türk çiftçisini, Türk tohum sektörünü, Türk tohum firmalarını yabancı tohum firmalarına peşkeş çekeceksiniz, feda etmiş olacaksınız, Türk çiftçisini perişan etmiş olacaksınız diyorum. Bu kanunu çıkarırsanız, Çukurova'ya gidemeyen Tarım Bakanı, hiç gidemeyecek; evet, söylüyorum. Ancak, kiminle gidiyorsunuz; kamu kuruluşlarının toplantılarına katılıyorsunuz veya çok sevdiğiniz tarım kredi kooperatifleri özel toplantı hazırlarsa, ancak, ona gidiyorsunuz. Söylüyorum, yine söylüyorum: Sayın Tarım Bakanım, lütfen, çiftçilerin önderi olun, çiftçilerin babası olun, çiftçileri arkanıza alın ve tarımla ilgili yasaları Başbakanlıkta hazırlatmayın, kendi bürokratlarınızla, kendi bilim adamlarınızla, kendi çiftçinizle hazırlayın. İşte, o zaman, gidersiniz, her türlü köye, her türlü çiftçiye koşarsınız. Onlar, eksik de yapsanız yanlış da yapsanız, misafirperver insanlar, sizi kucaklarlar. 
Değerli arkadaşlarım, değerli arkadaşlarım, şunu da söylemeden geçemeyeceğim: Aldığınız, çıkardığınız kanunlar, alınan kararlar, uygulama niteliği olan yasalar olsun, olan kararlar olsun. 
Hatırlarsanız, burada, daha önce de konuştum. Değerli arkadaşlarım, şöyle bir düşünün, Türkiye'de uçakla zirai ilaçlama yasaklandı. Siz yasaklamadınız, Bakanımın oluruyla yasaklandı. Peki, Sayın Bakanım, yazık değil mi Adana Valisine, Osmaniye Valisine, Adana Teknik Ziraat Müdürüne, Osmaniye Teknik Ziraat Müdürüne? Yasakladınız da ne oldu? Kendi bürokratlarınızı dara soktunuz, kendi çiftçinizi perişan ettiniz, ezik hale getirdiniz; ama, Çukurova'da uçakla mücadele devam etti. Kendi müdürünüz "aman, mesaiden önce atın, aman mesaiden sonra atın, aman tatil günleri atın" dedi. Ne oldu?! Benim zoruma gidiyor; ben tarımcıyım değerli arkadaşlarım. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) 
NECATİ UZDİL (Devamla)- Bitiriyorum Başkanım. 
MEHMET ÇERÇİ (Manisa)- Yeter… Yeter… 
BAŞKAN- Buyurun. 
NECATİ UZDİL (Devamla)- Ben tarımcıyım. Benim Tarım Bakanımın sözü geçmeli, Türkiye'nin her yerinde tüm bürokratlar onun verdiği emre uymalı. İlaçlanmadı mı sevgili arkadaşlarım; gazetelerde çıktı, hani bir ziraî mücadele ilacı bir binaya çarpmıştı, büyük resimlerle; araştırın, sorun. Ben, şunu istiyorum: Türkiye'de tarımı düşünmeden, tarımın sorunlarını çözmeden, sevgili arkadaşlarım, Türkiye'nin sorunlarını çözme şansınız yok. Lütfen, bu işi bir daha düşünün, bir daha değerlendirin diyorum. 
Bu yasayı, lütfen, geri çekin. Türk tarımına, Türk çiftçisine, Türk tohum firmalarına olanak yaratacak bir yasa hazırlayalım, ondan sonra yasayı bu Meclisten geçirelim; herkes bize teşekkür etsin. Eğer, bu yasa böyle geçerse, herkes, özellikle kırsal alan ve çiftçi bize kızacak, nefretle bakacak, Türk ekonomisine de büyük zarar vermiş olacaksınız. 
Değerli çiftçi arkadaşlarım, çözüm sizsiniz. Bir sene sabredin, bir sene sonra siz iktidarsınız, istediğiniz yasayı siz çıkaracaksınız. Size güzel günler diliyor; saygılar sunuyorum. 
ŞÜKRÜ ÜNAL (Osmaniye)- Sayın Başkan… 
MEHMET SARI (Osmaniye)- Sayın Başkan… 
BAŞKAN- Sayın Uzdil'e teşekkür ederken bir açıklama yapmak istiyorum. İçtüzüğümüzün 42 nci maddesi komisyon raporlarını düzenlemektedir. Bu maddenin dördüncü fıkrasını okuyorum: "Komisyon raporunda imzası bulunan komisyon üyesi, diğer komisyonlarda ve Genel Kurulda, çekimser veya aykırı olduğunu rapor metninde yazıyla belirttiği hususlar dışında, sözcüden soru soramaz ve komisyon raporuna aykırı konuşma yapamaz." 
Bu fıkrayla bağlantılı olarak, elinizdeki yasayı eğer incelerseniz, Sayın Uzdil komisyon üyesidir ve ben, bu basılı yasa tasarısının bütün sayfalarını karıştırdım; kendisinin Komisyon raporuna bir muhalefeti yoktur. Dolayısıyla, yaptığı konuşmayla Komisyon raporundaki imzayı, burada takdirlerinize sunuyorum. Bu nedenle de, kendilerine bir uyarıda bulunmuş oluyorum; imzamıza göre konuşmamız lazım. (AK Parti sıralarından alkışlar) 
NECATİ UZDİL (Osmaniye)- Sayın Başkan, bir açıklama yapmak istiyorum. 
BAŞKAN- İçtüzük böyle emrediyor, benim bir şeyim yok. 
NECATİ UZDİL (Osmaniye)- Bir cümle efendim, müsaade eder misiniz? 
BAŞKAN- Bununla ilgili, Sayın Komisyon Başkanı söz istemiştir. 
NECATİ UZDİL (Osmaniye)- Tutanaklarda benim konuşmalarım var efendim, tutanaklarda benim konuşmalarım var; lütfen… 
BAŞKAN- Ancak, Osmaniye Milletvekili Şükrü Ünal, Başkanlığımıza yazılı olarak müracaat ederek "isim ve mekan göstermek suretiyle açıkça sataşılmıştır" ifadesini kullanıyor. Buna göre, ben, Osmaniye Milletvekili Şükrü Ünal'a -İçtüzüğün ilgili maddesi gereğince kısa bir cevap hakkı doğmuştur- kısa bir açıklamada bulunması için söz vereceğim. Sayın Ünal, siz de kesinlikle bir sataşmaya meydan vermeyin; sadece size göre doğru olanları kamuoyuna ve Genel Kurulumuza açıklayın. Sözü, kısa olarak veriyorum; buyurun. 
ŞÜKRÜ ÜNAL (Osmaniye)- Teşekkür ederim Sayın Başkanım. Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; sözlerimin başında hepinizi saygıyla selamlıyorum. Az önce burada konuşan çok değerli CHP sözcüsü, Osmaniye Milletvekili arkadaşımız Necati Uzdil Bey, üç milletvekili olarak bizlerin bu yaz boyunca veyahut da yıl boyunca Osmaniye İlimize bağlı köylerimizi ziyaret edemediğimizi ve köylere gidemediğimizi ifade ettiler. 
ERDAL KARADEMİR (İzmir)- Doğru!.. 
ŞÜKRÜ ÜNAL (Devamla)- Belgeleriyle sabittir, muhtarlarımızın şahadetiyle sabittir ki, bu yaz sezonunda, bizzat Başbakanımız ve Genel Başkanımız Recep Tayyip Erdoğan Beyin talimatıyla, biz ve hatta bütün AK Parti milletvekili arkadaşlarımız, illerinin, ilçelerinin köylerini tek tek gezdik. Biz de, başta Çardak, Çona, Issızca, Dereli, Kanlıgeçit, Tehçi, Dervişiye olmak üzere, kıyı köyleri dediğimiz köylerimizi, arkasından da, Sayın Necati Beyin ifade ettiği, Cevdetiye'den başlamak üzere, Endel, Hemite ve Bahçe gibi, diğer ova köylerimizi tek tek gezdik. Espri olması babında bir şey söylüyorum. İki şey var; bir, Osmaniye İlimiz, AK Parti İktidarında, okullaşmada, Türkiye standartlarını aştı. 
NECATİ UZDİL (Osmaniye)- Gündemle ilgili mi Sayın Başkanım?! 
ŞÜKRÜ ÜNAL (Devamla)- Köy yolları ve köy içme sularında da Türkiye standartlarını aştı. Bu İktidarın döneminde oldu bu; bu bir. 
NECATİ UZDİL (Osmaniye)- Gündemle ilgili mi Sayın Başkanım?! 
ŞÜKRÜ ÜNAL (Devamla)- İkincisi, çok enteresan iki şeyle karşılaştık… 
NECATİ UZDİL (Osmaniye)- Gündemle ilgili, gündemle… 
ŞÜKRÜ ÜNAL (Devamla) _ O bahsettiği köylerde, muhtarlarımız ve köylülerimizle… 
NECATİ UZDİL (Osmaniye)- Hemite'ye gittin mi onu söyle!.. 
ŞÜKRÜ ÜNAL (Devamla)- Bak, hiç itiraz etmeden dinledik Necati Bey. 
NECATİ UZDİL (Osmaniye)- Hemite'ye gittin mi?! Niye anlatmıyorsun?! 
BAŞKAN- Sayın Uzdil… Sayın Uzdil. 
ŞÜKRÜ ÜNAL (Devamla)- Laf atmadık… 
NECATİ UZDİL (Osmaniye)- Okulu soran var mı? Okul gündem mi Sayın Başkan?! 
BAŞKAN- Dinler misiniz Sayın Uzdil. 
NECATİ UZDİL (Osmaniye)- Okulu soran var mı? Okul gündem mi Sayın Başkan?! 
ŞÜKRÜ ÜNAL (Devamla)- Laf atmadık… 
BAŞKAN- Sayın Şükrü Bey, Sayın Ünal… 
ŞÜKRÜ ÜNAL (Devamla)- Saygıyla sizi dinledik. Sonuna kadar dinledik. 
BAŞKAN- Sayın Ünal, siz Genel Kurula hitap edin ve konuyla ilgili son cümlelerinizi alayım. 
ŞÜKRÜ ÜNAL (Devamla)- Değerli milletvekili arkadaşlarım, bahsettiği -şu anda vatandaşlarımız da dinliyor, o köylülerimiz de inşallah dinliyorlardır- o bahsettiği aşağı ova köylerimizin birinde, köylülerimizle, kahvelerde, kahvehanelerde toplantı yapıyoruz; dedik ki: Bir ihtiyacınız var mı; yol, su, okul, elektrik. Kalktı, köylümüzün bir tanesi, dedi ki: "Efendim, bir ihtiyacımız kaldı; yol sorunumuz yok, elektrik sorunumuz yok, okul sorunumuz yok, bir ihtiyacımız var." 
NECATİ UZDİL (Osmaniye)- Ne güzel memleket!.. 
ŞÜKRÜ ÜNAL (Devamla)- Nedir o dedim; "Camimizde klima yok, klima istiyoruz" dedi. 
NECATİ UZDİL (Osmaniye)- Helal olsun!.. Bravo!.. Bakanını da götür sen, Bakanını da!.. 
ŞÜKRÜ ÜNAL (Devamla)- İspat edebilirim. İkinci, bir başka köyümüzde de, aynen bunu söyledi: "Camimizde tek tip halımız yok" dedi. "Bizim köyümüzün camisine tek tip bir halı döşeyin yeter" dedi. Hepinize saygılar sunuyorum. Teşekkür ederim. (AK Parti sıralarından alkışlar) 
BAŞKAN- Teşekkür ederiz Sayın Ünal. Şimdi, yine, aynı şekilde, Osmaniye Milletvekili Sayın Mehmet Sarı söz istemiştir. İçtüzüğe göre, kendisinin isminden ve mekân gösterilerek bahsedildiğinden bahisle. Sayın milletvekilimiz, size de söz veriyorum; lütfen, kısa bir açıklama yapın, bir sataşmaya da meydan vermeyelim. (AK Parti sıralarından alkışlar) 
MEHMET SARI (Osmaniye)- Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum. Değerli arkadaşlar, biraz önce, Şükrü Ünal milletvekilimin de söylediği gibi, ben, üç ay boyunca,Osmaniye İlinin 159 köyünden 109 köyünü ziyaret ettim. 
NECATİ UZDİL (Osmaniye)- Camiden ilan verdirdin mi verdirmedin mi; sana onu sordum! 
MEHMET SARI (Devamla)- Osmaniye İl Merkezindeki… 
BAŞKAN- Sayın Uzdil, bak sizi dinlediler, rica ediyorum… 
MEHMET SARI (Devamla)- Osmaniye İl Merkez köylerimizin tamamını gezdim. (AK Parti sıralarından alkışlar) Muhtarlarımız da şahit buna, köylülerimiz de şahit buna, fotoğraflarımız da şahit buna. 
NECATİ UZDİL (Osmaniye)- Beni susturdunuz efendim; ama, yalnız şunu söyleyeyim: Camiden ilan verdirdi mi verdirmedi… 
MEHMET SARI (Devamla)- Ayrıca, Hasanbeyli'nin Yanıkkışla Köyüyle ilgili bir şey söyledi. Ben Osmaniye'nin Hasanbeyli İlçesinin Yanıkkışla Köyüne geçen sene de gittim, bu sene de gittim; hiçbir zaman, cami hoparlöründen böyle bir ilan yaptırmadım. 
NECATİ UZDİL (Osmaniye)- Yaptırmadın mı?! Çok güzel!.. Bravo sana!.. 
MEHMET SARI (Devamla)- Bu, doğrudan doğruya bir yalandır. Burada "yalan söylüyor" demek yanlış bir ifade; ama, basbayağı, bir yalan olduğu için söylemek zorundayım. Biz o köyde, yolunu da yaptık, sulama suyunu da çektik, içmesuyunu da getirdik. 
NECATİ UZDİL (Osmaniye)- Doğru söylemiyor!.. 
MEHMET SARI (Devamla)- Ancak, oranın… 
NECATİ UZDİL (Osmaniye)- Doğru söylemiyor, köylüler de izliyor!.. Cami hoparlöründen ilan verdirdin mi verdirmedin mi?! 
MEHMET SARI (Devamla)- Vermedik beyefendi. 
BAŞKAN- Sayın Uzdil, rica ediyorum… 
MEHMET SARI (Devamla)- Vermedik… Biz, hiçbir cami hoparlöründen, hiçbir yerde ilan vermedik. Muhtarlarımızla birlikte, her toplantıda, her köyde en güzel şekilde gittik; ama, burada bir şeyi anlatmak durumundayım ben de. Bir köye gittim, vatandaşın biri dedi ki: "Ben 72 yaşındayım. Bugüne kadar Cumhuriyet Halk Partisine oy verdim; ama, bugüne kadar, 49 yıldır oy veriyorum, 49 yıldır Cumhuriyet Halk Partisine oy veriyorum"… 
HÜSEYİN EKMEKCİOĞLU (Antalya)- Sayın Başkan, lütfen buna müdahale edin... 
MEHMET SARI (Devamla)- … "Bu defa il genel meclisinde Adalet ve Kalkınma Partisine oy verdim; ama, benim verdiğime kimse inanmaz. 'Neden inanmaz' derseniz, başka partiye oy kullanmadım ki" dedi. 
NECATİ UZDİL (Osmaniye)- Sayın Başkan, gelsinler ben götüreyim, üçünü de ben götüreyim; gidemiyorlar köylere!.. 
BAŞKAN- Teşekkür ediyorum, son cümlenizi rica ediyorum. 
MEHMET SARI (Devamla)- "Fakat şunu da belirtmek isterim ki" dedi "bu Hükümet gibi başka bir Hükümet gelmemiştir. Köylüye, vatandaşa bu hükümet sahip çıkmıştır" dedi. Saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar) 
NECATİ UZDİL (Osmaniye)- Böyle hikâye anlatıyorlar!.. 
BAŞKAN- Teşekkür ederiz Sayın Sarı. 
NECATİ UZDİL (Osmaniye)- Caminin hoparlöründen ilan verdirdin mi verdirmedin mi; sen onu söyle!.. 
BAŞKAN- Sayın milletvekilleri, biraz önce Osmaniye Milletvekili Durdu Mehmet Kastal buraya gelerek benden söz istedi, yazılı olarak da bildirdi. Sayın Kastal, buyurun, kısa ve öz. (AK Parti sıralarından alkışlar) Rica ediyorum, kısa olarak açıklarsanız memnun olurum. 
DURDU MEHMET KASTAL (Osmaniye)- Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. Şimdi, Sayın Osmaniye Milletvekilimizin en güzel özelliği karakolda doğru söyler, mahkemede şaşar. (AK Parti sıralarından alkışlar) Dışarıda konuştuğumuz zaman çok iyiyiz; yalnız, kürsüyü geldiği zaman, tamamen seçmene mesaj babından, böyle hamasi nutuklar atar; ama, yine de kendisine saygı duyuyoruz. 
NECATİ UZDİL (Osmaniye)- Tabiî ki duyacaksın. 
DURDU MEHMET KASTAL (Devamla)- Şimdi, bu AK Parti Hükümeti kadar çiftçiyi düşünen ve destekleyen başka bir hükümet olmamıştır. (CHP sıralarından "Oo" sesleri, alkışlar[!]) 
NECATİ UZDİL (Osmaniye)- Bravo!.. Tebrik ediyorum seni! Helal olsun sana! 
DURDU MEHMET KASTAL (Devamla)- Tabiî ki… Tabiî ki. Yüzde 120 faizle, tarım kredi borçlarında millet kan ağlarken, AK Parti iktidara geldi, 30 milyar olan borcu 4,5 milyara düşürdü. 
HÜSEYİN BAYINDIR (Kırşehir)- Ayağını kaldır ayağını!.. 
DURDU MEHMET KASTAL (Devamla)- Bunu AK Parti İktidarı yaptı. 
HÜSEYİN BAYINDIR (Kırşehir)- Ayağını kaldırmadan konuş. 
BAŞKAN- Sayın Kastal, siz, sataşmaya cevap verin. 
DURDU MEHMET KASTAL (Devamla)- Şimdi, bizim, geçen yıl… 
NECATİ UZDİL (Osmaniye)- Ne için kaymakamı alıp gidiyorsun?! Bir milletvekili geziye kaymakamla gider mi?! Yine de oturtmadılar kahveye! 
DURDU MEHMET KASTAL (Devamla)- Biliyorsunuz, Türkiye, Dünya Ticaret Örgütüne bağlıdır. 
NECATİ UZDİL (Osmaniye)- Endelliler de izliyor. Kaymakamı alıp gidiyorsunuz köye! 
DURDU MEHMET KASTAL (Devamla)- Necati Bey, biz sizi dinledik; hatta, alkışladık Sayın Milletvekilim. Siz de dinleyin. 
NECATİ UZDİL (Osmaniye)- Tamam, ben de alkışlarım. 
BAŞKAN- Buyurun, siz… 
DURDU MEHMET KASTAL (Devamla)- Bizim bölgemiz fıstık bölgesi. Geçen yıl, ocak ayında ithalat olması gerekirken, marta erteledik; mart yetmedi, mayısa kadar erteledik ve geçen yıl fıstık 1 500 000'i buldu. Bu yıl, yine, aynı şekilde fıstığın çıkış fiyatı 1 200 00-1 300 00 liradır. Aynı şekilde, mısır fiyatı, cumhuriyet tarihinin en yüksek rakamıdır. Şu an, tarlada 340 000 liraya mısır alınıyor. Hani çiftçimiz kötüydü?! (AK Parti sıralarından alkışlar) Hani çiftçimiz kötüydü?! 
NECATİ UZDİL (Osmaniye)- Gel, Bakanını al da gidelim. 
DURDU MEHMET KASTAL (Devamla)- Arasınlar arkadaşlar ziraat odası başkanlarını. Cumhuriyet tarihinde mısır fiyatları bu kadar güzel olmamıştır ve olmayacaktır. 
HÜSEYİN EKMEKCİOĞLU (Antalya)- Sayın Başkan, sataşmayla ne alakası var bunların?! 
BAŞKAN- Sayın Kastal, son cümlenizi alalım. 
DURDU MEHMET KASTAL (Devamla)- AK Parti İktidarı çiftçinin her zaman yanındadır ve yanında olacaktır. Buna kimsenin tereddüdü olmasın ve bizim gezmediğimiz köy yoktur, kimseden çekindiğimiz yoktur… 
GÖKHAN DURGUN (Hatay)- Köylere gidemiyorsunuz!.. 
NECATİ UZDİL (Osmaniye)- Tüysüz'e gidebildin mi?! Kahveye oturabildiniz mi?! 
DURDU MEHMET KASTAL (Devamla)- Aynı zamanda, KÖYDES kapsamıyla, 1951'den bu yana su gelmeyen 22 köyümüze su gelmektedir diyorum. 
NECATİ UZDİL (Osmaniye)- Çay içebildin mi? Oturttular mı seni? 
DURDU MEHMET KASTAL (Devamla)- Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar) 
BAŞKAN- Teşekkür ediyoruz Sayın Kastal. Şimdi, Komisyon Başkanına söz veriyorum. 
HALUK KOÇ (Samsun)- Sayın Başkan, bitti mi, başka yok mu? 
BAŞKAN- Osmaniye milletvekili 4 kişi efendim. 
HALUK KOÇ (Samsun)- Adana, Hatay, komşu illerden devam edin?! 
BAŞKAN- Sayın Başkan, bir dakika efendim. Buyurun. 
3. X Tohumculuk Kanunu Tasarısı ile Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu Raporu (1/822) (S. Sayısı 662) ------ (De-vam) 
TARIM, ORMAN VE KÖYİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI VAHİT KİRİŞCİ (Adana)- Sayın Başkan, çok değerli milletvekili arkadaşlarım; görüşülmekte olan 662 sıra sayılı Tohumculuk Kanunu Tasarısı üzerinde söz almış bulunuyorum; hepinizi saygıyla selamlıyorum. Prensip olarak, Komisyon Başkanlığını yürüttüğüm süre içerisinde görüşülen kanunlarla ilgili genelde söz almadım; ama, Sayın Uzdil gerçekten o kadar büyük bir gaf yaptı ki, bizim artık buna bir cevap vermemiz ve bu konuda bir açıklamayı Genel Kurulun bilgilerine arz etmemiz söz konusu oldu. 
NECATİ UZDİL (Osmaniye)- Sayın Başkan, "gaf yaptı" dedi, unutmayın! 
TARIM, ORMAN VE KÖYİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI VAHİT KİRİŞCİ (Devamla)- Müsaade ederseniz, ben… 
NECATİ UZDİL (Osmaniye)- Komisyon Başkanı, üstelik de profesör, ben de kendisinin hemşerisiyim, arkadaşıyım. Nereye isterseniz… 
TARIM, ORMAN VE KÖYİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI VAHİT KİRİŞCİ (Devamla)- Sayın Başkan, bu kanun tasarısı, Komisyonumuza 7 nci ay içerisinde, 2004 yılında gelmiştir ve 8.7.2004 tarihinde görüşülmeye başlanmış, 15.7.2004 tarihinde neticelendirilerek raporu tanzim edilmiş ve Başkanlığımıza sunulmuştur. 
Şimdi, bu kanunun geneliyle ilgili görüşlerini ifade ederken -ben tutanaklardan okuyacağım, herhangi bir yorum yapmayacağım- Sayın Uzdil aynen şunu söylemektedir: "Sayın Bakan, değerli arkadaşlarım, çok kıymetli katılımcılar; hepinizi saygıyla selamlıyorum. 
Önümüzdeki yasa, çıkarılması gereken yasalardan birisi. Bu konuda tartışma yapacak halimizin olduğunu da zannetmiyorum; ancak, geç kalındığını da hemen belirtmek durumundayız. Avrupa Birliğinde bu çalışmalar 1960'lı yıllardan sonra hızla devam ederken, biz, 1963'te çıkardığımız yasaya bile sahip çıkamadık. Bakanlık olarak, bürokrasi olarak, bugün, Avrupa Birliğinin istekleri veya onlarla uyum sağlama açısından bu yasayı alelacele hazırlama ve çıkarma peşindeyiz. Ayın 15'inde, büyük bir ihtimalle Meclis tatil olabilir; biz, Komisyonda bunu görüşüyoruz. Bu konuda acele etmememiz gerektiğini düşünüyorum." 
NECATİ UZDİL (Osmaniye)- Nerede aykırılık var?.. Gaf; gafı söyle sen?.. Ne var; çelişki mi var?.. 
TARIM, ORMAN VE KÖYİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI VAHİT KİRİŞCİ (Devamla)- Hayır, birinci cümleyi okudum; birinci cümlede birebir katıldığınızı söylüyorsunuz. 
NECATİ UZDİL (Osmaniye)- Neye katıldım; tasarının değiştirilmesine katıldım. 
TARIM, ORMAN VE KÖYİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI VAHİT KİRİŞCİ (Devamla)- Şimdi, bu olumlu ifadeler bu tutanakta devam etmektedir. 
NECATİ UZDİL (Osmaniye)- Burada yine söyledim "tasarıyı birlikte hazırlayalım" dedim. 
TARIM, ORMAN VE KÖYİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI VAHİT KİRİŞCİ (Devamla)- Sayın Uzdil, müsaade ederseniz… 
BAŞKAN- Sayın Uzdil… 
TARIM, ORMAN VE KÖYİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI VAHİT KİRİŞCİ (Devamla)- Müsaade ederseniz… Müsaade ederseniz, ben bir şey açıklayıp… 
NECATİ UZDİL (Osmaniye)- Okuduğunuzu iyi değerlendirin… 
BAŞKAN- Sayın Uzdil… 
TARIM, ORMAN VE KÖYİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI VAHİT KİRİŞCİ (Devamla)- … huzurunuzu fazla işgal etmeyeceğim, ben ayrılacağım kürsüden. 
NECATİ UZDİL (Osmaniye)- Profesörsün, Komisyon Başkanısın… 
TARIM, ORMAN VE KÖYİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI VAHİT KİRİŞCİ (Devamla)- Şimdi, burada, Sayın Meclis Başkanvekilimiz bir konuya açıklık getirdi ve İçtüzüğün 42 nci maddesinin dördüncü fıkrasını bizlerle paylaştı ve gerçekten, bu, şu anda, sadece Necati Uzdil'i bağlayan bir konu olmaktan çıkmıştır; çünkü, bu tasarı görüşülürken komisyonda, Cumhuriyet Halk Partisinin hiçbir üyesi muhalefet şerhi koymamıştır. 
Bunu bilgilerinize arz ediyor, hepinize saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar) 
BAŞKAN- Teşekkür ederim. 
NECATİ UZDİL (Osmaniye)- Tutanaklardan karşı çıktıklarımızı da oku bakalım!.. 
BAŞKAN- Sayın milletvekilleri; AK Parti Grubu adına, Aydın Milletvekili Sayın Ahmet Ertürk. Buyurun Sayın Ertürk. (AK Parti sıralarından alkışlar) 
AK PARTİ GRUBU ADINA AHMET ERTÜRK (Aydın) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 662 sıra sayılı Tohumculuk Kanunu Tasarısı üzerinde AK Parti Grubu adına söz almış buluyorum; Grubum ve şahsım adına Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. 
AK Parti Hükümeti, Yüce Meclise sunduğu yasa tasarı ve teklifleriyle, Türk tarımını hukuksal bir zemine oturtarak, kural ve kaidelere bağlıyor. Üretim planlamasıyla, üretenlere kazançlarını artırabilecekleri ve ülkemize, güzel vatanımıza katmadeğer yaratabilecekleri fırsatlar ve açılımlar getiriyor. Bunlardan biri de, bugün görüşülecek olan ve görüşmeye başladığımız. Tohumculuk Kanunu Tasarısıdır. Tarımın özü olarak da vasıflandırabileceğimiz tohum, fide ve fidan, bu kanun tasarısıyla, yeni kural ve kaidelere bağlanıyor. 
Tohum veya çoğaltım materyalleri, bitkisel üretimde, ürünün kalite ve miktarını belirleyen en önemli girdilerden birisidir. Ülkemizde bitkisel üretimin gayri safî millî hâsıla içerisindeki payı yaklaşık 20 milyar dolar civarında olduğu tahmin edilirse, bu sektörün temel girdisi olan tohumluk, fide ve fidanın ve bununla ilgili olduğu sektörün önemi ortaya çıkmaktadır. 
Gelişmiş ülkelerde tohumculukla ilgili bilimsel ve teknik çalışmaların 100-150 yıllık bir geçmişe dayandığı bilinmektedir. 1850'li yıllarda başlayan bu çalışmaların sonucunda, bu ülkeler, tohumculuk endüstrisini ve bununla ilgili bitki ıslahı, araştırma altyapısı ve tohumculuk sistemini kurmuşlardır. Böylece, hastalık ve zararlılara dayanıklı, sanayinin ve tüketicilerin ihtiyaçlarına cevap veren üstün çeşitler geliştirmişlerdir. 
Dünyadaki tohumculukla ilgili faaliyetlere paralel olarak, 1900'lü yılların başında, tohum ticareti ve kalitesiyle ilgili uluslararası organizasyonların oluşumu gözlenmiştir. 
Türkiyemizde ise tohumculuk ve bitki ıslahıyla çalışmalar cumhuriyetle birlikte başlamıştır. Dünyada ve ülkemizde tohumculuk sektöründe yaşanan gelişmelere paralel olarak, 1963 yılında, tohumculukla ilgili, 308 sayılı Tohumlukların Tescil, Kontrol ve Sertifikasyonuna İlişkin Kanun uygulamaya konulmuştur. Aynı yıllarda Türkiye, hem çeşit ıslah çalışmalarını hem de tohumluk üretim faaliyetlerini yoğunlaştırmış ve bunu, ülkemizin, uluslararası tohumculukla ilgili kuruluşlarına üyeliği de takip etmiştir. 
1980'li yıllara kadar Türkiye'de uygulanan kamu ağırlıklı tohumluk politikaları, ülke ihtiyacının yurtiçi üretimlerle karşılanması yönünde olmuştur. 1983 yılında tohumluk fiyatlarının, 1984 yılında da tohumluk ithalatının serbest bırakılması ve serbest piyasa ekonomisinin etkin hale gelmesiyle, özel sektör tohumculuğu gelişme fırsatı bulmuştur. Tohumculuk sektöründe, özel sektör, yalnızca üretim alanında değil, aynı zamanda, teknoloji transferi, çeşit geliştirme, tohum işleme ve pazarlama konularını da içine alacak şekilde organize olmuş, TÜRKTED adı altında dernekleşmiştir. Bugün, sektörde 140'a yakın tohum şirketi vardır; bunun 70'in üzerindeki kısmı özel tarımsal araştırma kuruluş yetkisine haizdir. 
Tohum, dünyada ve ülkemizde en çok ticarete konu olan metadır. Her geçen gün dünya tohumculuk ticaret hacmi artmaktadır. Her yıl kullanılan tohumlukların parasal değeri 50 milyar doları, ticarete konu olan tohumluğun değeri 30 milyar doları bulmaktayken, ülkemizde de tohum sektörünün büyüklüğü yaklaşık 300 000 000 dolar civarındadır. Halihazırda, ülkemizde, yılda 60-70 milyon dolar civarında tohum ithalatı yapılırken, 20-25 milyon dolarlık birkısım da ihracat yapma fırsatımız vardır. İthalatın büyük bölümünü sebze tohumları, ihracatın ise önemli bir kısmını mısır ve ayçiçeği tohumları oluşturmaktadır. 
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu yasa tasarısı, tohumculuk sektöründeki hızlı değişim, bilim ve teknolojideki gelişmeler yanında, mevcut yasanın günümüzde sektörün ihtiyaçlarını karşılayamaması, tohumluk üretimi ve ticaretinde karşılaşılan problemler, tohumculuk sektörünün yeniden yapılandırılması ve Avrupa Birliğine uyum amacıyla yapılmıştır. Bu yasa tasarısının ilk hazırlık çalışmaları 1999'lu yıllarda başlamış ve bu çalışmalar, Bakanlık birimleri, özel sektör kuruluşları, kooperatifler, üniversiteler, meslek kuruluşları katılmışlar ve katkı sağlamışlardır. 2004 yılından itibaren de Meclisin gündemine indirilebilir hale gelmiştir. Hazırlanan taslak, özel sektör, üniversiteler, meslek kuruluşları ve diğer kamu kuruluşlarının görüşleri alınarak son şekli verilmiş ve bu yasa tasarısının hazırlanmasında, uluslararası sistem ve kurallara uygunluğu sağlamak amacıyla, uluslararası uzmanlardan da katkı alınmıştır. 
Kanun, tarla bitkileri, bağ-bahçe bitkileri, orman türleri ve diğer bitki türleri çoğaltım materyallerine ilişkin çeşitlerin ve genetik kaynakların kayıt altına alınması, tohumlukların üretimi, sertifikasyonu, ticareti, piyasa denetimi ve kurumsal yapılanmalar ile çok geniş bir yelpazeyi ve düzenlemeleri kapsamaktadır. Söz konusu işlemler Batı'da da benzeri kuruluşlar ve kurumlar tarifinde yapılanmaktadır. İşte, burada, Türkiye Tohumcular Birliği gibi, bu kanunla yeniden kurulacak olan bir örgütlenme çalışmasını Fransa'da GNIS, Hollanda'da da NAK birimleri yetkili hale gelmiş ve çalışmalarını sürdürmektedirler. 
Bu yasa tasarısıyla yeni açılımlar ve düzenlemelerden, kısaca bazı maddelerinden bahsetmek istiyorum. Bunlar, tohumluk ve tohumculukla ilgili günümüzdeki bilimsel ve teknolojik gelişmelere uygun olarak yeni tanım ve anlayışlar getirmiştir. Yasayla tüm bitki türlerini kapsayan, bağ-bahçe bitkileri, tarla bitkileri, orman bitki türleri ve diğerleri ile ulusal tek bir tohumculuk yasası hedeflenmektedir. Bitki gen kaynakları bakımından dünyada önemli bir yere sahip olan ülkemizin gen kaynaklarını kayıt altına alınması imkânı sağlanmaktadır. Tohumluk üretim alanları ve bölgelerin ve tohumluk üretim bölgelerinin belirlenmesi için bir yasal altyapı tesis edilmiştir. Bu şekilde yabancı döllenen ve izolasyon mesafesi gerektiren tohumluk üretimlerindeki engeller ortadan kaldırılmaya hedeflenmektedir. 
Tohumculuk sektörünün, yurt içinde yatırım yapmak kaydıyla, AB standartlarında ve uluslararası rekabete uygun bir şekilde gelişmesi amacıyla teşvik ve desteklemelerden yararlandırılması öngörülmektedir. Tohumculuk sektörü yeniden yapılandırılarak tohumculukla iştigal eden tohum sanayicileri ve üreticileri, tohum, fide, fidan, süs bitkileri üreticileri, bitki ıslahçıları ve tohum dağıtıcılarının temsil edildiği kamu tüzelkişiliği niteliğinde meslek kuruluşu statüsünde Türkiye Tohumcular Birliği de kurulabilmektedir. Bu birliğin kurulması ve alt birliklerin oluşturulmasıyla tohumculuk sektörü gelişmiş ülkelerde olduğu gibi yeni bir organizasyon ve yapılanmaya kavuşmuş olacaktır. Hileli, etiketsiz, kalitesiz ve belirlenen standartların altında, çiftçiye, tohum ve çoğaltım materyalleri pazarlayanlar için cezalar ve yaptırımlar günümüz şartlarına göre yeniden düzenlenmektedir. 
Kaliteli tohum ve sertifikalı fide ve fidan, bilinçli üreticilerin olmazsa olmazı kabullendiği bir tarım kuralıdır. Devletimiz de, kaliteli tohum kullanan ve sertifikalı fide ve fidan diken üreticilere destek primleri ödeyerek üreticileri kaliteli ürün yetiştirmeye yönlendirmektedir. Ayrıca, ihracata uygun tarım ürünlerine de fırsat yaratmaktadır. 
Tarım Bakanlığımız, AK Parti hükümetleri dönemi içerisinde yaptığı yoğun ve etkin çalışmalarla sertifikalı tohum üretenlere ve tarlasında sertifikalı tohum ve fidan kullanan çiftçilere, üreticiye desteklemeler yapmaktadır. Nitekim, 2006 yılında, içinde bulunduğumuz yılda, tarımda bu desteklemeler en üst noktaya çıkmıştır. 2006 yılında, Tarım ve Köyişleri Bakanlığımızın tohum ve fidanda yaptığı desteklemelerden sizlere birkaç örnek söylemek istiyorum. Örneğin tohumda, sertifikalı tohumda, pamuk üretimindeki destekleme primlerimiz 260 000 lira, 265 000 liraydı 2006 yılı ödemelerinde 2005 yılı ürünü için. Bu 265 000 liralık destekleme, eğer çiftçimiz sertifikalı tohum kullanıyor ise, yüzde 20 nispetinde artırılarak 320 000 liraya yükselmektedir; yani, çiftçimiz, sertifikasız tohum kullandığında alacak olduğu kilogram başına -1 kilo pamuktan- destekleme primi 265 000 lirayken, sertifikalı tohum kullandığı takdirde alacak olduğu destekleme primi 320 000 liraya yükselmektedir. Gene soya ürünümüzde normal tohum kullandığı takdirde 200 000 lira alacak olan çiftçimiz, 1 kilogram soya ürünü için, sertifikalı tohum, sertifikalı soya tohumu kullandığında alacak olduğu destekleme primi 240 000 liraya yükselecektir. Keza buğdayda sertifikalı buğday tohumu kullanan çiftçilerimize dekar başına 5 YTL, çeltikte 8 YTL, patateste 20 YTL para ödenebilir hale getirilmiştir. Ayrıca, yem bitkilerinde de tohum bedelinin yüzde 5 nispetinde bir artırımı öngörülmektedir; amaç, sadece sertifikalı yem bitkisi, yem tohumu kullandığı takdirde. 
Sertifikalı fidanda ise, değerli milletvekilleri, örneğin, zeytin, narenciye, nar, badem, ceviz gibi sertifikalı fidan diken çiftçilerimize dekar başına 250 YTL, diğer meyve fidanları dikenlere dekar başına 200 YTL, eğer bu sertifikalı fidanlar virüsten ari ise dekar başına 300 YTL gibi akıl ve havsalanın alamayacağı büyük miktarlarda, Tarım Bakanlığımız, üreten çiftçilerimize bir desteklemeye yönelmiş; sadece, tek söylediği, bu kullanılan fidanlar sertifikalı fidan olacak demektedir. 
Böylece, hem üreten çiftçilerimizin daha fazla kazanması hem de bu ürünlerden elde edilecek olan sebze meyve türü ürünlerin yurtdışına satışlarında iyi tarım uygulamalarının uygulama fırsatlarını Sayın Bakanlığımız yönetmek ve takip etmek istemektedir. Keza, yine yapılan bir düzenlemeyle, tohumda ve fidanda, mısır, buğday ve yoncada Katma Değer Vergisi de yüzde 1'e indirilerek sertifikalı tohum kullanımı konusunda çiftçilerimize bir fırsat ve açılım sağlanmaya çalışılmaktadır. 
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tarım kural ve kaidelere bağlanıyor, üretim planlı hale geliyor, riskler garanti altına alınıyor. İşte, Tarım Kanunu, Üretici Birlikleri Kanunu, Ziraat Odaları Kanunu, Organik Tarım Kanunu, Tarım Sigortaları Kanunu, Toprak Muhafaza ve Arazi Kullanım Kanunu, Islahçı Hakları Kanunuyla, yasalaşan bu kanunlarla, bugün görüşmeye başladığımız tohumculuk kanunu ve bilahara arkasından gelecek olan Çiftçi Malları Kanunu gibi tarımla ilgili daha pek çok kural ve kaide. 
Beraberce ve birlikte yasalaştırdığımız Tarım Kanunuyla, tarımsal desteklemeler, artık, siyasetçinin, örgütçünün ağzında sakız olmaktan çıkarılıyor, sistem getiriliyor, kural getiriliyor "tarım desteklemeleri gayri safî millî hâsılanın yüzde 1'inden az olamaz" hükmü getiriliyor. Devlet kurumları, kurumun değerleri hoyratlıktan ve verimsizlikten kurtarılıyor, TİGEM işletmeleri özel sektörümüze açılıyor. Bu işletmelerde hayvancılık, bitkisel üretim, tohumculuk gibi faaliyetler yapılabilir hale getiriliyor. TAGEM derlenip toparlanıp daha verimli bir hale getiriliyor. Ar-ge gerçekten özen isteyen, teknik bir çalışma alanıdır. Araştırma enstitüleri, cumhuriyetin ilk yıllarında ihtiyaç duyulan ve özel sektörce yapılamayan iş ve faaliyetleri yapıyordu. Ayrıca, Sümerbank gibi, Tekel gibi kurumlarımız, Ziraî Donatım gibi kurumlarımız da özel sektörün karşılayamadığı, yapamadığı iş ve eylemleri, alet ve edevatları, ekipmanları, tohumları, gübreleri temin ederlerdi. Gelişen cumhuriyetle kurumlarımız da gelişti ve varlığını sürdürdü, sürdüremeyenler ise tasfiye oldu gitti. Şimdi, fuarlara katılıyoruz. Ülkemizin pek çok yerinde, pek çok ilimizde fuarlar açılıyor. Bu fuarlarda her türlü ekipman, traktörler, biçerdöverler, alet edevatlar, tarımsal makinelerin özel sektörce yapılabildiğini ve pazarlandığını görüyoruz. 
Devlet ön açıyor, yol gösteriyor. Devlet özel sektöre yol gösteriyor, rehberlik ediyor. Örneğin, bizim Aydın İlimizde, benim uzun yıllar başkanlığını yaptığım bir kooperatif var. Bu kooperatifte hem TİGEM'in tohumları satılıyor hem de özel sektörün tohumları satılıyor. Kooperatif hayvancılıkla iştigal ettiği için, çiftçilerin ihtiyaç duyduğu hayvancılık tohumlarını, fiğ, arpa, tritikale tohumlarını hem özel sektörden alabiliyor hem de TİGEM'den alıp ihtiyaç duyan çiftçilere dağıtabiliyor. Ayrıca, buğday tohumlarında da hem TİGEM'in tohumlarını satabiliyor hem de özel sektörün tohumlarını satabiliyor. Böylece, özel sektör ile üretici, kamu rekabette ve kalitede yarışıyor. Sonuçta çiftçimiz kazanıyor, sonuçta üreticimiz kazanıyor, tarımcımız kazanıyor ve Türkiye kazanıyor. 
ALİ KEMAL DEVECİLER (Balıkesir)- Kazanan yok Ahmet Bey; kaybeden var. Çiftçi kaybediyor… 
AHMET ERTÜRK (Devamla)- Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu yasa tasarısının Türkiye Büyük Millet Meclisimiz tarafından kabulü ve kanunlaşması halinde, ülkemiz tohumculuk sektörünün önü açılacak, özellikle kendi bölgemizde, Ortadoğu, Kuzey Afrika, Ortaasya, Avrupada ve dünyada rekabet gücümüzle birlikte ticaret hacmimiz artacaktır.Ayrıca, söktürün AB'ye uyumu kolaylaşacak ve uluslararası alanda entegrasyonu tamamlanacaktır. Tarım bizim geleneğimiz ve geleceğimizdir. Petrolümüz yok; ama, tarım ürünlerimizde tarımsal geleceğimiz var ve bu fırsatları eğer iyi değerlendirebilirsek Türkiyemiz, gerçekten, bölgesinin geleceğinin parlayan yıldızı olabilecektir. 
Değerli milletvekilleri, tarlası, bahçesi ne kadar iyi ve güzel olursa olsun, üretici ne kadar özen, gayret, ihtimam ve çaba gösterirse göstersin, eğer kullandığı tohumu, fidesi ve fidanı iyi değilse emekleri boşa gidebilir. Bugün pamukta dekarda 500 kilogram, mısırda dekarda 1 300 kilogram ürün alabiliyorsak, sütte 40 kilogram süt veren inekleri sağabiliyorsak, bu, kaliteli ve sertifikalı tohumun ve spermanın eseridir. 
Türk çiftçisi, gelişmelere, teknolojiye açık, bilgili, donanımlı, kendisini geliştirmiş halde üretim yapmaktadır. İyi tohum, iyi fide, iyi fidan onun önceliğidir. Kaliteli fide, fidan, tohum için yasa çıkarmak ne kadar önemliyse, çıkarılan yasanın altını, üstünü, içini doldurmak da en azından o kadar önemlidir. Çalışmalarımıza ve çabalarımıza bu yasayla güzellikler ve yenilikler eklemek istiyoruz. 
Değerli milletvekilleri, bu yasaya pek çok eleştiriler var. Son günlerde gerek kamuoyunda gerek basında, çeşitli platformlarda eleştiriler var; bunlardan bir tanesi, bu kanun taslağında GDO'ların yaygın olarak kullanılmasına imkân sağlayacak hususların yer aldığı söylenmektedir; hatta, bazı çevrelerce bu husus ulusal felaket olarak yorumlanmaktadır. Halbuki kanun taslağında, genetiği değiştirilmiş organizmaların (GDO'ların) kullanılacağına ve serbest bırakıldığına ilişkin hiçbir hüküm yoktur. Sadece GDO'lar, tanımlar bölümünde biyoteknolojik ifadesinin kullanılmış olması nedeniyle dolaylı olarak kanun kapsamına girmektedir. Bu konuyla ilgili gündemimizde biyogüvenlik kanun taslağı da vardır ve GDO'ların konusu, üretimi, ithalatı, ihracatı gibi konular. Tarım Bakanlığımızca GDO'ların serbestleştirileceği görüşünün hiçbirisinin doğru olmadığı gibi, bunlarla ilgili, üretim ve satışla ilgili özel düzenlemeler biyogüvenlik kanun taslağı içerisinde yer almaktadır. 
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ikinci bir tenkit konusu, yetki devri konusudur. Burada da, Bakanlık, üretim, sertifikasyon, ticaret ve devletin yetkilerinin bir kısmını veya tamamını, ihtiyaç duyulduğu takdirde, Türkiye Tohumcular Birliğine veya üniversitelere devredebilmektedir. Böylece ilk aşamada sertifikasyon ve daha sonra gelişmelere bağlı olarak denetim işleri Türkiye Tohumcular Birliğine verilebilecektir. Bu maddeyle, devlet tarafından yapılan bazı işlemlerin, üreticileri bir araya getiren, her türlü teknik bilgi ve altyapıyla donatılacak Türkiye Tohumcular Birliğine devredilecek olması, ileri AB ülkelerinde olduğu gibi, ülkemizde de çağdaş tohumculuk sisteminin gelişmesine katkı sağlayacaktır. Yine, iddialar arasında, kanun taslağında, tohumculuk sektörünün çokuluslu şirketlerin eline geçmesine neden olacağı iddiaları vardır. Ancak, taslakta ve 308 sayılı Kanuna ilave edilerek geliştirilmiş, tohumculuğun yabancıların eline geçmesine neden olacak, bazı kesimlere avantaj sağlayacak hiçbir hüküm yoktur. 
Ayrıca, tarımda dışa bağımlılığının artması iddiası da, bu yasa düzenlemesi içerisinde tohumculuğun genel yapısı ve gelişmişlik düzeyi dikkate alındığında, özellikle hibrit çeşitlerdeki dışa bağımlılığın kırılması… (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) 
BAŞKAN- Buyurun efendim. 
AHMET ERTÜRK (Devamla)- …ancak, yeni ar-ge yatırımları ve yerli tohum sanayinin desteklenmesi ve çağdaş yapılanmalarla mümkün olabilecektir. Bunu sağlamak için de, mevcut yapıyı ve durumu korumak yerine, yeni atılımlara ve açılımlara ihtiyaç vardır. İşte, bu taslak, bu açılımların ve atılımların öncüsüdür diye düşünüyorum. 
Bu vesileyle, değerli oylarınızla yasalaşacak olan bu tasarımızın tohumculuk sektörü için, üreticilerimiz için, ülkemiz tarımı için ve Türkiyemiz için hayırlı olmasını diliyor, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar) 
BAŞKAN- Teşekkür ediyoruz Sayın Ertürk. Tümü üzerinde, Anavatan Partisi Grubu adına, Erzurum Milletvekili Sayın İbrahim Özdoğan; buyurun efendim. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar) 
ANAVATAN PARTİSİ GRUBU ADINA İBRAHİM ÖZDOĞAN (Erzurum)- Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; Tohumculuk Yasası Tasarısı üzerinde, Anavatan Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım; hepinizi en derin saygılarımla selamlıyorum. Öncelikle, bu haftanın Camiler ve İmam Hatipler Haftası olması dolayısıyla, aziz milletimizin ve din görevlilerimizin Camiler Haftasını kutluyor, kendilerine üstün başarılar diliyorum. Ayrıca, 4 Ekim Dünya Mimarlar Günü. Bu vesileyle, bize mimarlık örneklerinin en güzellerini yaşatan Türk mimarlarına hayırlı olsun diyor ve kendilerine her alanda başarılar diliyorum. 
ŞÜKRÜ ÜNAL (Osmaniye)- Mimar Sinan… 
İBRAHİM ÖZDOĞAN (Devamla)- Tabiî ki, çok haklısınız; başta büyük ceddimiz Mimar Sinan'ın yolunda olacaklarını da burada temenni ediyorum ve öyle olacaklarını biliyorum. Ayrıca bir günü de, geçmiş bir günü de kutlamak durumundayım; o da, Dünya Çocuklar Günü. Değerli arkadaşlar, çocuklar, bizim her şeyimiz. Dünya Çocuklar Gününü kutluyor ve çocuklarımızın, en derin sevgilerle yanaklarından öpüyorum. 
Değerli arkadaşlar, önemli bir yasa tasarısını görüşmekteyiz. Ben, bu yasa tasarısına girmeden önce, yasa tasarısının ne anlama gelebileceği konusunda bir şey söylemek istiyorum. Cumhuriyet hükümetleri döneminde, AK Parti Hükümeti döneminde olduğu kadar köylünün adam yerine konulmadığı bir dönem olmamıştır. İşte, ispatı. İşte, ispatı. Yani, bu yazın, biz de, her yerde, bütün köylere gittik, muhalefet partisi milletvekili olarak. Tabiî ki, Hükümet Partisi sayın milletvekilleri de gittiler. Herkes, kendilerini bir yönden övüyor ve muhalefet partisine mensup milletvekili arkadaşlarımızdan bir kısmı, AK Parti milletvekillerinin, Hükümet Partisine mensup milletvekillerinin köylere sokulmadığından bahsediyorlar. Ben, bu konuya girmek istemiyorum; çünkü, belki bir yıl, belki bir yıldan da az bir süre var seçimlere. Bizim köylümüz efendidir. Bizim köylümüz misafirperverdir; ben inanıyorum ki, kapısına giden hiç kimseyi azarlamaz, güler yüzle karşılar, buna inanıyorum. Dostu da olsa, düşmanı da olsa, muarızı da olsa, en güzel şekilde karşılar. Neden köylülerimiz adam yerine konulmamıştır bu Hükümet döneminde, bunu ispat etmek borcundayım değerli arkadaşlar. 
Biliyorsunuz ki, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin kurucusu Ulu Önder Atatürk "millî ekonomimizin temeli ziraattır" demiştir, bir; ikincisi "köylü milletin efendisi" demiştir. Bu söz çok önemlidir. Yani, Büyük Atatürk, köylüyü milletin efendisi yapmıştır; ama, bugün, köylü adam yerine konulmamaktadır. Neden? Köylüler her yerde şikâyet ediyor, Erzurum'un köylerinde de şikâyet ediyorlar; "Ziraat Bankasından kredi almaya gidiyoruz, tarla tapularımızı götürüyoruz, ev tapularımızı götürüyoruz, her şeyi götürüyoruz, ipotek etmeleri açısından; fakat, hiçbirisi kabul edilmiyor, bize 'kredi almanız için iki tane memur getireceksiniz' diyorlar." Bunun anlamı nedir; köylüye güvenmemektir ve köylünün adam yerine konulmamasıdır değerli arkadaşlar. 
Bugün, genel anlamda, Türk köylüsünün durumuna baktığımız zaman, hakikaten perişan durumdadır. Tabiî ki, Türkiye'nin her tarafında hayvancılık yapılmaktadır. Doğu Anadolu'da ve Güneydoğu Anadolu'da en yüksek oranda hayvancılık yapılmaktadır. Bir Erzurumlu olarak, bir köylü çocuğu olarak, hatta ve hatta köylü olarak, bu problemleri yakından bilmekteyim. Bugüne kadar, AK Parti Hükümeti, maalesef, kaçak hayvancılığı bilerek veya bilmeyerek önleyememiştir. Bugün, Türk besicisi, Türk köylüsü kaçak hayvancılık nedeniyle perişan bir durumdadır. Bunu, bir defa daha, aziz milletimizin huzurunda, Sayın Tarım ve Köyişleri Bakanımıza tekrar ediyorum ve sesim kısılıncaya kadar tekrar edeceğim; hatta ve hatta, kendilerine temmuz ayının başlarında yazılı soru önergesi verdim kaçak hayvancılık konusunda, bugüne kadar -diğer bakanların olduğu gibi- Sayın Tarım Bakanından bir cevap alamadım. 
Karadeniz'e gelelim. Karadeniz'in altın ürünü fındıktır; fakat, bugün, fındıkçımız perişan durumdadır. Neden dolayı perişan durumdadır; şundan dolayı değerli arkadaşlar; AK Parti Hükümetinden dolayı perişan durumdadır. Uluslararası fındık ihracatçılarının talebi doğrultusunda ve uluslararası fındık ihracatçılarının Türkiye'deki uzantısı bir kişi yüzünden, fındık üreticimiz, Karadenizlimiz perişan durumdadır. İşte bugünkü Tohumculuk Yasa Tasarısı da, maalesef, uluslararası tohumculuk ticareti yapan odakların isteği doğrultusunda hazırlanmış bir yasa tasarısıdır değerli arkadaşlar. 
Bu Hükümet döneminde Türk köylüsü azarlanmıştır, Türk köylüsü hakarete uğramıştır. Elbetteki, Türk köylüsü, aziz Türk Milleti olduğu gibi, Türk köylüsü de bir feraset sahibidir, bir öngörü sahibidir, misafirperverliği yüzünden şimdi sesini çıkarmıyor; ama, yarın, o genel seçimlerde, perdenin arkasına girdiği zaman, inşallah, hükmünü verecektir. Bunları asla ve katiyetle affetmeyeceğini biliyorum. 
Değerli arkadaşlar, hamaset nutukları atacak değilim. Metne bağlı olarak bu Tohumculuk Yasa Tasarısı üzerindeki endişelerimi aziz milletimle ve siz değerli arkadaşlarımla paylaşmak istiyorum. 
Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; şöyle tasarıya genel olarak bakıldığında, tasarı, tohumculukla ilgili düzenlemelerden daha çok, sektörün özel sektöre devrine aracılık etmesi planlanan tohumculuk birliği kuruluş kanunu intibaını uyandırıyor. 
Tasarının "gerekçe" kısmının ikinci paragrafında da bu durum açıkça ortaya çıkmaktadır. Bu paragrafta, 308 sayılı Tohumculuk Kanununun yetersizliğinden bahisle, Avrupa Birliğinin taleplerine de vurgu yapılarak, tohumculuk sektörünün özel sektöre devredilmesi gerektiği savunuluyor. Sektördeki gelişmeler gerekçe gösterilerek, biyoteknolojik yöntemlerle tohumluk üretiminin önü hiçbir kısıt konmadan açılmaktadır. 
Tasarı, çokuluslu tohumculuk şirketlerinin verimli Türkiye topraklarını deneme ve üretim sahasına, Türkiye'nin bitkisel gen kaynaklarını da, kendi adlarına tescilli tohumlukların kaynağı olan gen bankasına dönüştürmesine yol açacaktır. 
Türkiye, bitkisel gen kaynakları açısından yaklaşık 13 000 çeşide sahip bulunuyor. Bunun sayısı, toplam Avrupa Birliği üyelerinin gen kaynaklarıyla neredeyse aynı düzeydedir. Ne kadar zenginiz bu konuda değerli arkadaşlar. Ayrıca, 3 000 çeşit endemik, yani, sadece Türkiye'de bulunan çeşide sahiptir ki, bu çeşitler içerisinde son derece öneme sahip tıbbî ve aromatik bitkiler bulunmaktadır. Bir eczacı olarak bunları çok iyi biliyorum, farmasötik botanik okuduğumuz için. 
Yıllarca soğanlı, yumrulu ve rizonlu bu tür bitkileri bir vesileyle yurt dışına çıkararak ülkemizin gen kaynaklarını suiistimal eden, onları ciddî rantlara dönüştüren tohumculuk devi olmuş şirketlerin, tasarıyı -kanunlaştığı takdirde- kendi çıkarları lehine acımasızca kullanacağı çok net ve açıktır. 
Ülkemiz sertifikalı hububat tohumluğunun ancak yüzde 25'ini, sertifikalı sebze tohumunun ise, yüzde 10'unu üretmektedir. Bu durumda dahi dışa bağımlı olan ülkemiz tohumculuğunda mevcut üretimlerin çok büyük bir bölümünü karşılayan kamu üretim işletmelerinin devredışı bırakılması kabul edilebilir değildir. 
Yıllarca ülke tohumculuğuna yönelik ciddî çalışmalar yapmış olan tarımsal araştırma enstitülerinin ve Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğünün "devlet tohumculuk yapar mı" gibi bir gerekçeyle sistemden çıkarılması, sadece tohum üretim zararları açısından değil, ülkede gen kaynaklarının korunmasının sahipsizliğini doğuracaktır maalesef. 
1 kilogram sebze tohumluğu için 2 TIR dolusu ürün satmak zorunda olan üreticinin uluslararası rekabet için maliyetlerde en büyük kalemi oluşturan tohumluk fiyatlarının düşürülmesi zorunluluğu varken, piyasayı tamamen dışa bağımlı hale getirmek akıldışıdır değerli arkadaşlar. 
Yapılması gereken şey, yerli tohumculuğun geliştirilmesi ve teşvik edilmesidir. Bu nedenle amaç, sektörde söz sahibi olan kamu kurum ve kuruluşlarının içini boşaltmak, etkinliğini geriletmek değil, onların öncülüğünde yerli tohumculuk sektörünün gelişmesini sağlamaktır. 
Burada asıl dikkat çekici olan şey, Avrupa Birliği ortak tarım politikalarının öngörülene göre tarımda rekabet şansımız olan yaş sebze ve meyve üreticiliğimizin dolaylı olarak da olsa tasarıyla bu gücünün kırılmasının hedeflenmesidir, maalesef. 
Yine tasarıyla, şu an uygulamada olan genetiği değiştirilmiş organizmaların genleriyle oynanarak verimde ve hastalık zararlarının önlenmesinde avantajlar sağlayan tohumlukların üretilmesi olayıdır; ama, tohumlukların hastalıklarının giderilmesi. Bu tohumlarla üretilen ürünlerin insan genetiğinde ve metabolizmasında ciddî sorunlara yol açması beklenmektedir. Yurda giriş yasağı, dolaylı olarak da olsa, ortadan kaldırılmaktadır. Zaten, değişik nedenlerden dolayı, yılda 2 000 000 ton genetiği değiştirilmiş organizmalı mısır, soya, pamuk ve kolza ülkemize giriş yapmakta ve bu ürünler, 800'e yakın ürün aracılığıyla, tüketicinin sofrasına girmektedir. Bu ne tehlikeli ve vahim bir durumdur değerli arkadaşlar. Biogüvenlik yasası çıkarılmadan, bu tasarıyla genetiği değiştirilmiş organizmaların ülkede kolayca çalışma sahası bulacak olması çok acı verici bir olaydır. 
Bir de tasarının teknik değerlendirmesine bakacak olursak, başlangıçta söylendiği gibi tasarı, sadece tohumculuk sektörünün Avrupa Birliği ve çok uluslu şirketlerin talepleri doğrultusunda oluşturulacak tohumculuk birliğinin kuruluşunu düzenleyen ana sözleşme gibidir. Tasarının 43 maddesinden yürürlük ve yürütmeyi düzenleyen iki maddesiyle, amaç, kapsam ve tanımlamayı içeren üç maddeyi çıkarırsak, tohumculukla ilgili düzenleme içeren madde sayısı 12'dir. Oysa, tohumculuk birliği kurulmasıyla ilgili madde sayısı 25'tir. Tasarıya göre, adı geçen birlik, yerli-yabancı tohumu, materyallerini kullanarak kendi adına patentlediği tohumlukları hem üreten hem de satan hem sorgulayan hem de yargılayan hem de sonuçlandıran bir yapı niteliğinde düzenlenmiştir. Yani, hem hâkim hem savcı rolünde hem de suçlu rolünde. 
Değerli arkadaşlar, ayrıca, yasanın, ülkemizin mevcut üretim yapısında kullanılan geleneksel tohumların en geç 2 yıl içerisinde kullanımdan kaldırılacağını içermesi, zaten canından bezer hale gelen çiftçimizi iyice pes ettirecektir. Yani, çiftçi, artık, kendi ürettiği tohumu bile kullanamayacak hale gelecektir. Ayrıca, üretim maliyetleri altında ezilen üreticilerimizin maliyetlerinin iyice artmasına da yol açacaktır. 
Bu nedenle, tasarı nitelik olarak, ülkemizin tohumculuğunun geliştirilmesine, yerli üretim mekanizmalarının harekete geçirilmesine, rekabet edebilir yerli tohum üreticilerinin oluşturulmasına hizmet edecek bir tasarı değildir. İç dinamiklerimizi, üreticimizi korumamakta ve kollamamaktadır. Kendi gerçeklerimiz ve ihtiyaçlarımız doğrultusunda yeniden sektör ilgililerinin de katılımıyla gözden geçirilmesi ve buna göre yapılacak düzenlemelerden sonra Meclise getirilmesi daha uygun olur diye düşünüyorum. 
Değerli arkadaşlar, ayrıca, bu kanunla ilgili bazı hususların tekrar gözden geçirilmesi de yerinde olacaktır. Nelerdir bunlar değerli arkadaşlar: 
1- Tohumculuk Kanunu Tasarısı, ilgili AB direktifleriyle uyumlu hazırlanmamıştır. Bu direktiflere hem dikey hem de yatay uyumsuzluklar mevcut bulunmaktadır. Bunlar, 3 üncü, 4 üncü, 6, 7, 8, 11, 12 ve 15 inci maddelerdir. 
2- Kanun tasarısında millî güvenliğimizi tehdit eden maddeler de vardır. Bunlar 5, 15, 16 ncı maddelerdir değerli arkadaşlar. 
3- Biyoteknolojik yöntemler uygulanan türler ve her çeşit hareketi için Avrupa Birliği direktifleriyle farklı bir proses hazırlanmış olup, diğer yöntemlerin uygulandığı türlerden ayrı tutulmakta ve düzenlemeler buna göre yapılmaktadır. 
4- Avrupa Birliği ülkeleri, ABD ve diğer ülkeler, ekoloji, tarım, sağlık, çevre gibi birçok alanda biyoteknoloji teknikleriyle üretilmiş türlerden kaynaklanabilecek risk, tehlike ve tehditlere karşı önlem alan mekanizmalarını kurduktan sonra belli kurallar çerçevesinde biyoteknolojik teknikler uygulanan tohumları; yani, genetiği değiştirilmiş organizmaları kullanmaktadır; ancak, ülkemizde yapılan bu çalışmalar henüz tamamlanmadığı için bu kanun tasarısı bu haliyle yasalaşıp yürürlüğe girerse, gerçek anlamda ulusal bir felaketle sonuçlanacağı kesin gibidir. 
5- Avrupa Birliği direktifleri ve uygulamalarında "biyogüvenlik takas mekanizması" diye bir sistem mevcuttur. Bu sistem, tohumdan gıda maddesi, yem, vesaire olana dek genetiği değiştirilmiş bir türün ürünlerinin, türevlerinin tüm süreçlerini adım adım izleyen ve sonuçları veri tabanında toplayan bir sistemdir. Bununla ilgili olarak ülkemizde ulusal biyogüvenlik takas mekanizmasıyla ilgili çalışmalar henüz tamamlanmamış olup, bu sistem tamamlanmadan bu kanun tasarısının yasalaşıp yürürlüğe girmesi gerçek anlamda ulusal bir felakettir. 
6- Buraya dikkatinizi çekmek istiyorum. Halen devam eden Irak işgali çerçevesinde, ABD tarafından Irak için hazırlanan kanunlardan karar 81'in 51 ilâ 79 uncu maddeleri arası, Irak'ta yapılacak tarımla, tohumculukla ilgili düzenlemeleri yapmaktadır, içermektedir. Karar 81 incelendiğinde Meclise sunulan tohumculuk kanun taslağıyla son derece benzer olduğu ve bununla birlikte Avrupa Birliği uyum paketi içinde olmasına rağmen, Avrupa Birliği direktifleriyle örtüşmediği görülmektedir. Bundan da anlıyoruz ki, uluslararası tohumculuk şirketlerinin baskısı altında bu tasarı hazırlanmıştır ve Türk çiftçisini yok edecektir. 
7- Irak, savaş ortamında olmasından dolayı ve bununla beraber, tüm çabalarına rağmen karar 81'i reddetmekte başarılı olamamış ve daha sonra tohumlarla ilgili olarak, ülkenin, biyoteknolojik yöntemler uygulanmış, yani genetiği değiştirilmiş tohum ihalesi Monsanto firmasına verilmiştir. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) 
BAŞKAN- Buyurun Sayın Özdoğan. 
İBRAHİM ÖZDOĞAN (Devamla)- Karar 81 ile Tohumculuk Kanun Tasarısında bunun yolunu açan maddelerin benzer olmasından dolayı ülkemizi tarımda tamamen dışa bağımlı bir sona götüreceği, gözümüzün önünde yaşanan bir örnekten dolayı da kaçınılmazdır. 
8- Biyoteknolojik yöntemler uygulanmış, yani genetiği değiştirilmiş tohumlardan elde edilen ürünlerin, türevlerin gıda ve yem olarak tüketime sunulması sonucunda insan ve hayvan sağlığına olabilecek olumsuz etkilerinin araştırılması için, yine, Avrupa Birliği mevzuatları ve iç mevzuatları çerçevesinde farklı prosesler bulunmaktadır. Bu kanun taslağında, genetiği değiştirilmiş tohumların ürün türevlerine dönüşünde insan ve sağlığıyla ilgili yapılacak herhangi bir hukukî düzenleme belirtilmemiştir. 
9- Çalışmaları devam eden ulusal biyogüvenlik kanun taslağının 35 inci maddesine göre "modern biyoteknoloji kullanılarak elde edilen genetik yapısı değiştirilmiş organizmalar ve ürünleriyle ilgili faaliyetleri düzenlemek, denetlemek, izlemek üzere biyogüvenlik sistemini kurmak, geliştirmek ve uygulamasını sağlamak amacıyla çıkarılacak bu kanunun uygulanmasıyla ilgili usul ve esasları düzenleyen mevzuatlar kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir yıl içinde çıkarılır" denmektedir. 
Ayrıca, ulusal güvenlik düzenlemelerini yapan çalışmalar, Avrupa Birliği uyum paketinde tohumculuk kanunundan ya da diğer kanunlardan daha öncelikli bir konu olarak ele alınmaktadır. Bu nedenle, ulusal biyogüvenlik düzenlemeleri yapılmadan diğer kanunlarda biyoteknolojik yöntemlerle elde edilen türlerin kullanımının yasalaştırılması hem AB uyum çalışmalarında hem de ulusal düzeyde ciddî handikaplara neden olacaktır. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) 
BAŞKAN- Son cümlenizi alayım lütfen efendim. 
İBRAHİM ÖZDOĞAN (Devamla)- Onuncusu ve son paragrafını değerli arkadaşlarımla paylaşmak istiyorum. 
Avrupa Birliği uyum çerçevesinde 5179 Kanun nolu Gıdaların üretimi, Tüketimi ve Denetlenmesine Dair Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulü Hakkında Kanunun -ki, 5.6.2004 tarih ve 25 483 sayılı Resmî Gazetede yayımlanmıştır- Avrupa Birliği direktifleri doğrultusunda revize edilen taslağı bir süre önce görüşe sunulmuştur. AB direktifleri doğrultusunda revize edildiği ifade edilen Kanunun 3 üncü maddesinde yapılan gıda tanımına genetik modifiye gıdalar da dahil edilmiştir. Ancak, bu hususa yukarıda belirtilen madde 9 gerekçe gösterilerek Sağlık Bakanlığı tarafından itiraz edilmiş olup hem AB direktiflerine hem de AB uyum çerçevesine uymadığı için söz konusu AB düzenlemeleri hatırlatılarak genetik modifiye gıdaların revize edilen Gıda Kanunundan çıkarılması da sağlanmıştır. 
Diğer hususlar için değerli arkadaşlar bu yasa tasarısının İkinci Bölümünde tekrar birlikte olacağız. Hep birlikte görüşürüz. Hepinizi tekrar en derin saygı ve sevgilerimle selamlıyorum. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar) 
BAŞKAN- Teşekkür ediyoruz Sayın Özdoğan. Gruplar adına konuşmalar tamamlanmıştır. Şahısları adına, Edirne Milletvekili Sayın Necdet Budak. (AK Parti sıralarından alkışlar) Buyurun efendim. Süreniz 10 dakika. 
NECDET BUDAK (Edirne)- Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Tohumculuk Kanunu Tasarısının tümü hakkında şahsım adına söz almış bulunmaktayım; Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. 
Dünya bitki ıslahı ve tohum kalitesi çalışmaları 1800'lü yıllara dayanırken, ülkemizde, cumhuriyet tarihiyle birlikte, 1930 yılında çeşit geliştirme ve tohum üretimi, 1950 yıllarında ise tohum kalitesi ve test çalışmaları önplana çıkmış; 1963 yılında ise, şu anda hâlâ yürürlükte olan 308 sayılı Tohumlukların Tescil, Kontrol ve Sertifikasyonu Hakkında Kanunla, ülkemizde, son kırküç yılda, ülkemizin tohumculuk politikaları, tohumluk tescili, kontrolü, sertifikasyonu gibi birçok işlem, çeşitli düzenlemelerle, günümüze kadar gelmiştir. 
Gerçekten, muhalefet partisi milletvekili arkadaşımızın komisyonda dediği gibi, çok geç kalmış bir kanun. Kırküç yıldır, Türkiye'nin tohumculuk politikasına yön verecek bir kanuna ihtiyaç var. 
Bu kanuna ihtiyaç olmasının bir başka nedeni de, dünyada olsun, ülkemizde olsun, tohumlukta bilimsel ve teknolojik gelişmeler, tohumluk üretim ve ticaretinin uluslararası bir boyut kazanması, ayrıca, Türkiye'nin Avrupa Birliği uyum sürecinde uyması gereken bazı kurallar nedeniyle bu yasaya ihtiyaç vardır. Tabiî, bu yasaya ihtiyaç gerçekten çok fazla. Üniversitelerde, araştırma enstitülerinde, Tarım Bakanlığında, araştırma alanında yetersizlikler var. Tohumculuk politikalarında destekleme ve üretimle ilgili belirsizlikler var. Yasa ve mevzuatlarla ilgili sorunlar var. Tohum ticaretinde yaşanan denetim yetersizliği, kayıtdışı faaliyetler gibi yetersizlikler var. 
İşte, son kırküç yıldır bir şekilde idare edilerek gelinen bugünümüzde, artık, bu dönemde, bu Parlamento döneminde, iktidarıyla muhalefetiyle Türkiye Cumhuriyeti Devletimiz, gerçekten, dünya konjonktürüne uygun yeni bir tohumculuk yasasına kavuşmuş olacaktır. 
Avrupa Birliği açısından baktığımızda, bu yasanın en önemli getirisi, Avrupa Birliğine uyum açısından, Türkiye Tohumcular Birliğinin kurulacak olmasıdır. Aslında, Türkiye Tohumcular Birliği, kamu kurumu niteliğinde bir meslekî kuruluş olacak ve burada bitki ıslahçıları, fidan üreticileri, fide üreticileri, tohum üreticileri, sanayiciler, tohum bayileri ve tohum yetiştiricileri gibi tüm meslek grupları alt birlikler halinde örgütlenecekler ve üst birliğe gönderecekleri temsilcilerle yönetimi belirleyeceklerdir. Burada yapılan eleştirilerden birisi de, acaba bu yapılan yetki devriyle Türkiye'deki özel tohumculuk sektörü ya da özele devredilen bu sektör uluslararası sermayeye kaptırılıyor ya da kapılar buna açılıyor şeklinde yorumlar var. Aslında, burada, bunların seçimi, her ilçede, yine, hâkim denetiminde, yine birliklerde olduğu gibi belli kurallara uyularak yapılacaktır. O bakımdan, burada endişe edilecek bir şey yoktur. Ayrıca, her bir firma, kendi kapitaline göre buraya daha fazla üye gönderme şansı yoktur, bütün Türk firmaları burada yer alacaklar, üye olacaklar ve kendi yönetimlerini kendileri belirleyecektir. 
Yasayla ilgili getirilerini milletvekili arkadaşlarımız tek tek dile getirdiler. Maliye Bakanımız da biraz önce buradaydı. Ben, Maliye Bakanımıza, tohumculukla ilgili son yıllarda KDV oranlarında gerek hayvancılığı desteklemek anlamında, yem bitkilerinde yüzde 15'ten KDV'nin yüzde 1'e indirilmesi yine sebzelerde de KDV oranının -tohumlukta- yüzde 15'ten yüzde 8'e düşürülmesi nedeniyle verdiği katkılardan dolayı teşekkür ediyorum. 
Tabiî, aslında, biz burada ne yapıyoruz, 22 nci Dönem Parlamentosunda; şunu yapıyoruz: Tarımı bir hukuksal zemine oturtuyoruz. Artık, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin bir tarım kanunu var. Tarım kanunu ne getiriyor; tarım kanunu şunu getiriyor: Bakın, önümüzdeki bütçe tartışmalarında da bunu yapacağız, 4 milyar dolarsa, biz bunu 5 milyar dolar desteğe nasıl çıkarabiliriz. İşte, tarım kanununda koyduğumuzda, bunu iktidar muhalefet birlikte destekledik, o da şu: Biz bütçenin… Zaten, genel ekonomi iyi olmazsa, bizim, tarımda, eğitimde, sağlıkta, diğer konulurda fazla bir şey yapmamız çok zor, bunlar bir bütün; ama şu var: Bakın, değerli arkadaşlar, bence burada bir tek şeyi tartışalım desteklemeyle ilgili, başka şeyler söyleyeceğim, o da şu… 
NECATİ UZDİL (Osmaniye)- Destek örgütü mü, ekonomi örgütü mü; can alıcı nokta bu. 
NECDET BUDAK (Devamla)- Sayın milletvekilim, benim size önerim var. 
BAŞKAN- Sayın Uzdil, bu alışkanlığınızdan lütfen vazgeçin, size bir şey kazandırmaz. 
NECATİ UZDİL (Osmaniye)- Ona da bir şey kazandırmaz. 
BAŞKAN- Hatibi dinleyelim, beğenmeyebilirsiniz; ama, dinleyelim. 
NECDET BUDAK (Devamla)- Eğer, 22 nci Dönem Parlamentosunda Türk çiftçisine verilen desteklerin nereden nereye geldiğini hiç tartışmayın kürsüde, sadece şunu yapın: Gidin ilinizin tarım il müdürlüğüne, 2002, 2003, 2004, 2005 yılında ilinize verilen bitkisel ve hayvansal üretim desteklerinin tümünü çıkartın. Ben, Edirne için biliyorum, 51 trilyon'dan 101 trilyona çıktı, yüzde 100 artmıştır. Bunu, bu Parlamento yapmıştır arkadaşlar. (AK Parti sıralarından alkışlar) 
NECATİ UZDİL (Osmaniye)- Başka tarafa geçtiğin içindir o. 
NECDET BUDAK (Devamla)- Benimle ilgisi yok. Bu, şahsımızla ilgili değil; bu, Parlamentoyla ilgili. 
NECATİ UZDİL (Osmaniye)- Genel destekteki artışı söyle, ondan sonra söyle onu. 
NECDET BUDAK (Devamla)- Şimdi, bir başka olay: Bakın, Tarım Kanunuyla, biz, doğrudan gelir desteğini azalttık; ama, prim sistemini artırıyoruz. 
NECATİ UZDİL (Osmaniye)- Verilen desteğin tümünde artış var mı onu söyle. 
NECDET BUDAK (Devamla)- Bir dinlerseniz öğreneceksiniz. Bir dinlerseniz öğreneceksiniz. 
NECATİ UZDİL (Osmaniye)- Ya!.. Saptırma rakamları!.. 
NECDET BUDAK (Devamla)- Tarımda yüksek bir nüfusumuz var. Biz, prim sistemine geçiyoruz. Prim ne demek; şu birim alandaki verimliliği artıracak faktörleri desteklemek demektir. 
AHMET KÜÇÜK (Çanakkale)- Allah Allah!.. 
NECDET BUDAK (Devamla)- O da nedir; sertifikalı tohum desteğidir, toprak analizi desteğidir… 
Bakın, sertifikalı tohumda yüzde 5'ten yüzde 25'e gelindi; bu, büyük bir başarıdır. 
Yine, geçtiğimiz yıl 17 trilyon, bu yıl 60 trilyon ilk kez sertifikalı tohumluk kullanımına bütçe ayrılmıştır. 
NECATİ UZDİL (Osmaniye)- Sen, desteğin tümünü söyle. 
NECDET BUDAK (Devamla)- Peki, bu yeni mi; hayır. 1999 yılında bu çalışma yapılmaya çalışılmış, bu Parlamento döneminde yıllardır çalışılmış bu başarılamamıştır. 
NECATİ UZDİL (Osmaniye)- Oh, ne güzel! 
NECDET BUDAK (Devamla)- Burada şu var arkadaşlar: Biz, Türkiye'de Tarım Kanunuyla tarım sigortası… Bakın, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Tarım Sigortası Kanunu yoktu. Hepimiz milliyetçiyiz, bayrağımıza toz kondurmuyoruz, bir karış toprak için canımızı vermeye hazırız, ama… (CHP sıralarından gürültüler) Bakın, duygusal olmamak lazım. Türkiye Cumhuriyeti Devletinin bir Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Yasasını burada beraber yaptık; beraber yaptık bunları. O bakımdan, biz tarım üzerinden çok kolay siyaset yapabiliriz. 
NECATİ UZDİL (Osmaniye)- Yaptık; ama, Cargill'e madde koymadık! 
NECDET BUDAK (Devamla)- Ama, bakın, bizim burada bir sorunumuz var: Bizi dinleyen üreticilere, çiftçilere… 
NECATİ UZDİL (Osmaniye)- Cargill'e madde koymadık! 
NECDET BUDAK (Devamla)- …başka, bu tür tartışmalardan çok onlara yön verecek çalışmalar yapmamız lazım. Bunları beraber yapıyoruz; ama, siyasetin kötü özelliği, maalesef,bu şekilde polemiklerle çiftçimize zaman kaybediyoruz. 
NECATİ UZDİL (Osmaniye)- Doğru. Seçildiğin yerden başka partiye geçmek değil mi… 
NECDET BUDAK (Devamla)- Tarım Kanunuyla, ülkemizde bölgesel üretim havzaları oluşuyor… 
NECATİ UZDİL (Osmaniye)- Doğru!.. 
NECDET BUDAK (Devamla)- Sayın Başkanım, yani… 
MUHARREM CANDAN (Konya)- Sayın Başkan, bu arkadaşı atar mısınız dışarı? 
NECATİ UZDİL (Osmaniye)- Doğrudan gelir desteği 16 milyardı, ne oldu, nereye gitti? 
NECDET BUDAK (Devamla)- Sayın Milletvekilim, doğrudan gelir desteği beş yıllık… 
BAŞKAN- Sayın Budak, bir dakikanızı rica edebilir miyim. 
NECDET BUDAK (Devamla)- Ama, zamanım geçiyor… 
BAŞKAN- Sayın Uzdil, elimde İçtüzük... 
NECATİ UZDİL (Osmaniye)- Çıkayım mı efendim? 
BAŞKAN- …İçtüzükle ilgili hakkınızda uygulayacağım maddeyi inceliyorum. 
NECATİ UZDİL (Osmaniye)- Çıkmamı mı istiyorsunuz? 
BAŞKAN- Gerekirse maddeyi uygulayacağım. 
NECATİ UZDİL (Osmaniye)- Çıkarım… 
BAŞKAN- Size son ikazı yapıyorum… Size son ikazımı yapıyorum. Buyurun. 
NECDET BUDAK (Devamla)- Sayın Başkanım, 2,5 dakikam gitti. Doğrudan gelir desteği, sağ ya da sol fikir ayrılığı gözetmeksizin, burada, yıllarca, bu kürsüde, sizler de bizler de bunun doğru olmayan bir destekleme olduğunu dile getirdik. Neden; çünkü, Türkiye'ye siz 100 lira para ödüyorsanız doğrudan gelir desteği, çiftçilerimizin yüzde 17'si paranın çoğunu alıyor ve haksızlık, adaletsizlik var. Artı, üretimi teşvik etmiyorsunuz. Ama, sertifikalı tohuma destek vermekle, toprak analizi yapana destek vermekle üretimi artırıcı faktörleri destekliyorsunuz. O bakımdan, doğrudan gelir desteği giderek azalarak, prim sistemine geçilmesi… Buna, herhalde, burada, iktidar-muhalefet bir görüş farklılığı olmaması gerekiyor. 
NECATİ UZDİL (Osmaniye)- Ya boş ver, boş ver… 
NECDET BUDAK (Devamla)- Ayrıca, GDO'yla ilgili bir açıklık getirmek istiyorum. Şimdi… 
NECATİ UZDİL (Osmaniye)- Doğru cevap ver. Ya, profesörsün, yapma ya! Doğrudan gelir desteği kaç liraydı, kaç lira oldu? Ödeniyor mu, ödenmiyor mu? Karşı çıktığımızı, çıkmadığımızı… 
AHMET IŞIK (Konya)- Sayın Başkan… 
NECDET BUDAK (Devamla)- Şimdi, size açıkladım; ama, siz anlamıyorsunuz herhalde. 
NECATİ UZDİL (Osmaniye)- Sen anlamıyorsun. 
NECDET BUDAK (Devamla)- O zaman şöyle: Size, basit, anlayacağınız çok daha basit bir… Ben köylülere anlatıyorum, Edirne'de 248 köyü dolaştım, anladılar, siz anlamıyorsunuz. 
NECATİ UZDİL (Osmaniye)- Tarıma verilen destek ne idi, ne oldu; onu söyle ya… 
NECDET BUDAK (Devamla)- Yani, size şunu söylüyorum: Örneğin, yağlı tohumlarda ayçiçeği primi 75 000 lirayken… 
NECATİ UZDİL (Osmaniye)- Genele bak, genele… 
NECDET BUDAK (Devamla)- Bakın, ayçiçeği primi 75 000 lirayken 175 000 lira oldu. Doğrudan gelir desteğinin azalması normal, verimliliği teşvik etmeniz gerekiyor ki, rekabet edebilesiniz. 
Ayrıca, bu GDO'yla ilgili yapılan eleştirilerle ilgili bir açıklık getirmek istiyorum. Sayın komisyon üyemiz de, hoca olmamız sıfatıyla "nasıl oy vereceksiniz" dedi. Halbuki, komisyonda biz oybirliğiyle geçirmiştik bu yasayı. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) 
NECDET BUDAK (Devamla)- Sayın Başkan... 
BAŞKAN- Sayın Budak, bir dakikanızı rica ediyorum. 
Sayın milletvekilleri, İçtüzüğün Onüçüncü Kısmında, Disiplin Cezaları Bölümü ifade edilmiştir. 156 ncı madde, milletvekillerine verilecek disiplin cezalarında, uyarma, kınama, Meclisten geçici olarak çıkarma. Uyarma maddesiyse, 157 nci madde. Bugüne kadar, hiçbir başkanımız, başkanvekilimiz bu maddeleri uygulamadı, uygulamak istemedi. 
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya)- Size yakışır. 
BAŞKAN- Bunu ben de istemiyorum; ama, görüyorsunuz ki, bu iş, iktidar-muhalefet işi değil, Parlamentonun uyum içerisinde çalışması işi; yani, bir şey kazandırmayacak bir tavırda ısrar etmek, Başkanı zor durumda bırakmaktır her şeyden evvel. En azından bu makama saygı kabilinden bu maddeyi uygulamak istemiyorum. Arkadaşlarımıza sükûnet rica ediyorum. Teşekkür ederim. Buyurun. 
NECDET BUDAK (Devamla)- Teşekkür ederim Sayın Başkan. 
BAŞKAN- Sözlerinizi tamamlayın efendim. 
NECDET BUDAK (Devamla)- GDO'larla ilgili olarak bir açıklık getirmek istiyorum. Ülkemiz, Türkiye olarak bizler, Sanayi Devrimini tam yakalayamadık; bilişim teknolojisini ucundan yakaladık. Dünyada şu anda üç konu tartışılıyorsa, biri enerjidir, biri bioteknolojidir, diğeriyse nanoteknolojidir. Siz, devrimci nitelikte olan insanlarsınız. 
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya)- Bravo! 
NECDET BUDAK (Devamla)- Avrupa Birliğine sizin daha çok destek vermeniz lazım. Yeni teknolojilerin, devrim niteliğindeki teknolojilerin getirdiği bu yasalara sizlerin daha çok destek vermesi gerekiyor. 
HALİL ÜNLÜTEPE (Afyonkarahisar)- Değişim anlayışına bak. 
NECDET BUDAK (Devamla)- Ama, dünyada mı sağ-sol kavramı değişti, yoksa Türkiye'de mi? Bunu anlamakta güçlük çekiyorum. (CHP sıralarından gürültüler) Ama, yine de, bununla birlikte, içinizin rahat olması açısından, biyoteknoloji konusunda… (CHP sıralarından gürültüler) 
ATİLA EMEK (Antalya)- Sen kendine bak! 
NECDET BUDAK (Devamla)- Bakın, dinlerseniz… 
ATİLA EMEK (Antalya)- Kendine bak, kendine!.. 
BAŞKAN- Sayın Budak, konuşmanızı tamamlayın lütfen. 
NECDET BUDAK (Devamla)- Biyoteknoloji konusunda, ülkemizde, üniversitelerde, araştırma enstitülerinde… 
RASİM ÇAKIR (Edirne)- Yakışmadı son söylediğin! Necdet, son söylediğin yakışmadı! 
NECDET BUDAK (Devamla)- Hayır… 
ATİLA EMEK (Antalya)- Bu lafları etmeyecek tek kişi sensin! 
RASİM ÇAKIR (Edirne)- Son söylediğin yakışmadı; düzelt! 
NECDET BUDAK (Devamla)- Üniversitelerde, araştırma enstitülerinde biyoteknolojiyle ilgili yoğun çalışmalar var. 
RASİM ÇAKIR (Edirne)- Necdet, son söylediğini düzelt! Yakışmadı; düzelt! 
NECDET BUDAK (Devamla)- Bakın, ben, bilimsel bir şey söylüyorum. 
RASİM ÇAKIR (Edirne)- Son söylediğini düzelt, ondan sonra söylersin! 
NECDET BUDAK (Devamla)- Şimdi, bu çalışmaları bizim engellememiz mümkün değil. 
RASİM ÇAKIR (Edirne)- Son söylediğini düzelt, ondan sonra seni dinleyeceğiz! Yakışmadı! 
NECDET BUDAK (Devamla)- Şu anda, üniversitelerdeki hocalarımız, biyoteknolojik yöntemlerle çeşit geliştiriyorlar. 
RASİM ÇAKIR (Edirne)- Aynaya baktın mı hiç sen?! 
NECDET BUDAK (Devamla)- Araştırma enstitülerinde çeşit geliştiriyorlar. Eğer, biz, GDO'ya karşı platformda, onları karşımıza alırsak, ülkemizde gelişecek bilimi duraklamaya sokarız; ama, bizim yapmamız gereken şu GDO'yla ilgili… 
ATİLA EMEK (Antalya)- Anlattığın insanlara hesap mı vereceğiz?! 
NECDET BUDAK (Devamla)- Yapmamız gereken şu değerli arkadaşlarım… 
BAŞKAN- Sayın Budak, son cümlelerinizi rica edeyim; süreniz geçti. 
NECDET BUDAK (Devamla)- Tamam, bitiriyorum Sayın Başkanım. Yapmamız gereken, ülkemizde, biyoteknolojik çalışmaları, yurt içinde, kayıtlı olarak, bu çalışmaları, kendi bilim adamlarımızın kendi ülkemiz için tohumluk geliştirmesini kontrol altında tutmamız gerekiyor. Aslında, anlatacak çok şey vardı; fakat, karşılıklı söz düellosu diyeyim. Bu nedenle, bazı şeyleri tam olarak aktaramamış olabilirim. Bu yasanın ülkemiz çiftçilerine ve Türkiye'ye hayırlı olmasını diliyorum. Saygı ve sevgilerimi sunuyorum. Sağ olun. (AK Parti sıralarından alkışlar) 
BAŞKAN- Teşekkür ediyorum Sayın Budak. Hükümet adına söz isteği var. Tarım ve Köyişleri Bakanımız Sayın Eker. Buyurun Sayın Bakan. (AK Parti sıralarından alkışlar) 
TARIM  KÖYİŞLERİ BK MEHMET M EKER (Diyarbakır)- Teşekkür ediyorum Sayın Başkan. Sayın Başkan, Yüce Meclisin değerli üyeleri; Tohumculuk Yasa Tasarısıyla ilgili Hükümet görüşünü sunmak üzere huzurlarınızdayım ve Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. Değerli milletvekilleri, tarımsal üretimin olmazsa olmaz girdisi tohumdur. Verimi, esas itibariyle belirleyen genetik yapıdır tohum ve tohum ne kadar kaliteli olursa, tohum ne kadar iyi olursa, verim de o kadar yüksek olur. 
Şimdi, bizim bu alandaki mevzuatımız 1963 yılında çıkarılan 308 sayılı Kanunla belirlenmiştir ve 1963 yılından sonra, hepinizin bildiği gibi, dünyada birçok alanda gelişme kaydedilmiş, paralel olarak tarım sektöründe de çok ciddî aşamalar kaydedilmiştir. Hepinizin bildiği gibi, 1960'lı yılların sonlarında dünyada bir yeşil devrim diye tabir edilen yeni hububat çeşitlerinin hem çeltik hem mısır hem buğday hem diğer bitki çeşitleri devreye girmiş, yüksek verimli çeşitler ve bunlar ülkemize de gelmiştir. Daha sonra 1980'li yıllarda biyo teknolojik yöntemlerle tarımda tohumculuk alanında yeni aşamalar kaydedilmiş ve bu bugün de, geldiğiniz noktada, 2000'li yıllarda, artık, klonlama, doku kültürü gibi çok daha ileri tekniklerle üretimler yapılmaktadır. 
Tabiî, bunların bir kısmını biz kabul ettik, uyguladık, bir kısmını benimsemedik ve uygulamadık; ama, geldiğimiz noktada, Türkiye'de tarımsal üretim, bu manada, bu sektörünü tohumculuk sektörüyle çok yakından ilişkili olması hasebiyle, bu durumunu gözden geçirmek durumundadır. 
Yine, hepinizin bildiği gibi, 1980'li yılların başında, 1984 yılında, tohum ticareti ülkemizde libere edilmiştir; yani, tohum ithalatı serbest hale getirilmiştir. Özellikle, geliştirilen hibrit çeşitlerin devreye girmesiyle, sebze tohumculuğunda veya "dışa döllenen" diye tabir ettiğimiz birtakım bitki türlerinde, bu, hızla yayılmıştır. 
Şimdi, değerli milletvekilleri, biz geçen yirmi yıllık zaman içerisinde bu alanda ciddî bir kayba uğradık. Eğer, 1984 yılında tohum ithalatını libere ederken, bunu, ithalatı serbest hale getirirken, iki tane kanunu çıkarmış olsaydık, bugün Türkiye, tohumculuk alanında çok farklı bir noktada olmuş olurdu. 
Neydi bunlar; bir tanesi, 2004 yılında AK Parti Hükümetinin Türkiye Büyük Millet Meclisine getirdiği ve Yüce Meclisin kabul ettiği Tohumculuktaki Bitki Islahçı Hakları Kanunudur; ki, bu, tohumculuktaki patent kanunudur. Bu, son derece de önemliydi, biz bunu yirmi sene önce yapmış olsaydık, bugün çok mesafe kat etmiş olacaktık. İkincisi de, bugün müzakerelerine başladığımız tohumculuk sektörüyle ilgili kanundur. Bu ikisini, biz, yirmi yıl geciktirmekle, Türkiye'de tohumculuk alanında yirmi yıl zaman kaybettik en az; en az yirmi yıl kaybettik. 
Bunun karşılığı şudur değerli arkadaşlarım: Bugün Türkiye, 74-75 000 000 dolarlık, yılda, tohum ithalatı yapmakta, buna karşı da 27-28 000 000 dolarlık da tohum ihraç etmektedir. Yani, kabaca bir 50 000 000 dolar net ithalatçı durumundayız. 
İşte, biz,bir yandan, Bitki Islahçı Hakları Kanununu yürürlüğe koyarak başlattığımız, Türkiye içerisinde, sebze tohumculuğunda veya diğer bitki tohumlarında çeşit geliştirme faaliyetleri bunu garanti altına almakla birlikte, biz, son birkaç yılda, bu alanda, çok yoğun bir çalışma olduğunu, çok yoğun yatırım olduğunu biz biliyoruz. Ancak, yine, bilgilerinize sunmak isterim ki, tohumculukta bir konuda yapılan çalışmanın neticeye ulaşması en az beş senedir; beş seneden önce, herhangi bir tohum alanında yaptığınız çalışmanın neticesini almanız mümkün değildir; ama, Türkiye, bu alanda ciddî bir mesafe katetmiştir 2004 yılından bu yana. Şimdi, ikinci ayağını oluşturuyoruz. Bu da, tohumculuk sektörünü düzenleyen, günün şartlarına ve ihtiyaçlarına cevap verecek şekilde, son derece de kapsamlı, dünyadaki gelişmeleri de dikkate alan bir yasa tasarısıyla huzurunuzdayız ve bunu da inşallah hayata geçirdiğimizde, Türkiye'de tohumculuk sektörü ve buna paralel olarak da Türkiye'deki tarımsal üretim artacaktır. 
Şimdi, değerli milletvekilleri, bizim dönemimizde… Önce şunu söyleyeyim. Bazı eleştiriler var, demin, değerli muhalefet milletvekilleri değindiler; işte, bu tasarıyla "yerli tohumculuk ölüyor veya işte uluslararası birtakım şeylere peşkeş çekiliyor" şeklinde veya işte "Türkiye'nin yerli firmaları, kamu kuruluşları -TİGEM, TAGEM- araştırma enstitüleri, bunlar, işte ölüyor, bunlara önem verilmiyor" vesaire gibi iddialarla bunlar dile getirildi; bunlar doğru değildir. 
ALİ ARSLAN (Muğla)- Dalaman'ı satıyorsunuz, Dalaman'ı… 
TARIM  KÖYİŞLERİ BK MEHMET M EKER (Devamla)- Ben, size örnek vereceğim; bunun böyle olmadığını ispatlayacağım. Yani, öyle, ezbere konuşmak olmaz. Şimdi, bakın, TİGEM'de, biz, 14 tane işletmeyi özel sektöre devrettik, 14 tanesini. Toplam verdiğimiz arazinin, kiraladığımız, uzun süreli kiraladığımız arazinin miktarı toplam arazisinin yüzde 3,8'idir. Ancak, TİGEM, 2006 yılında tarihinin rekorunu kırmıştır, tohumluk konusundaki üretimde. 
ALİ ARSLAN (Muğla)- Kapatıyorsunuz yavaş yavaş… 
TARIM  KÖYİŞLERİ BK MEHMET M EKER (Devamla)- Bakın, 2002 yılında, yani, AK Parti iktidara geldiği zaman, TİGEM'in toplam ürettiği tohum 76 000 tondur, TİGEM 76 000 ton 2002'de tohum üretmiş. 2001'i söylemiyorum, o 58 000 ton, daha kötü. 2005 yılında, bu, 170 000 tondur, 170 000 tona çıkmış TİGEM'in üretimi. 
RASİM ÇAKIR (Edirne)- O zaman satmayın… 
TARIM  KÖYİŞLERİ BK MEHMET M EKER (Devamla)- Yine, TİGEM'le ilgili bir şey daha söylüyorum, buna da lütfen dikkat edin, dikkat buyurun: Esas bizim, mesela, hububat ekilişlerinde kullandığımız çoğaltım materyali. Bunu değerli uzmanlar çok iyi bilirler, burada, aramızda ziraat mühendisleri, ziraat fakültelerinin öğretim üyeleri de var, onlar çok iyi bunun ne demek olduğunu bilirler. Bakın, 2001 yılında 2 800 ton çoğaltım materyali vardı TİGEM'in elinde. 2002'de 3 000 tondu; biz, iktidara geldiğimiz zaman. 2006 yılında bizim elimizde 13 879 ton var; yani, 3 000 tonu 13 000 tona çıkardık, çoğaltım materyali bu. Bu, TİGEM'in yaptığıdır; yani, biz, arazinin yüzde 3,8'ini uzun süre kiraya vermekle ne TİGEM'in üretiminde ne de Türkiye'nin tohumluk üretiminde herhangi bir azalma meydana getirmedik, bilakis, kat be kat artırdık; bunu, bilgilerinize sunmak istiyorum. 
Şimdi, yine, yerli tohumculuğumuzun geliştirilmesi babında ifade edilen bir husus daha vardı, o da şu; deniyor ki, yerli tohumculuk gelişmiyor. Bakın, geliştirilen, tescil ettirilen çeşitlerin yüzde 59'u Tarım ve Köyişleri Bakanlığının araştırma enstitüleri tarafından yapılmıştır, yüzde 4'ü üniversite ve yüzde 37'si de özel sektör tarafından geliştirilmiştir. Dolayısıyla, hâlâ, bizim kamu olarak, burada ciddî bir payımız, ciddî bir katkımız var. 
Değerli arkadaşlarım, ben, size, tabiî diğer bir sürü konu var; ama, şunu ifade etmek istiyorum; GDO'yla ilgili, yani genetiği değiştirilmiş organizmalarla ilgili zihin bulandırılmak isteniyor. Bu kanun, sanki buna cevaz veriyormuş gibi veya biz bu kanunu uyguladığımızda, artık Türkiye'ye genetiği değiştirilmiş organizmalarla üretilmiş tohumluklar gelecek diye bir şey söylenmeye çalışılıyor; bu, kesinlikle doğru değildir. Genetiği değiştirilmiş organizmayla ilgili bu kanunun getirdiği herhangi bir hüküm yoktur; bunu, net olarak ifade etmek istiyorum. 
İki; tohumculuk sektörünün organizasyonunda, Bakanlığın kontrol ve denetim yetkisi bakidir; yeni gelen tasarıda da bu sağlanmaktadır. Burada da, herhangi bir endişeye asla gerek yoktur. Şimdi, ben, kısaca, huzurunuzu fazla işgal etmeden, sizlere bu kanun esas itibariyle neler getiriyor sadece sekiz başlık halinde arz edeceğim. Bir tanesi şudur: Türkiye, dünyada endemik bitki türü sayısı bakımından en zengin ülkelerden bir tanesidir; 3 000'in üzerindeki bitki türü Türkiye'de endemiktir; yani, bunlar başka yerde yok, buraya mahsus. 
RASİM ÇAKIR (Edirne)- Ama azalıyor! 
TARIM  KÖYİŞLERİ BK MEHMET M EKER (Devamla)- Ama, mevcut Kanunla, 308 sayılı Yasada herhangi bir koruma olmadığı için, bunlar bizim coğrafyamıza tescil ettirilmediği için, bir şekilde Türkiye'den alınıp başka bir yere götürüldüğü takdirde, bunlar bizim olmaktan çıkar. İşte, bu kanun, 2 ve 4 üncü maddelerde getirilen hükümlerle, çeşitlerin kayıt altına alınması mecburiyetini getiriyor ve böylece, Türkiye'deki endemik bitkilerin tamamının, kayıt altına alınmak suretiyle, bunların, bizim millî kaynağımız haline gelmesine imkân hazırlıyor; birinci getirdiği husus bu. 
İkincisi, tohumluk üretimiyle, üretim bölgeleri ile diğer ürünlerin birbirinden ayrılması imkânı getiriyor. Mevcut durumda, tohum ile herhangi bir ürün yan yana ekilebiliyor; bu da, hem bulaşmalara hem birtakım başka risklere sebebiyet veriyor. Bir başka husus şudur: Biz, yurt içinde tohumculuğa yatırım yapmak kaydıyla, altyapı ve ar-ge yatırımlarının desteklenmesini öngörüyoruz; ki, bu da, tohumculuğumuzun geleceği için son derecede önemlidir. 
Bir başka husus şudur: 308 sayılı Yasaya göre, tescil edilmeyen çeşitlerin ticareti mümkündü, ticareti yapılabiliyordu; ancak, şimdi, sadece kayıt altına alınan çeşitlere ait tohumlukların ticaretine izin verilmekte ve tescil edilmeyen çeşitlerin ticaretine engel olunmakta ve bu şekildeki, tohumculuk sektöründeki haksız rekabetin önüne geçilmiş olmaktadır. 
Bir başka husus şudur: 308 sayılı Yasaya göre, yani, mevcut mevzuata göre, sadece tohumluk bayileri denetlenirken, biz, yeni tasarıyla, tohumluk üretimi, satışı, dağıtımı ve diğer ticarî faaliyetleri yürüten gerçek ve tüzelkişilerin tamamını denetim altına alıyoruz. 
Yine, bir başka getirdiğimiz yenilik şudur: Tohumculuk sektörü yeniden yapılandırılıyor. Tohumculukla iştigal eden kişi veya kuruluşların temsil edildiği, kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşu statüsünde bir Türkiye tohumcular birliği kurulmaktadır. Yine, bir başka Önemli husus şudur: Kusurlu tohumluğu üreten, satan, dağıtan ve ithal eden gerçek veya tüzelkişilere, zararı tazmin etme yükümlülüğü getirilmektedir; yani, herhangi bir şekilde hastalıklı, kusurlu, verimi olmayan bir tohumu birisi alıp da, bir yerde götürüp çiftçiye satıyorsa ve bu bir zarara yol açmışsa, kesinlikle, bu zarar, bunu yapan kişiye tazmin ettirilecektir. Böyle bir imkân getiriliyor bu kanunla. 
Yine ilave olarak bir husus daha getiriliyor: Türkiye'deki bu alandaki ihtilafları çözme konusunda, yargının işini hafifletme adına, bu konuda uzmanlardan oluşan birlik veya alt birlik üyelerinin üçüncü kişilerle olan ihtilaflarında aracı olmak kaydıyla, uzlaştırma kurulu veya bir uzlaştırma müessesesi imkânı getirilmektedir. 
Bir arkadaşım, muhalefet partilerinden birine mensup bir arkadaşım dedi ki: "Üreticilerimiz, kendi tohumluklarını kullanamaz hale geliyorlar bu tasarıyla. " Bu da doğru değildir. 14 üncü maddede de, bu, teminat altına alınmıştır. Kendi ihtiyacı için, kendisi kullanmak üzere alabileceği, kullanabileceği şeyi yapmaktadır. 
NURİ ÇİLİNGİR (Manisa)- Satmak için… 
TARIM  KÖYİŞLERİ BK MEHMET M EKER (Devamla)- Onunla ilgili de, bakın, birtakım düzenlemelerle ilgili de geçiş süresi iki yıl olarak düzenlenmiş; ancak, bizim o konuda bir önergemiz var. O geçiş sürecini de biraz daha uzatmak suretiyle, bu konudaki oryantasyonu, bu konudaki uyumu daha mümkün, daha kolay hale getirmiş olacağız. 
Değerli milletvekilleri, bu yasa tasarısı Türkiye tarımı için gerekli bir yasa tasarısıdır, önemlidir. Türkiye tarımını, Türkiye tohumculuğunu geriye değil ileriye götürecek, dünyayla rekabet edebilecek hale getirecek bir tasarıdır. 
Ben burada, şunu da aslında memnuniyetle biliyorum, sizlerle de paylaşmak istiyorum: Bu tasarının hazırlanması esnasında, ben de o zaman Tarım Komisyonu üyesi olarak çalıştım, görev yaptım ve o zaman, Anamuhalefet Partimizin değerli 8 temsilcisi komisyondaydı ve onların da tamamının iştirakiyle, hepimiz birlikte, oybirliğiyle bu tasarıyı komisyondan geçirdik. Bu, benim için bir sevinç kaynağıdır. Her ne kadar, bugün, arkadaşlarımız, muhalefet icabı, bu yasaya, tasarıya muhalefet ediyorlarsa da onu da ben muhalefetin icabı olarak değerlendiriyorum, saygıyla karşılıyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar) 
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya)- Muhalefetin icabı değil Sayın Bakan. 
BAŞKAN- Teşekkür ediyoruz Sayın Bakan. Şahsı adına ikinci söz isteği, Muğla Milletvekili Sayın Gürol Ergin. (CHP sıralarından alkışlar) Süreniz 10 dakikadır. Buyurun efendim. 
GÜROL ERGİN (Muğla)- Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Tohumculuk Kanunu Tasarısının geneli üzerinde görüşlerimi açıklamak üzere kişisel olarak söz almış bulunuyorum; sözlerime başlarken, sizleri ve Yüce Türk Ulusunu saygıyla selamlıyorum. 
Değerli milletvekilleri, biraz önce, İktidar Partisine mensup milletvekillerimizi ve Sayın Bakanımızı dinledik. Sayın Bakan, burada yapılan eleştirileri muhalefet icabı olarak yapılmış eleştiriler olarak gördüğünü söyledi. O zaman, bize şunu sorma hakkı doğmaz mı: Sayın Bakan, siz, Türkiye'nin topraklarını parayla satılır hale getirirken, bunu iktidar olmanın gereği olarak mı kabul ettiniz; muhalefette olsaydınız, acaba, sizler de bizim gibi bu topraklara sahip çıkar mıydınız? (CHP sıralarından alkışlar) Değerli milletvekilleri… 
ASIM AYKAN (Trabzon)- İlgisi yok! 
GÜROL ERGİN (Devamla)- Canım, onun ilgisi oluyor da bunun ilgisi niye olmuyor?! Vatanın toprağını satmanın ilgisi niye olmasın?! 
MUHARREM KARSLI (İstanbul)- Ne demek toprak satmak?! 
GÜROL ERGİN (Devamla)- Toprağımıza sahip çıkacağız. 
Biraz önce konuşan bir milletvekili, Sayın Necdet Bey "vatan toprağı kutsaldır" dedi, işte canımızı veririz, şöyle yaparız… Canını verene kadar, satma arkadaşım, satma! 
İBRAHİM KÖŞDERE (Çanakkale)- İnandırıcı konuş, inandırıcı! 
GÜROL ERGİN (Devamla)- İnandırıcı değil mi? 
İBRAHİM KÖŞDERE (Çanakkale)- İnandırıcı değil. 
GÜROL ERGİN (Devamla)- Yalan mı söylediğim; yanlış mı? Satmıyor musun?! 
İBRAHİM KÖŞDERE (Çanakkale)- Hayır efendim. 
BAŞKAN- Sayın Ergin, siz, konuya gelin efendim. Lütfen. 
GÜROL ERGİN (Devamla)- Neyse… Sen ağzına sahip çık; gelir, burada konuşursun. 
BAŞKAN- Arkadaşlar, laf atmayalım… Müdahale etmeyelim hatibe. Lütfen… 
GÜROL ERGİN (Devamla)- Değerli milletvekilleri, bu yasa, kim ne derse desin, Necdet Beyin de söylediği gibi, Avrupa Birliği Uyum Paketi çerçevesinde görüşülen; yani, Avrupa Birliğine ne şekilde olursa olsun girelim düşüncesinde olanların getirdiği bir yasa tasarısıdır ve siz, bunu kabul edeceksiniz, hiçbir şekilde eleştirmeden de kabul edeceksiniz. 
Şimdi, tohum konusu -biraz önce Sayın Bakanın da ifade ettiği- gerçekten çok ciddî, tarımın temelini oluşturan konudur; ama, şimdi, Sayın Bakan ve Adalet ve Kalkınma Partisi sözcüsü de, burada, getirilen yasanın tohum konusunu yabancılara peşkeş anlamına gelmeyeceğini, bu anlamda görülmemesi gerektiğini söylediler. Peşkeş demeyeyim ama, değerli arkadaşlarım, bu yasa çıktıktan sonra inanabiliyor musunuz ki bir tane Türk patentli firma Türkiye'de tohumculuk yapabilsin? Mümkün olacak mı? 
Bakın, bu ülke Süt Enstitüsü Kurumunu özelleştirdi. Alanlar hep yerli firmalardı. Bugün bir tane yerli firma kaldı mı büyük firma olarak? Ya Nestle'nin sütünü içiyorsunuz ya Danone'nin sütünü içiyorsunuz. Değerli arkadaşlarım, yarın da, bugün zaten büyük ölçüde sebze tohumculuğunda piyasaya hakim olan yabancı firmaların size verdiği, nasıl olduğunu da bilemediğiniz tohumları kullanacaksınız. Burada, eleştiriler 3 hususta toplanmıştı; bunların yanlış olduğu konusunda, Sayın Bakan da, değerli AKP'li arkadaşlarım da görüş belirttiler. Şimdi, değerli arkadaşlarım, bir arkadaşım dedi ki -Sayın Ahmet Ertürk söyledi- bu yasada GDO var mı? 
Değerli arkadaşım, bu yasada tohumun biyoteknolojik yöntemlerle elde edilmesi yazılı ise -ki, yazılıdır- burada GDO'lu ürün var demektir. GDO'lu ürünler, biyoteknolojik yöntemlerin biriyle elde edilmiş olan ürünlerdir. Nasıl yok dersiniz; yani, var. 
NECDET BUDAK (Edirne)- Çıkaracağız. 
GÜROL ERGİN (Devamla)- Çıkaracağız diyor arkadaşlar, çıkarırsanız memnun oluruz. Şimdi, bir de bu konuda şunu söylemek istiyorum. Biyogüvenlik Yasa Tasarısı üç yıldır bekliyor. o yasa çıkmadan siz bu yasayı çıkarırsanız, Türkiye'de, hiç kimse, aynen bugün olduğu gibi; ama, daha fazla, ne yediğini bilmeden bu ürünleri tüketecek. Bakın, değerli arkadaşlarım; Sayın Bakan bir konuya hiç değinmedi. 
Sayın Bakan, Türkiye'de GDO'lu ürün serbest mi değil mi?.. Yasak; ama, Türkiye'ye her yıl 2 000 000 ton mısır, kanola, soya GDO'lu olarak giriyor mu girmiyor mu; bunun yanıtını Türk Milletine vermeniz gerekiyor. Eğer, biyogüvenlik yasa tasarısı çıksaydı, yasalaşsaydı, en azından, ürünün üzerinde "bu ürün GDO'ludur" diye yazma zorunluluğu olurdu. O zaman, isteyen kullanırdı, istemeyen kullanmazdı; en azından bu olurdu değerli arkadaşlarım. 
Burada yanlış yapılıyor; "yetki devri" yok deniliyor. Bakın, Sayın Bakan, siz, bir yetkinizi değil, bakanlığın bu alandaki tüm yetkilerini devrediyorsunuz. Siz, diyorsunuz ki 15 inci maddede, 5 inci, 6 ncı, 7 nci, 8 inci maddelerdeki bakanlık görevleri şu şu şu kurumlara, kuruluşlara devredilir. Bunlardan biri de, o kurulan birlik; yani, yabancı şirketlerin Türkiye'deki uzantılarının veya doğrudan kendilerinin Türkiye'de temsilcisi olarak kabul ettikleri kişilerin oluşturduğu birlik. 
Neyi veriyorsunuz burada?... 5 inci maddede, tohumluk üretimini tümüyle veriyorsunuz. "Tohumculuktaki destekleme usul ve esaslarını bakanlık belirler" diyorsunuz; onu veriyorsunuz. 6 ncı maddede, tohumluk sertifikasyonuyla yapılacak bütün çalışmaları onlara veriyorsunuz. 7 nci maddede, tohumluk ticaretini; ithalatıyla, ihracatıyla, bütünüyle onlara devrediyorsunuz. Siz, 8 inci maddede "tohumlukları yetiştiren, işleyen ve satışa hazırlayan, dağıtan ve satan gerçek ve tüzelkişiler bakanlık tarafından denetlenir" diyorsunuz; bu denetleme yetkisini, 15 inci maddesiyle, denetleyeceğiniz kişilere veriyorsunuz. Bunların hepsini veriyorsunuz. 
Ayrıca "ticarete arz edilen tohumlukların standartlara uygunluğuyla, etiket ve ambalaj bilgilerinin doğruluğu bakanlıkça denetlenir" diyorsunuz; bunu da veriyorsunuz. Nasıl vermiyorsunuz?!. Vermediğiniz bir tek yetkiniz yok, bütün yetkileri veriyorsunuz ve kim ne derse desin, açık olalım, dürüst olalım; burada, tohumculuğu Türkiye'de yapacak olanlar, bugün bütün dünyaya egemen olan üç ya da beş firmadır, altıncı bir firma da bulamazsınız. Onun için, burada gelip de, güzel güzel anlatıp, insanları inandırdığınızı düşünmeyin. Bilenler var; onun için, ona göre konuları ele alalım. Aslında, benim, tabiî, burada söylemek istediklerim çok farklı şeylerdi; ama, ne yapalım ki, sizin söylemleriniz, benim bu konulara girmemi gerektirdi. 
"Birlik Hakem Kurulu" diye bir kurul kuruyorsunuz. Değerli arkadaşlarım, bu yasa, kurulan birliğe bir meslek kuruluşu diyor, kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşu. Kamu niteliğindeki meslek kuruluşları, ancak ve yalnız, kendi üyeleri arasındaki çatışmalarda, tartışmalarda taraf olur, o konuları çözmeye çalışır veya üyelerinin yapacağı yanlışları gidermeye çalışır, yapılan yanlışları belirlemeye çalışır. Siz, burada diyorsunuz ki, birlik üyeleriyle ve birlik ile üçüncü kişiler arasındaki ihtilafların çözümüne çalışır diyorsunuz. Bunu, maddede, değişik bir anlatımla anlatıyorsunuz. 
Değerli arkadaşlarım, üçüncü kişi dediğiniz kimdir?! Burada, üçüncü kişi, iki ayrı grubu temsil eder: Bunlardan birincisi, o yabancı firmaların sözleşmeyle tohum ürettirecekleri insanlardır veya kurumlardır; ikincisi de, o üretilen tohumları tarlasında kullanan çiftçilerdir. Yani, çiftçi ile bu firmalar arasında sıkıntı çıkacak, bunun çözümünü de siz, o firmalara vereceksiniz. Bir hukuk devletinde, böyle bir yanlış yapılabilir mi? Ha, şimdi diyeceksiniz ki, sonuçta, nihayet, bu iş adalete gider. Siz, adalete gitmeden, o yolları, yabancı firmalar adına tıkayacak çalışmaları başlatıyorsunuz bu yasayla. Bunlara dikkatinizi çekmek istiyorum. 
Bu arada, burada, köye gitme gitmeme tartışmaları oldu. Değerli arkadaşlarım, köylere gidemediğiniz doğru; hiç, bu konuda sağa sola vurmayın. Bakın, Sayın Eyüp Fatsa karşımda oturuyor; Eyüp Fatsa gelsin, şurada, yaşadıklarını anlatsın, siz de ne olduğunu güzel güzel anlayın. Ben, kendisine geçmiş olsun diyorum, yapılanı tasvip etmiyorum; bunu özellikle söylüyorum. Ama, arkadaşlar, köyde köylüyü, burada beni dinlemezseniz olacak budur; bunu da bilin, bunu bilin ve siz, Adalet ve Kalkınma Partili arkadaşlarıma söylüyorum; arkadaşlar, bu… 
MAHFUZ GÜLER (Bingöl)- Bu bir tehdit! 
GÜROL ERGİN (Devamla)- Tehdit mi?! 
MAHFUZ GÜLER (Bingöl)- Tehdit ediyorsun! 
GÜROL ERGİN (Devamla)- Hayır, hayır! Asla! O anlamda alırsanız buna üzülürüm. 
Değerli arkadaşlarım, belki, vakit bulursam tekrar söz alacağım, konuşacağım; ama, bir iki konudan daha söz etmek istiyorum. 
ŞÜKRÜ ÜNAL (Osmaniye)- Sabaha kadar konuşun. 
GÜROL ERGİN (Devamla)- Şimdi, size ben güzel bir cevap vereceğim; az sabırlı olun, bir sayfayı bulamıyorum da… Şimdi, değerli arkadaşlarım -eğer yanılmıyorsam, Çorum'daydı veya Amasya'da- Çorum Şeker Fabrikasında kampanya döneminin açılışında Sayın Muzaffer Külcü de konuşma yaptı, AKP'li. Burada mı, aramızda mı? (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) 
GÜROL ERGİN (Devamla)- Sayın Başkan, açacak mısınız? Sıkıntı verdiğimin farkındayım; ama, lütfen, 1 dakikaya ayarlıyorsunuz. Burada Necdet Bey 5 dakikaya yakın konuştu. Siz böyle yaparsanız, tarafsızlığını yitirmiş bir Başkan konumuna düşersiniz; en azından sizin şahsınıza yakıştıramam, bunu söyleyeyim. 
BAŞKAN- Buyurun Sayın Ergin. 
GÜROL ERGİN (Devamla)- Değerli arkadaşlarım, Sayın Külcü de yaşadıklarını gelsin, bu kürsüden anlatsın da hepinize örnek olsun. Ben diyorum ki, Allah, Türk çiftçisinin, köylüsünün yardımcısı olsun; ama, en az onun kadar da sizlerin yardımcısı olsun; çünkü, siz, derdinizi hükümete anlatamıyorsunuz; ya görmüyorsunuz ya da Sayın Başbakanın, derdinizi anlattığınızda, vatandaşı azarlar gibi sizi de azarlayacağından korkuyorsunuz ya da yan gelip yatıyorsunuz. Hepinize saygılar sunarım. (CHP sıralarından alkışlar) 
BAŞKAN- Teşekkür ediyoruz Sayın Ergin. 
Sayın milletvekilleri, tasarının tümü üzerindeki konuşmalar tamamlandı. Şimdi, İçtüzüğün 81 ve 91 inci maddelerine göre 20 dakika süreyle soru ve cevap; 10 dakikalık bölümü soru, 10 dakikalık bölümü ise cevap… Cihaza giren arkadaşlarımız var. Aşağı yukarı 15-16 arkadaşımız var. Ne kadar kısa, öz ve net soru sorulursa, kendisinden sonraki değerli arkadaşımıza soru sorma imkânı da sağlanmış olur. Şimdi, ben, sırayla, arkadaşlarımıza soru sormak üzere söz vereceğim. Buyurun Sayın Işık. 
AHMET IŞIK (Konya)- Sayın Başkan, teşekkür ediyorum. Vasıtanızla Sayın Bakanıma şu soruları yöneltmek istiyorum: Toplam tohumcu sayısı kaçtır ülkemizde Sayın Bakanım? Bunlardan kaç tanesi Ar-ge çalışması yapabilmektedir? Gen kaynağımız açısından zenginliğimiz nedir? Avrupa'ya nazaran oransal konumumuz nedir? Yasa tasarısıyla verilen yetki devri var mıdır; varsa, süresiz ve sınırsız mıdır ve denetim ve kontrol ağırlığı nedir? 
Yine, işbu tasarıyla dışa bağımlı hale mi getirilmektedir? İthal ettiğimiz tohuma -ton olarak ifade ettiniz- ödenen kaç milyon dolardır ithalden? İhraçta gelir ne kadardı; arasındaki mukayese nedir? Gıda geleceğimize yönelik bir risk söz konusu mudur? Türkiye'de tohumculuk alanında yeterince yatırım yapılmış mıdır? Son olarak; sokakta satılan tohumculukta etiketlemede ve ambalajlanmada sağlıklı bir yapı söz konusu mudur? Teşekkür ederim. 
BAŞKAN- Teşekkür ederim. Sayın Özdoğan, buyurun. 
İBRAHİM ÖZDOĞAN (Erzurum)- Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım. 2 sorum var Sayın Bakanımıza. İlk sorum; ülkemizde buğday üreticileri tohumluk ihtiyaçlarını kendi ürettikleri ürünün bir kısmını ayırarak karşılamaktadırlar. Bu şekilde sağlanan tohumluk sertifikalı tohumluk kullanımı dışında kalan uygulamalardır; bu da, verimliliği azaltmaktadır. Buğday veriminde en önemli faktörlerden biri, vasıflı tohum kullanımıdır. Buğdayda kullanılan tohumluğun beş yılda bir değiştirilmesi gerekmektedir. Durum bu iken, Tarım Bakanlığı araştırma enstitüleri ile üretme istasyonlarını kapatmıştır. sertifikalı tohumluk kullanımının yetersiz olduğu ülkemizde, hükümetiniz üstüne üstlük bu alandaki çiftçi desteğini yok etmiştir. Hem sertifikalı tohum üreten hem de kullanımda öncülük ve öğreticilik görevini yürüten Tarımsal İşletmeler Genel Müdürlüklerinin özelleştirme planı dahilinde elini kolunu bağlamış ve buğday üreticisini yalnız bırakmıştır. Hükümetiniz, buğdaycılığın günümüze uygun koşullarda gelişmesi için iktidarınız boyunca ne yapmıştır? Buğdayla ilgisiz bir hükümetin 2007 genel seçimlerinde oylarını artırarak tekrar hükümet olacağını vehmeden Sayın Başbakan ve hükümeti, tarımın bir ülkenin millî yapısındaki yerinin ne olduğu konusunda herhangi bir fikrin sahibi midir? 
Son sorum; Anavatan'ın tarım alanındaki en temel icraatlarından bir tanesi, fındığı, Karadeniz'in ekonomik atılımında bir lokomotife dönüştürmek olacaktır. Hükümetinizin, fındık piyasasının yükselmesi ve üreticinin kalkındırılması konusunda bir projesi mevcut mudur? Teşekkür ediyorum. 
BAŞKAN- Teşekkür ediyoruz Sayın Özdoğan. Sayın Kepenek, buyurun. 
YAKUP KEPENEK (Ankara)- Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum. Sayın Bakandan üç soruya yanıt vermesini istiyorum. Bunlardan birincisi şudur: Bakanlığın elindeki araştırma, geliştirme birimlerinden, iktidarınız döneminde, kaç tanesi özelleştirilmiştir ve bunların kaç tanesi tohumculukla doğrudan doğruya ilgilidir? İkinci sorum; tasarıda tohumculuğumuzun tamamının yabancı sermayenin eline geçmesini engelleyecek bir düzenleme var mıdır; varsa nerededir? Üçüncüsü; bu yaz, hükümet, çok olumlu bir kararla, Et ve Balık Kurumunun yeniden kamu eliyle yapılandırılacağı yönünde bir açıklama yaptı. Bu çerçevedeki çalışmalar ne durumdadır ve Et ve Balık, çiftçiye yardım eden konumuna ne zaman getirilecektir? 
Son sorum; genetiği değiştirilmiş organizmalar dediğimiz ürünlerin gıda sektöründeki payı bu yasadan sonra ne ölçüde artacaktır ve bunun denetimi, açıklığı kesinkes sağlanabilecek midir? Teşekkür ederim Sayın Başkan. 
BAŞKAN- Teşekkür ediyoruz Sayın Kepenek. Sayın Özkan. 
UFUK ÖZKAN (Manisa)- Teşekkür ederim Sayın Başkan. 
Tohum üretiminde temel yanlış, araştırma enstitülerinin faaliyetlerini azaltmak ve neredeyse bitme noktasına getirmek olmuştur. Şu anda, sebze tohumunda tamamen dışarıya bağımlı bir vaziyete döndük. Kendi ülkemizde üretilen tohumlar yetmez oldu. Bu konuda araştırma enstitülerinin önünü açacak bir faaliyette bulunacak mısınız? Teşekkür ederim. 
BAŞKAN- Teşekkür ediyorum Sayın Özkan. Sayın Çakır. 
RASİM ÇAKIR (Edirne)- Sayın Başkanım, aracılığınızla, Sayın Bakanıma iki soru sormak istiyorum. 
Birinci sorum: Tarım Kredi Kooperatifleri Genel Müdürümüz, son günlerde, Türkiye'nin bütün il ve ilçelerinde binlerce köylüye, vatandaşa iftar yemekleri tertiplemektedir. Bu tertiplemiş olduğu iftar yemeklerini nereden ihtiyaç hissetmiştir böyle bir faaliyette bulunmak için; sorum bu. 
İki, bu iftar yemeklerinin parası hangi kişi ve kurumlar tarafından ödenmektedir? Bizim aldığımız bilgiye göre, en son da dün Tekirdağ-Hayrabolu İlçemizde böyle büyük bir iftar yemeği tertiplenildi. Bu yemeğin de ücretinin Tarım Kredi Kooperatiflerinin iştiraki olan GÜBRETAŞ Firması tarafından ödendiğini duyduk. Eğer bu doğruysa, GÜBRETAŞ Firması, ödediği bu iftar yemeği faturalarının maliyetini gübre fiyatına ilave ediyor mu? Gübrenin fiyatının yabancı hammaddenin pahalılaşmasından dolayı yükseldiğini İktidar mensupları söylüyorlardı; ama, bu da, gübre maliyetlerine ve fiyatına bu masraflar da ilave oluyor mu? 
İkinci sorum: Az önce Edirne Milletvekilimiz söyledi; Edirne Tarımsal Araştırma Enstitüsünün, tarımsal araştırma ve tohum üretmeyle ilgili birinci sınıf verimli tarım toprağının TOKİ'nin inşaat yapması, konut yapmasına verilmesi gibi bir proje ortaya kondu. Tarım profesörü olan değerli arkadaşım Edirne Milletvekilim de bu projeyi destekledi ve bunun olunması için gayret gösterdi. Bu yeni çıkarılacak olan tohumculuk yasası, bu bakanlığımızın politikasıyla uyuşuyor mu, uyuşmuyor mu? 
Aynı şekilde, Lüleburgaz Sarımsaklı çiftliğinin özelleştirilmesi gündemde. Bu yeni çıkacak, iktidar mensuplarının methettiği tohumculuk yasası Lüleburgaz Sarımsaklı çiftliğinin özelleştirilmesine, satılmasına engel olacak mı, olmayacak mı? Teşekkür ediyorum. 
BAŞKAN- Teşekkür ediyoruz Sayın Çakır. Sayın Kaptan, buyurun. 
OSMAN KAPTAN (Antalya)- Teşekkür ederim Sayın Başkan. Sayın Bakana bir soru sormak istiyorum. Sayın Bakan, bu yıl domates ihracatına ton başına destek verilecek mi, verilmeyecek mi? Geçen yıl ocak ayında domatese ton başına 50 dolar destek verildi mayıs sonuna kadar; ama, Türkiye'deki üretimin, hasadın yoğun olduğu ve arz talep dengesizliğinin olmadığını aylar, sonbaharda kasım ve aralık, ilkbaharda da mayıs ve hazirandır. Geçen sene sadece bir ayı desteklemiş oldunuz. Önümüzdeki ay, kasım ayıdır. Bu aydan itibaren domatese ihracat desteği verip, vermeyeceğinizi lütfen açıklar mısınız? Teşekkür ederim. 
BAŞKAN- Teşekkür ediyorum Sayın Kaptan. Şimdi, sıra, Sayın Kaya'nın; ama, Sayın Kaya, şifahen, bize, söz hakkını devrettiğini, Sayın Tandoğdu'nun soru soracağını ifade etti. Doğru mu efendim? 
İ. SAMİ TANDOĞDU (Ordu)- Evet, evet… 
BAŞKAN- Buyurun. 
İ. SAMİ TANDOĞDU (Ordu)- Sayın Bakana 3 tane sorum olacak. Toprak Mahsulleri Ofisi Karadeniz Bölgesinde fındık alımına başladı. Şu ana kadar ne kadar fındık almıştır ve ne kadar ödeme yapmış, ne kadar borçludur? İkinci sorum, Fiskobirlik son bir, iki gün içerisinde, Toprak Mahsulleri Ofisinin desteğiyle 60 trilyon lira kadar bir kredi aldığını söylüyor; bunda, Bakanlığınızın katkıları nedir ve gerçek midir? Bu parayla, 165 trilyon lira borcu olan Fiskobirlik'in birkısım borcunun ödeneceği söyleniyor, geri kalan borcu ne zaman ödemeyi düşünüyorsunuz? 
Bir de, Sayın Başbakanımız, fındık taban fiyatının açıklanması için kendi başkanlığında altı bakandan oluşan bir fiyat tespit komisyonu kurulduğunu söylemişlerdi ve bu fiyat açıklamasını da, 15 Eylülde açıklayacağını söylemişlerdi. Siz, 15 Eylülü beklemeden, 6 Eylülde fındık taban fiyatını açıkladınız. Acaba, bu altı kişilik komisyonun neticesinde mi açıklanmıştır, yoksa kişisel olarak, Bakanlık olarak siz mi açıklamışsınızdır ve bu rakamın değiştirilmesi söz konusu mudur, bu altı kişilik komisyonun çalışma neticesinde? Teşekkür ederim. 
BAŞKAN- Teşekkür ediyorum Sayın Tandoğdu. Sayın Türkmen, efendim, süremiz de dolmak üzere, ona göre sorunuzu sorarsanız. Buyurun. 
KÂZIM TÜRKMEN (Ordu)- Sayın Bakan, Başbakan halkın tepkisinden korktuğu için Karadeniz gezisi esnasında vatandaşın kendisine yöneltmiş olduğu soru karşısında fındığınızı -sizin önceden açıklamış olduğunuz Toprak Mahsulleri Ofisine değil- Fiskobirlik'e verin diye söylüyor. Sizin vermiş olduğunuz fiyatların, eksik ve yanlış olduğunun bu bir itirafı mıdır? 
Sorum iki, Sayın Başbakan: "Ben fındığa fazla fiyat verseydim Türkiye batardı" diyor. Başbakan, Türkiye batardı derken, size göre 10 tane spekülatör danışmanı mı batardı demek istiyor; çünkü, bu eksik fiyatla Türkiye 1 milyar dolar şu anda zarar etmiş durumda. 
Sorum üç, Sayın Bakan, geçen sene bugün, tüm Türkiye'de fındığın 1 kilosu 6 500 000 lira; şu anda, 1 kilosu 2 500 000-2 600 000 Türk Lirası. Geçen sene yine bugün, dünyada fındığın kentalı 776 dolar, şu anda 450 dolar. Türkiye'ye bu kadar zarar veren bir Bakan olarak hâlâ görevde kalmayı düşünüyor musunuz? Teşekkür ederim. 
BAŞKAN- Teşekkür ediyorum Sayın Türkmen. Sayın milletvekilleri, soru süremizi aştık. Ancak, sayın milletvekillerinin soru sormaları sırasında kendilerinin sözünü kesmedim ve kesmek istemedim. İçtüzüğümüz gayet açık. Tohumculuk Yasasını görüştüğümüze göre burada soruların münhasıran tohumculuk üzerinde olması gerekirdi; ama, bunu ben yine sizin takdirlerinize arz ediyorum. Sayın Bakan, cevaplarınızı vereceksiniz. 
TARIM  KÖYİŞLERİ BK MEHMET M EKER (Diyarbakır)- Evet. 
BAŞKAN- Aşağı yukarı 7 dakikanız var; buyurun efendim. 
TARIM  KÖYİŞLERİ BK MEHMET M EKER (Diyarbakır)- Teşekkür ediyorum Sayın Başkan. Alabildiğim kadarıyla tabiî notları, bunları vermeye çalışacağım; kalanını da yazılı olarak sunacağım. Sayın Ahmet Işık'ın sorusu vardı. 
RASİM ÇAKIR (Edirne)- Bir onu cevaplasan yeter zaten Sayın Bakan, gerek yok diğerlerini cevaplamaya. 
TARIM  KÖYİŞLERİ BK MEHMET M EKER (Diyarbakır)- Sizinkileri de cevaplarım, merak etmeyin. Merak etmeyin… 
RASİM ÇAKIR (Edirne)- Biz biliyoruz o yazılı cevapları. 
TARIM  KÖYİŞLERİ BK MEHMET M EKER (Diyarbakır)- Tüm soruların cevabı verilir hiç merak etmeyin. 
RASİM ÇAKIR (Edirne)- Biz biliyoruz o yazılı cevapların nasıl olduğunu. 
TARIM  KÖYİŞLERİ BK MEHMET M EKER (Diyarbakır)- Hiç merak etmeyin… 
RASİM ÇAKIR (Edirne)- Burada yüzleş bizimle, burada; milletin önünde yüzleş! 
TARIM  KÖYİŞLERİ BK MEHMET M EKER (Diyarbakır)- Ama, bakın, süreyi… 
RASİM ÇAKIR (Edirne)- Sadece Ahmet Beyinkini cevaplandırın yeter! 
TARIM  KÖYİŞLERİ BK MEHMET M EKER (Diyarbakır)- Bakın, soruların cevabından zaman alıyorsunuz. 
BAŞKAN- Sayın Çakır… Bu işi sırayla sordunuz Sayın Çakır. Sayın Bakan, siz buyurun… 
RASİM ÇAKIR (Edirne)- Sorduğumuzu öğrenmek istiyoruz. 
EYÜP FATSA (Ordu)- Biraz dinleyin efendim, ayıp oluyor! 
RASİM ÇAKIR (Edirne)- Bizim sorularımıza cevap vermiyor. 
BAŞKAN- Değerli arkadaşlar, heyecana gerek yok. Sırayla cevaplandıracak işte. Siz zamanın kaybolmasına bu tartışmayla sebep oluyorsunuz. Buyurun efendim, siz buyurun; tohumculukla ilgili sorular… 
TARIM  KÖYİŞLERİ BK MEHMET M EKER (Diyarbakır)- Evet. Sayın Başkan, Sayın Ahmet Işık'ın ifade ettiği, dile getirdiği sorularla başlıyorum. Türkiye'de tohumculuk üretimi yapan kuruluş sayısı 145'tir. Bunlardan, yabancı sermayeli olanların sayısı 10'dur. Bu, özellikle, tabiî, biraz önce kürsüde Sayın Gürol Ergin Beyin işaret ettiği hususa da aynı zamanda bir cevap… 
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya)- Sayın Bakanım, bir de cirolarına bak, cirolarına, cirolarına!.. 
TARIM  KÖYİŞLERİ BK MEHMET M EKER (Diyarbakır)- …olmuş olur. 
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya)- Yapmayın, rakamsal yapmayın, cirolarına bakın! 
TARIM  KÖYİŞLERİ BK MEHMET M EKER (Diyarbakır) -Herkesin… 
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya)- Cirolarına bak!.. Cirosuna bakın Sayın Bakanım! Yapmayın allahaşkına! 
TARIM  KÖYİŞLERİ BK MEHMET M EKER (Diyarbakır)- Şimdi, bakın… 
HÜSEYİN BAYINDIR (Kırşehir)- Orucun bozulur! 
TARIM  KÖYİŞLERİ BK MEHMET M EKER (Diyarbakır)- Orucun hesabını ben sana verecek değilim! 
HÜSEYİN BAYINDIR (Kırşehir)- Vereceksin! 
TARIM  KÖYİŞLERİ BK MEHMET M EKER (Diyarbakır)- Orucun hesabını Allah'a veririm; benim orucumu karıştırma, ayıp bir şeydir. 
BAŞKAN- Sayın Bakan, siz, Genel Kurula hitap edin. 
NECATİ UZDİL (Osmaniye)- Allah'a vereceğin hesap ayrı, o ayrı! 
TARIM  KÖYİŞLERİ BK MEHMET M EKER (Diyarbakır)- Şimdi, Sayın Aslanoğlu, bizim öngördüğümüz sistemde, bizim getirdiğimiz kanunda, tasarıda, herkesin oy hakkı eşittir; yani, her firma 1 oya sahiptir. Dolayısıyla, 145 tane eğer Türkiye'de tohum üreten firma varsa, bunların her biri, cirolarına bakılmaksızın, sermayelerine bakılmaksızın, 1 tane oy oranına sahiptirler. Kaldı ki, 7 tane biz alt birlik öneriyoruz; sadece tohum üreticileri değil, tohumla ilgili, mesela ıslahçılar, mesela araştırıcılar, mesela dağıtıcılar, mesela diğer, tohumculukla ilgili her türlü safhasında iş ve işlem gören bütün toplum kesimlerinin hepsi alt birlik üyesidirler ve bunların tamamı üst birliği oluşturur ve bunların hepsinin de oy oranları aynı ve eşittir. O nedenle de, burada sayısal varlık önemlidir. Belirttiğiniz gibi, sadece sermaye yapısıyla bu düşünülmez. 
İkinci husus şu: Tabiî, bu yasa tasarısının 15 inci maddesiyle, bakanlık yetkilerinin bir kısmının, kısmen veya tamamen, şartlarını belirlemek şartıyla, süreli veya süresiz olarak devredilebileceği öngörülüyor; ancak, burada, denetim, bütünüyle Bakanlığa aittir ve buna ait usul ve esaslar ayrıca bir yönetmelikle belirlenecektir, detaylandırılacaktır. Keza, eğer, usulsüzlük ve kanuna aykırı bir durumla karşılaşılacak olursa, bu arada müeyyide uygulanacağı 12 nci maddede detaylı olarak yazılmıştır. 
Yine, sokakta satılan, tohumculukta etiketlemede, ambalajlamada sağlıklı bir yapı var mı diye bir soru var. Orada da, tabiî, yeni yasayla, sokakta, pazarda, böyle, işportada, korsan CD satar gibi veya korsan herhangi bir şey satar gibi tohum satışına müsaade edilmeyecek. Burada, etiketlenmemiş, sertifikalandırılmamış ve açıkta yapılan satışlara bir yasak getiriliyor. 
Dünyada, tohumculuğun ticarî değerinin ve cirosunun değeri hakkında, konusuyla ilgili bir sorunuz var. Orada da, ticarî değer olarak 50 milyar dolar ve bunun uluslararası ticarete konu olan miktarı 4 milyar dolardır, dünyadaki şu anda toplam tohum ticareti. 
Türkiye'de, bugüne kadar, tohumculuk alanında yatırım yapılmış mıdır diye bir soru var. Burada da, tabiî, gerek altyapı gerekse araştırma-geliştirme alanında tohumculukta, maalesef, yeterli bir çalışma yapılmamış; ancak, eğer, bu tasarı yasalaşırsa, tasarının 5 inci maddesinde bu konuda, biraz önce de kürsüde detaylarıyla arz ettim, buna göre, yeni yatırımlara destek imkânı sağlanmış olacaktır. 
Burada, bu tasarıyla birlikte, Türkiye'nin gıda üretiminde ve gıda üretiminin geleceğinde herhangi bir risk olup olmadığı hususunda bir soru var. Bu kanunla getirilen düzenlemelerde kesinlikle bir risk bulunmamakta, böyle bir risk öngörülmemekte; çünkü, bütün detaylarıyla, zaten tüm ilgili toplum kuruluşlarıyla, üniversitelerle, diğer kamu kuruluşlarıyla, sivil toplum kuruluşlarıyla, meslek kuruluşlarıyla ve -biraz önce de arz ettiğim gibi- Türkiye Büyük Millet Meclisinde ilgili komisyonda da detaylarıyla bunlar tartışılıp konuşuldu ve oradan, bildiğiniz gibi, oybirliğiyle geçti; dolayısıyla, bu manada herhangi bir risk getirmesi mümkün değil. 
Tasarının yerli tohumculuğu olumlu yönde etkileyip etkileyemeyeceği hususunda yine bir soru var. Burada da, yine, 5 inci maddede, yerli firmaların altyapı ve ar-gelerinin geliştirilmesi amacıyla destekleme kapsamına alınacağı hükme bağlanmış; dolayısıyla, yerli tohumculuğu olumlu yönde etkilemesi düşünülmektedir. 
BAŞKAN- Sayın Bakan, süreniz doldu efendim. 
TARIM  KÖYİŞLERİ BK MEHMET M EKER (Diyarbakır)- Ben diğer sayın vekillerimin den özür diliyorum, onların hepsine yazılı olarak cevap vereceğim. 
BAŞKAN- Teşekkür ederim. Sayın milletvekilleri, tasarının tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır. Maddelerine geçilmesini… 
HALUK KOÇ (Samsun)- Karar yetersayısı… 
HÜSEYİN GÜLER (Mersin) -Karar yetersayısı… 
BAŞKAN- Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunacağım ve karar yetersayısı arayacağım. Tasarının maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Efendim, kâtip üyeler arasında mutabakat bulunmadığından oylamayı elektronik cihazla yapacağım. 
Oylama için 3 dakika süre vereceğim. Bu süre içerisinde sisteme giremeyen üyelerin teknik personelden yardım istemelerini, bu yardıma rağmen de sisteme giremeyen üyelerin, oy pusulalarını, oylama için öngörülen 3 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum. 
Ayrıca, vekâleten oy kullanacak sayın bakanlar var ise, hangi bakana vekâleten oy kullandığını, oyunun rengini ve kendisinin ad ve soyadı ile imzasını da taşıyan oy pusulasını, yine, oylama için öngörülen 3 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum ve oylamayı başlatıyorum. (Elektronik cihazla oylama yapıldı) 
BAŞKAN- Sayın milletvekilleri, karar yetersayısı vardır ve maddelerine geçilmesi kabul edilmiştir. Birleşime 5 dakika ara veriyorum. 
Kapanma saati: 17.01 ÜÇÜNCÜ OTURUM Açılma Saati: 17.15 
BAŞKAN: Başkanvekili İsmail ALPTEKİN 
KÂTİP ÜYELER: Türkân MİÇOOĞULLARI (İzmir), Ahmet Gökhan SARIÇAM (Kırklareli) 
BAŞKAN- Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 3 üncü Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum. 662 sıra sayılı Kanun Tasarısının görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz. Tohumculuk Kanunu Tasarısı ile Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu Raporu (1/822) (S. Sayısı 662) (Devam) 
BAŞKAN- Komisyon ve Hükümet yerinde. Şimdi Birinci Bölümün görüşmelerine başlıyoruz. Birinci Bölüm 1 ila 20 nci maddeleri kapsamaktadır. Birinci Bölüm üzerinde söz isteği var. Birinci Bölüm üzerinde, AK Parti Grubu adına, Osmaniye Milletvekili Sayın Durdu Mehmet Kastal; buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar) Süreniz 10 dakika Sayın Kastal. 
AK PARTİ GRUBU ADINA DURDU MEHMET KASTAL (Osmaniye)- Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 662 sıra sayılı kanun tasarısı hakkında, AK Parti Grubu adına söz almış bulunmaktayım; Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. 
Tohum veya çoğaltım materyalleri, bitkisel üretimde ürünün kalite ve miktarını belirleyen en önemli girdilerden birisidir. Ülkemizde, tarımsal üretimin gayri safî millî hâsıla içindeki payının yüzde 12 civarında olduğu dikkate alındığında, bitkisel üretimin temel girdisi olan tohumculuk sektörünün önemi ortaya çıkmaktadır. Bunun sonucunda, her geçen gün dünya tohum ticaret hacmi artmaktadır. Her yıl kullanılan tohumlukların parasal değeri yaklaşık 50 milyar dolardır. Ticarete konu olan tohumluğun parasal değeri 30 milyar dolardır. Ülkelerarasında ticarete konu olan miktar ise 4 milyar dolardır. Ülkemizde ise, tohum sektörünün büyüklüğü yaklaşık 300 milyon dolardır. Halihazırda, ülkemizde yılda ortalama 60-70 milyon dolar ithalat ve 20-25 milyon dolar da ihracat yapılmaktadır. İthalatın büyük bölümünü sebze ve patates tohumları, ihracatın ise önemli kısmını mısır, ayçiçeği ve pamuk tohumları oluşturmaktadır. Gelişmiş ülkelerde tohumculukla ilgili bilimsel ve teknik çalışmaların 100-150 yıllık bir geçmişe dayandığı bilinmektedir. 
1850'li yıllarda başlayan bu çalışmaların sonucunda bu ülkeler tohumculuk endüstrisini ve bununla ilgili bitki ıslahı, araştırmacı yapısı ve tohumculuk sistemini kurmuşlardır. Böylece, hastalık ve zararlılara dayanıklılığı, sanayiin ve tüketicilerin ihtiyaçlarına cevap veren üstün çeşitler geliştirilmiştir. 
Dünyadaki tohumculukla ilgili faaliyetlere paralel olarak, 1900'lü yılların başında tohum ticareti ve kalitesiyle ilgili uluslararası organizasyonların kuruluşu izlenmiştir. Türkiye'de ise tohumculukla ve bitki ıslahıyla ilgili çalışmalar cumhuriyetle birlikte başlamıştır. 1920'li yıllarda altı adet, o günkü adıyla "Tohum Islah ve Üretme İstasyonları ile Araştırma Kuruluşları" Adapazarı, Eskişehir, Edirne, Ankara ve Samsun'da kurulmuştur. 1950'li yıllara kadar çeşitli geliştirme çalışmaları ağırlık olarak yürütülmüş, 1953 yılından itibaren ise ülkemizde tohum kalite ve test çalışmalarıyla ilgili laboratuvar Ankara'da kurulmuştur. 
Dünyada ve ülkemizde tohumculuk sektöründe yaşanan gelişmelere paralel olarak 1963 yılında tohumculukla ilgili 308 sayılı Tohumlukların Tescil Kontrol ve Sertifikasyonuna İlişkin Kanun uygulamaya konulmuştur. Aynı yıllarda, Türkiye'de, çeşitli ıslah çalışmaları ve tohumluk üretim faaliyetleri yoğunlaşmıştır. Bunu ülkemizin uluslararası tohumculukla ilgili kuruluşlara üyeliği takip etmiştir. 
1980'li yıllara kadar Türkiye'de uygulanan kamu ağırlıklı tohumluk politikaları ülke ihtiyacının yurtiçi üretimlerle karşılanması yönünde olmuştur. 1983 yılında tohumluk fiyatlarının, 1984 yılında ise tohumluk ithalatının serbest bırakılması ve serbest piyasa ekonomisinin etkin hale gelmesiyle özel sektör tohumculuğu gelişme fırsatı bulmuştur. Tohumculuk sektöründe özel sektör yalnızca üretim alanında değil, aynı zamanda teknoloji transferi, çeşit geliştirme, tohum işleme ve pazarlama konularını da içine alacak şekilde organize olmuştur. Bugün sektörde 145 tohum şirketi vardır. Bunun 75'i özel tarımsal araştırma kuruluş yetkisine sahiptir. 
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tasarıyla, tohum üretim alanında faaliyet gösteren kamu ve özel sektör kuruluşlarının faaliyetlerini daha iyi şartlarda sürdürmesi, sektörün güçlendirilmesi ve gerekli ar-ge faaliyetlerini destekleyici düzenlemeler getirilmektedir. Tohumculuk sektöründe faaliyet gösteren gerçek veya tüzelkişiler, Türkiye Tohumcular Birliğini oluşturan alt birliklere üye olmak zorundadır. Türkiye Tohumcular Birliğinin yönetim ve denetiminde görev alacaklar alt birlik üyeleri tarafından seçilmektedir. Ayrıca, üst birliğin yönetim ve denetim kurullarında birer Bakanlık temsilcisinin bulundurulması ve Bakanlığın asıl görevi olan denetim ve kontrol görevi önplana çıkacağından denetim daha etkin bir şekilde gerçekleşecektir. 
Tasarıyla, çiftçilerin hakları etkin bir şekilde koruma altına alınmaktadır. Kusurlu tohum nedeniyle uğrayacağı zararın tazmin edilmesi güvence altına alınmıştır. Bu yasa tasarısının Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından kabulü ve kanunlaşması halinde ülkemiz tohumculuk sektörünün önü açılacak, özellikle kendi bölgemizde, Ortadoğu'da, Kuzey Afrika, Orta Asya, Avrupa'da ve dünyada rekabet gücümüzle birlikte ticaret hacmimiz artacaktır. Ayrıca, sektörün Avrupa Birliğine uyumu kolaylaşacak ve uluslararası alanda entegrasyonu da tamamlanacaktır. 
Şimdi, bir de, az önce, daha önce konuşan milletvekillerimiz AK Parti İktidarında hiçbir şeylerin yapılmadığından bahsettiler. O konuya da değinmek istiyorum. Şimdi, daha önce çiftçilerimiz tarım kredi konusunda çok büyük borç altındayken AK Parti İktidarıyla ne yapılmıştır; çok büyük bir şekilde avantaj sağlanmıştır. Aynı zamanda, tohum ve fide konusunda, AK Parti İktidarında bir dönüm… 
NECATİ UZDİL (Osmaniye)- Sayın Başkan, gündemle ilgili değil bakın. 
DURDU MEHMET KASTAL (Devamla)- AK Parti İktidarında… 
BAŞKAN- Bak, Sayın Kastal… 
DURDU MEHMET KASTAL (Devamla)- Sayın Başkanım… 
BAŞKAN- …hemşeriniz ikaz ediyor, gündem dışına çıktı diye. 
NECATİ UZDİL (Osmaniye)- Size hatırlatıyorum, ondan sonra da konuşsun, serbest. 
DURDU MEHMET KASTAL (Devamla)- Şimdi, ikaz ediyor Sayın Başkanım da… 
BAŞKAN- Buyurun, devam edin. 
DURDU MEHMET KASTAL (Devamla)- Şimdi, 10 dönümden aşağı olan arazilerde ve 10 dönümlerde, nedir; dönümüne 200-250 000 000 sertifikalı tohumlarda AK Parti iktidarı destek vermiştir. Nedir; burada herkes çıkıyor, ağzı olan konuşuyor, ondan sonra da, yalan yanlış olduğunu tespit etmekte zorlanıyor insanlar. Nedir; seçmene selam babından konuşuyor. Ben, onun için bazı gerçekleri söylemek durumundayım. Nedir; bu yıl buğday üretiminde Toprak Mahsulleri Ofisi bizim Çukurova'da buğday almamıştır. Neden almamıştır; çünkü, geçen yıl desteklendiği konusunda, ithalat yapılmadığı için, çok büyük bir şekilde buğday fabrikacıların ihtiyacı olduğundan, nedir, Toprak Mahsulleri Ofisine verme gereği dahi ihtiyaç duymamıştır. Şimdi aynı şekilde mısır Toprak Mahsulleri Ofisine verme ihtiyacı duymuyor çiftçimiz. Neden; çünkü, mısır fiyatı korkunç derecede para ediyor. Sadece şimdi mısır 340 000 lira, 50-55 000 lira da hükümetimiz prim verdiği takdirde 390-395 000 lira olacaktır ve çiftçimiz bu konuda bize gerçekten çok büyük ilgi göstermektedir. Onun için, çiftçimizi AK Parti Hükümeti olarak her konuda desteklemeye devam edeceğiz ve bu tohumculukla da çiftçi gerçekten daha çok bilinçlendirilecek diye ümit ediyor; Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar) 
BAŞKAN- Teşekkür ederiz Sayın Kastal. Anavatan Partisi Grubu adına Mersin Milletvekili Sayın Hüseyin Güler. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar) 
ANAVATAN PARTİSİ GRUBU ADINA HÜSEYİN GÜLER (Mersin)- Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlar; tohumculuk kanunu üzerine birinci bölüm adına Grubum adına söz almış bulunuyorum; hepinizi saygıyla selamlıyorum. 
Aslında, bu kanunun geçmişini biraz kısa bir hatırlatmak istiyorum. Avrupa Birliği süreci içerisinde değerlendirilmesi gereken bir unsur olarak algılandı; ama, zamanında çıkartmayı düşünmediniz, bugün ise çıkartılmak isteniyor. Evet, dört yılın aslında bir itirafı, AK Partinin tarım konusundaki sınıfta kalmasının bir belgesi. 
Tohumculuk diyoruz, önemli bir girdi diyoruz ve gözardı edilen çokuluslu şirketler… Bunun altını biraz çizmek lazım. Çokuluslu şirketlerden hangilerinden, ne kadar ürün alıyoruz? En büyük ithalatçı olduğumuz ülke Hollanda, ikinci ülke İsrail, üçüncü ülke Fransa, sonra Amerika ve diğer ülkeler. Bu kadar önemli girdiler içerisinde, yaklaşık dört yıllık iktidar döneminde, bunun adına da reform diyorsunuz, size sormak isterim, Avrupa Birliği dönemiyle beraber yaklaşık yüzde 35 gibi büyük bir kitleyi kapsayan bir tarım konusundaki yaptıklarınız tek kelimeyle özetlenebilir, o da Avrupa Birliği süreci içerisinde yüzde 35'ten yüzde 15'e indirme gibi, yani yüzde 20'sini kaderiyle baş başa bıraktınız. Bu da son darbe tohumculuk adına, hem de reform adına. Çünkü, tohumculuk adına, 1963 yılından itibaren başladığı iddia edilen kanun bugün… Dört yıldır siz neredeydiniz? Bu getirdiğiniz kanun teklifi de tohumculuk adına bir şeyler vermek değil, tam tersine, teslimiyetin bir belgesi. 
Yüzde 90 gibi ithalata bağımlı olduğumuz stratejik önemi olan bir tohumda yapılan tek şey var, Türkiye'deki işbirlikçileriyle geri kalan kısmı da tamamıyla ipotek altına alınacaktır. Stratejik önemi var diyoruz, dünyada iki üç tane sektörel anlamda stratejik öneme sahip… Bunlardan bir tanesi de tarımdır. Size hatırlatmak istiyorum, Türkiye'de yaptığınız tüm işlem, maalesef… Burada tüm arkadaşlar hepsi açtı konuyu, fındıkçıların sorunu belli, Tütün Yasasıyla tütün üreticilerinin hali perişan, pamuk üreticilerinin hali perişan, bugün birazdan soru soracağım, çeltik üreticilerinin hali perişan, şimdi kaldı geriye yaş sebze ve meyve ürünleri… 
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya)- Kayısı… 
HÜSEYİN GÜLER (Devamla)- Kayısı Allah'a emanet. 
Bugün çiftçinin hali bu. Yaşanılan sıkıntı bunca net olmasına karşın, dört yılda övündüğünüz, reform adına sunduğunuz tarım süreci belli, yüzde 90 bağımlılık. Gelip burada da övünerek anlatıyorsunuz. Bu ülke tek başına kendi kendine yetebilen 7 ülkeden biriyken, her türlü olumsuz koşula rağmen tohumlarını üretirken, bugün yüzde 90 bağımlı. Yani, kısaca, ithalatın maliyetini Sayın Bakan da söyledi, sırf bir yıl için 50 000 000 dolar. Yani, tohumların fiyatını, aslında, artık, taneyle satın alır hale geldi bu insanlar. Burada örnek vermek isterim: Hıyarın, pardon, salatalığın tohumunun ne kadar olduğunu bilir misiniz, domatesin ne kadar olduğunu bilir misiniz? Taneyle satılmaya devam ediyor. 
Sayın Bakan diyor ki: "Denetleme mekanizmasını kuracağız ve dışarıdan, zararlı, hastalıklı tohum da dahil olmak üzere, kimse satamayacak." Peki, ben Sayın Bakana soruyorum burada: Türkiye'nin kaç yerinde bu tür, özellikle gümrük kapılarında, tam donanımlı teşkilata sahipsiniz? Türkiye'de bir tane örnek var; o da, Ankara Tarım İl Müdürlüğü; gerisi, Allah'a emanet. "Bulursak cezasını çeker." Yapmayın Sayın Bakan, bu ülke bu kadar tesadüflerle yönetilmez. 
Türk çiftçisinin hali bu kadar perişanken, burada öne sürdüğünüz unsur Avrupa Birliği süreci… Avrupa Birliği, ilk alanda, en büyük artı değerimiz olan tarım kolunda elimizi kolumuzu kırmak için ciddî anlamda bir vesile aramakta. Bu konuda tarım girdilerine baktığınızda, Türkiye, ithalatçı konuma doğru gidiyor. 
"Toprak satmadık" dedi biraz önce. Sarımsaklı'dan bir örnek vereceğim size. Alpullu Şeker Fabrikası için tohum üretimi çiftliği olan Sarımsaklı arazinin satışı gündemde. Taliplileri de belli; İsrailliler. Bugün bu süreci gözardı… 
Yerüstü dediğimiz tüm ürünleri özelleştirme adı altında sattınız. Nereye gitti bu satışın bedeli; faizlere. Bugün enflasyon yüzde 10-11 civarında, faize uygulanan para yüzde 23. Dünyanın neresinde iki kat böyle faize para verilmekte, yani, hem de karşılığında bir kuruş vergi dahi alamazken. Gücünüz yetmedi burada vergi almaya; ama, çiftçisinin, tabiî ki, dolaylı vergiler adı altında, kullandığı mazotundan, kullandığı suyundan, elektriğinden, gübresinden rahatlıkla alabiliyorsunuz. Avrupa Birliğinde, sürecinde… Avrupa Birliği ülkeleri kendi çiftçisini korurken, biz, maalesef, en büyük kaybı Gümrük Birliği anlaşmasıyla imzaladık. Her yıl, yaklaşık 4,5 milyar dolar civarında gümrük ve fonlardan kaybımız var. Avrupa Birliğinin bize verdiği bir vaat vardı; 5 yıl içerisinde 3,5 milyar dolar maddî kaynak sunulacaktı. Sayın Bakan burada, açıklasın, aldık mı bu parayı, yoksa vaat mi oldu? Yani, sadece AKP'nin seçim döneminde uyguladığı bir vaatten öteye gitmedi mi? Bu yüzden, eğer, çiftçiyi korumak istiyorsak, gölge etmeyin, ihsan istemez. Kaderiyle baş başa bırakmayın. Siz burada iktidarsınız, iktidarınızı hatırlayın. 
Bu kadar önemli bir kanunu temel kanun sıfatıyla getirdiniz, hiçbir maddesi tartışılmıyor. İki tane temel önemli özelliği var. Genetiği değiştirilmiş organizmalar… Bunlar, net, insan sağlığına da zararlı ve Avrupa'da çeşitli yasaklar getirilirken…. Nasıl, sigara sağlığa zararlı olduğu için paketlenirken, etiketlenirken… Bugün, Türkiye'ye girişi, maalesef, kontrolsüz. Aslında tüketiyoruz günlük hayatımızda ve kontrolsüz bir şekilde. Yani, sağlığımız da Allah'a emanet. Bu yüzden, tarım, dünden Allah'a emanet. Biz de diyoruz ki, tarım çiftçisinin kaderiyle oynamayın. 
4 yılda yaptığınız şeyi biraz önce anlattık. Fındık üreticisinin sorunlarıyla ilgili Sayın Başbakan diyor ki: "Ülkenin kaderiyle oynatmam." Birkaç kişinin kaderiyle eşdeğer. Ben merak ediyorum, Sayın Başbakan, Türkiye kimliği kim, o Türkiye'nin içerisine kimler giriyor? Bakıyorum, fındık üreticisi girmiyor, pamuk üreticisi girmiyor, tütün üreticisi girmiyor, şimdi, çeltik üreticisi de girmeyecek, kim kaldı acaba Türkiye profilinde? Herhalde rantçılar; çünkü, son derece memnunlar, dünyanın hiçbir yerinde kazanmadığı rantı Türkiye'de kazanıyor; 5 yılda, 10 yılda kazanacağı rantı Türkiye'de kazanırken, herhalde, Sayın Başbakanın yapacağı tek şey var, itiraf etmek. Tarım çiftçisine "ananı al götür" derken, yiğitlik taslarken; ama, bugün, içişlerimize karışan Amerikan Büyükelçisine bir tane laf söylediğini duymadım. Buyurun, söyleyin bakalım. Kretschmer'e söylesin bakayım, o zaman yürek ister. Biz de diyoruz ki, bu ülkenin temel direkleri olan bu tarım çiftçilerimizin ve köylülerimizin hayatlarıyla oynamayın. Her geçen gün bu toplum suç üretmeye devam edecek. 
Kretschmer'e bir laf söyleyebilse Sayın Bakan burada, lütfen, Sayın Başbakan söylese ben de saygı duyacağım; ülkem adına yapılan bir hakaret çünkü, ülkemin iç işlerine müdahale. Bir büyükelçi, kim oluyor ki benim iç işlerime karışacak kadar bu pervasızlığı gösterebiliyor?! Söyleyin buyurun bakayım, bir lafınız var mı?! Ama, çiftçisine, işçisine, köylüsüne gelince "bu millet sizi mi doyuracak" diyebilecek kadar azarlayabiliyorsunuz. 
Gelin, dışpolitikada Avrupa Birliğine önemli olan bir değerimizle teslim olmayalım, kanadımızı kolumuzu kırmayalım. Bu gerek GDO'lar ve gerekse tarım arazilerinin satışı konusunda çokuluslu firmalara peşkeş çekmeyelim bu ülkeyi. 
Sayın Bakan söyledi: Türkiye'deki özel sektörün işte şu kadarı yabancı sektör… O büyük bir ciroya sahip, Sayın Bakan yüzde 90'ına sahip. O zaman, neyleyeyim bu rakamları böyle farklı dilde kullanmanın. 
Bu ülkenin gerçekleriyle yüz yüze gelebilmenin tek yolu var. Bizim burada sözümüz AK Parti milletvekillerine değil; sorgulama gibi, dinleme gibi bir sorunları yok. Bizim ise tek bir mesajımız var buradan halkımıza: Size yapılanları lütfen unutmayın; çünkü, bu köylünün, çiftçinin yüzde 70 oyunu AKP aldı; ama, yaptığı tek şey var; kendine oy veren kesimin ve kitlenin kanadını kolunu kırmakla da adına "reform" dedi, "devrim" dedi. 
ZAFER HIDIROĞLU (Bursa)- ANAP'a mı oy versinler? 
HÜSEYİN GÜLER (Devamla)- Evet. Anavatan olarak bizler, katılımcı demokrasi dediğimiz toplumun her alanında üretimini, rekabetini ve verimini artıracak bir siyasî anlayışa sahibiz, amacımız bu, ülkenin tüm değerlerini ayakta tutabilmek, millî ve ulusal değerlerini koruyabilmek. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) 
HÜSEYİN GÜLER (Devamla)- Toparlıyorum Sayın Başkanım. 
BAŞKAN- Buyurun. 
HÜSEYİN GÜLER (Devamla)- Avrupa Birliği süreci içerisinde onurlu, ilkeli, dimdik birliktelikten yanayız. Merak ediyorum, sizin önünüze daha Avrupa Birliği süreciyle ilgili verilecek ödevlere ne kadar "evet" diyeceksiniz? 
Bugün Rum kesimine limanların ve hava sahasının açılması yakında gelecek. Yakında tarım dışında zaten daha birçok şeyler daha gelecek Ermeni sorunu da dahil olmak üzere, onun karşısında nasıl duruş göstereceksiniz? Herhalde, en son ilerleme raporu onaylanırken sevindiniz. 10 taneden 1 tanesini geri çektiler. Çekmediler de aslında, çekmediler de. Yakında tekrar kapınızı çalacak. 
Biz ise diyoruz ki, ülkemizde bereketin ve refahın bol olduğu, çiftçi ve köylü halkımızın tüm sorunlarını çözecek bir siyasî yasal değişiklik istiyoruz. Bu toplumun kaderi tütüncüler gibi olmasın. Çiftçilerimiz kaderi bereketli, bol olsun. Buradan hepinize saygılar sunuyorum. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar) 
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya)- Kayısıcılar gibi olmasın. 
HÜSEYİN GÜLER (Mersin)- Kayısıcılar, evet. 
BAŞKAN- Teşekkür ediyoruz Sayın Güler. Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Şanlıurfa Milletvekili Sayın Vedat Melik; buyurun. (CHP sıralarından alkışlar) 
CHP GRUBU ADINA MEHMET VEDAT MELİK (Şanlıurfa)- Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 662 sıra sayılı Tohumculuk Kanun Tasarısının birinci bölümü hakkında görüşlerimi belirtmek üzere, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu ve şahsım adına söz almış bulunuyorum; sizleri saygılarımla selamlarken, Yüce Milletimizin de kutsal ramazan ayını huzurlu ve mutlu bir şekilde geçirmelerini diliyorum. 
Değerli arkadaşlar, tarımla yakından uzaktan biraz ilgisi olan herkes çok iyi bilir ki, tarım yapabilmenin, iyi tarım yapabilmenin, iyi ürün elde edebilmenin üç ana şartı vardır. Bu da, iyi hazırlanmış bir toprak, uygun hava koşulları veya sulama ve iyi bir tohumdur. Eğer bu üç ana unsuru bir araya getirebilmişseniz, bol ve kaliteli bir ürün elde etme şansınız vardır demektir. Muhakkak yüksek verim elde edersiniz demiyorum; çünkü, uğraştığınız şey sonuçta topraktır, doğadır ve bunu olumsuz yönde etkileyecek çok değişik unsurlar vardır. 
Türk tarımının da elbette ki, çok çeşitli sorunları vardır; ama, Türk tarımının sorunlarının başında bugün görüştüğümüz kanunun konusu olan tohum gelmektedir. Peki, bu tohumculuk sorunu, tohum sorunu çözülebilir mi? Elbette ki, çözülebilecek bir konudur uğraşıldığı zaman; ama, bir konuyu çözebilmek için, daha doğrusu, çözmeye başlayabilmek için, önce, o konunun, ülke için, toplum için önemine inanmak gerekir. Ayrıca, o konuyu, angarya olarak -tabiri caizse- bir yük olarak görmemek gerekir. Tohumculuk da bu derece önemli bir konudur. 
Diyeceksiniz ki, işte, önemine inandığımız için kanun çıkarıyoruz. İnanmasak böyle bir çalışma içine girer miydik? Doğru söylüyorsunuz elbette; yani, böyle bir sorun tespit edilmiş ki, bu, bugün, kanun şeklinde önümüze geliyor uzun tartışmalardan sonra; ama, ben şöyle söylüyorum: Eğer bu işin önemine gerçekten inansaydınız, öncelikle, çiftçi için -yalnız çiftçi için de değildir bu konu tabiî- sanayi için, aslında, bütün toplum için bu kadar önemli olan bir konuyu temel yasa olarak getirmezdiniz. Bütün toplumu ilgilendiren bu derece önemli bir konuyu madde madde tartışır, bunu da bütün millet izler ve kararını verir. Burada, benden önceki, çok değerli, özellikle İktidar Partisi milletvekillerinin övünerek söylediği kanunun, çıkarılacak Tohumculuk Kanununun da ne olduğuna millet daha iyi karar verirdi, siz de rahatlamış olurdunuz; ama, herhalde çekindiğiniz bir şey var ki, bu yasanın süratle geçmesini istiyorsunuz. İnsanın aklına başka bir şey gelmiyor. 
Değerli arkadaşlar, tohumculukta, tabiî, çok önemli şeyler var; ama, en önemli şeylerden biri -burada Tarım Bakanlığının önemli bürokratları oturuyor, konuyu çok daha iyi biliyorlar- en önemli şey tohumculukta, kendi ülkenize, kendi bölgenize uygun tohumları, mümkünse, kendinizin üretmesi. Kendinizin üretmesine bir kere inanmanız gerekiyor. Buna inanacaksınız ki, tohumculuk gibi, bilimin, paranın ve zamanın sınırının olmadığı bir işe girebilesiniz; çünkü, tohumculuk gerçekten zor bir iştir; ama, hangi ülkeye, hangi bölgeye, hangi tarlaya nasıl bir tohum ekilmesi gerektiğini de ancak oranın sahibi bilir. Dolayısıyla, Türkiye'nin neresinde hangi tohumluk daha verimlidir, hastalıklara dayanıklıdır, sanıyorum, bizden daha iyi kimse bunu bilemez. Elbette ki, dünyayla bilimsel işbirliği yapmak gerekir; bunu tartışmak bile anlamsızdır. 
Şimdi, hepimiz "tohum çiftçiler için çok önemli bir sorundur" diyoruz. Gerçekten de, uzun yıllardan bu yana, Tohumculuk Yasasını görüştüğümüz şu anda bile, çiftçimizin en önemli sorunu aklınıza gelebilecek her türlü tohumluktur; bitkisel üretimde elbette. Hububat ekiminin başladığı bugünlerde… Bütün ülkemizde, genelde, kuru şartlarda tarım yapılan yerlerde hububat ekimi başlamıştır, bazı yerlerde de başlamak üzeredir. Bugün, ülkemizde, çiftçiye "al, korkmadan şu tohumu ek" diyebilecek bir kurum ne de bir tohum var mıdır? Yani, Türkiye'de tohumculuğun durumu gerçekten vahimdir. 
Bakın, konu bu kadar önemli olmasına rağmen -konunun ne kadar önemli olduğunu ben tekrar anlatmıyorum değerli zamanınızı almamak için- Hükümet, iki yıldır, bu kanunu Genel Kurula indirmemiştir. 
Şimdi, biz, iki yıldır takip ediyoruz, arada da bakıyoruz. Hele, gündeme geldikten sonra tekrar baktık acaba bir değişiklik mi yapacaklar, tekrar kanun Komisyona mı alınacak ve acaba önergelerle mi değerli Hükümet bir değişiklik yapacak; böyle hiçbir şey yok. Şimdi, en son, sanıyorum, 1 Aralık 2004 yılında Genel Kurul gündemine alınmış; o gün de, ne olmuşsa olmuş, yasa geri çekilmiş. O günden bugüne kadar, yasa taslağı üzerinde herhangi bir değişiklik de yok. Acaba neden geri çekildi diye soruyorum, bu sorulara biz de cevap bulamıyoruz; ama, diyorum ki, eğer önemsenseydi, bu kadar bekletilmez, bu yasa bir an önce çıkarılır, herkes de AK Parti İktidarı döneminde bu yasanın tohumlukla ilgili sorunları çözüp çözemeyeceğini görme imkânına sahip olurdu. 
Değerli arkadaşlar, ben, tarım sektöründe yapılacak herhangi bir düzenleme veya tarıma verilecek herhangi bir desteklemenin, yalnız çiftçiyi değil, toplumun bütün sektörlerini ilgilendirdiği kanaatindeyim; çünkü, çiftçiliğin dışında, bu kadar zor; ama, etrafına da bu kadar fazla fayda sağlayan, yapılan işten bu kadar çok sayıda insanın yararlandığı başka bir iş olduğuna da inanmıyorum. Ancak, buna, yalnız benim gibi birkaç kişinin değil, toplumun bütününün ve özellikle de hükümetlerin inanması gerekir ki, tarımın yıllardır biriken sorunları ve elbette şu anda görüşmekte olduğumuz tohumculuk konusu da çözülebilsin. 
Bugün, ülkemizde sahip olduğumuz başta otomotiv olmak üzere her şeyin kısacası dayanıklı tüketim mallarının, tekstil sektörünün hatta Türk vatandaşlarının fazla giremediği; ama, ülkemize her yıl milyarlarca dolar getiren turistik tesislerin altında yatan tarımdan elde edilen sermaye birikimidir. Bunların altında, bugün, Türkiye'de gördüğünüz bütün eserlerin altında, tarım ve çiftçi vardır. 
Ancak, son yirmi yıldır tarım sektörüyle ilgili karar alan bütün hükümetler, buna 59 uncu Hükümet de dahildir ve 59 uncu Hükümet de başta olmak üzere, tarımı çağdaş ülkeler seviyesine çıkaracağız derken, aldıkları bütün kararlarla tarım sektörünü yok ederek, ülkeyi daha da dışarıya bağımlı bir hale getirilmesi için adeta bir çaba içine girmişlerdir. 
Değerli arkadaşlar, bu dışa bağımlılık lafı, belki, size, biraz klasik bir laf gibi geliyor; ama, gerçekten, tarımda öyledir. Başta hükümetlerin ve onların yönlendirmesiyle birlikte toplumun tarıma bakış açısı değişmedikçe, tarımda ciddî bir değişim olacağına, ben şahsen inanmıyorum. 59 uncu Hükümetin de tarıma bakış açısını, kendisinden öncekilerden bir farkı olmadığını zaten dört yıllık süre içinde hepimiz gördük. Şimdi, 59 uncu Hükümetin, kendinden öncekilerden niçin bir farkı yoktur, isterseniz buna bir bakalım, bir izah etmeye çalışayım. 
Değerli milletvekilleri, 22 nci Dönem Parlamentosunda sanıyorum en çok tarımla ilgili yasalar görüşüldü ve yürürlüğe girdi. Bu yasaların bir kısmının uygulanması da yaklaşık üç yılı buldu ki, bu hiç de azımsanacak bir süre değildir. Bu yasalar görüşülürken, Hükümet kanadı her konuşmasında, tarımı daha çağdaş bir düzeye getireceklerini ve çiftçiyi kalkındıracaklarını söyleyerek, tarımda devrim yaptıklarını iddia ettiler. Kimin ne dediği de zaten zabıtlarda mevcuttur. Ayrıca, Hükümet temsilcileri sık sık övünerek, kendi dönemlerinde genel ekonomideki büyüme hızının yüzde 9'larda ve hatta, bazen, yüzde 13'lerde olduğunu da ifade ettiler. 
Peki, değerli arkadaşlar, ekonomi büyümektedir de… Sanıyorum, biraz önce Sayın Bakan da büyümeyle ilgili bazı rakamlar verdi veya düzeltiyorum, Edirne Milletvekili arkadaşımız verdi sanıyorum. 
Peki, değerli arkadaşlarım, ekonomi büyümektedir de, tarım niye büyümemektedir, çiftçi niye fakirleşmektedir; daha doğrusu, olaya böyle bakalım. Yani, durumu bundan dört sene öncesine göre iyi olan bir çiftçi var mıdır?! Tarımın büyüdüğünü iddia edebilecek biri var mı -biraz önce edildi gerçi, onu ben söylüyorum; ama, biraz önce biri etti- yoksa, tarım sektörü ekonominin dışında mıdır? Yani, biz ekonomiyi konuşurken tarımı konuşmuyor muyuz? (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) 
BAŞKAN- Sayın Melik, sizin şahsınız adına söz isteğiniz var. İzin verirseniz, onu ilave edeceğim. Buyurun efendim. 
MEHMET VEDAT MELİK (Şanlıurfa)- Veya, resmî rakamlara göre yüzde 35'i, ama, gerçekte bunun daha üstündeki bir oranı oluşturan çiftçilerin gözleri mi doymamaktadır? 
Değerli milletvekilleri, meselenin özü aslında çok basittir. Konuşmamın başında da değindiğim gibi, öncelikle, tarımın önemine inanmak, tarımı sahiplenmek gerekir. Türkiye'nin her ilinde, her ilçesinde Tarım Bakanlığının teşkilatları vardır; ülkemizde çok sayıda tarımla ilgili fakülte de vardır; yine, yasayla kurulmuş çiftçi temsilcilikleri vardır; ama, açıkça şunu söyleyebiliyoruz ki, bütün bunlara rağmen, tarım sektörü ve çiftçi sahipsizdir. 
Şimdi soruyorum değerli arkadaşlar, çiftçi sahipsizdir derken: Bu ülkenin hangi bölgesinde, hangi çeşit buğdayın, arpanın, mısırın, pamuğun, kısacası, her türlü bitkisel ürünün ekileceği konusunda Bakanlığın elinde araştırma sonuçları var mıdır? Yani, Bakanlık, Türkiye'nin herhangi bir bölgesi için, örneğin, Güneydoğu Anadolu'yu söyleyeyim: Şu buğday tohumu burada uygundur diyebiliyor mu? Eğer, böyle bir araştırma sonucu varsa, şimdiye kadar bu verileri niye çiftçiye iletmemiştir? Dört senedir biz, böyle bir şey duymadık. Bırakın dört seneyi, ondan sonraki çiftçilik hayatımızda da biz, ondan önceki çiftçilik hayatımızda da biz böyle bir şey görmedik. Yoksa, bu sorunun çözümü için, Hükümet, bu işi sırf Tohumculuk Yasasının çıkarılmasını mı beklemektedir?! 
Değerli arkadaşlar, tohum, daha önce de söylediğim gibi, tarımsal üretimin en önemli unsurlarından biridir; ancak, en mükemmel tohumu kullansanız dahi, toprağı hazırlayamamışsanız, zararlılarla mücadelenizi yapamamışsanız, sulama imkânınız yoksa, yüksek verimde bir kaliteli tohum, ürün elde etmeniz mümkün değildir. Dolayısıyla, tohumculuğu ıslah etmek ve tohum üretimine yeni ve çağdaş bir düzen vermek istiyorsanız, tarımın diğer girdi ve unsurlarını da göz önünde bulundurmak zorundayız. 
Bakın, ben, niye tarım sahipsizdir diyorum. Şimdi, Türkiye'de, bu yıl yaklaşık 300 adet pamuk hasat makinesi çalışacaktır; bir kısmı çalışmaya başlamıştır. Bunların değeri de yaklaşık 300 000 dolardır. Bakanlığın bundan haberi var mı? Pamuk ekimi, makineyle hasada uygun olarak mı yapılmıştır, ekilen tohum makineyle hasada elverişli midir; yoksa, her yıl olduğu gibi klâsik usullerle mi ekilmiştir? Şimdi, bunun önemini, tarımla uğraşan değerli bürokratlar da, herkes de biliyor; tarım sanayicisi de biliyor makineli hasadın ne demek olduğunu. Yoksa, yine, klâsik usullerle mi ekilmiştir? Uygun olmayan ekim şartlarında çiftçinin ve dolayısıyla millî ekonominin kaybı ne kadar olacaktır? Çiftçi, defolyantı nasıl yapacaktır? Yer aletleriyle defolyant yapmak mümkün müdür? 
Yine, başımıza gelen bir olay olduğu için söylüyorum; GAP Projesinin en önemli sulamalarını yapıldığı Harran Ovasında, bu yıl -şu anda devam ediyor- pamukta yeşil kurdun, mısırda koçan kurdunun ne kadar zarar verdiğini, hangi ilacın ne ile ne zaman atıldığından veya ilaçlama yapılıp yapılmaması gerektiğinden, acaba, Bakanlığın haberi var mı veya bu sorun hangi Bakanlığın sorunu? Tabiî, yalnız Tarım Bakanlığını söylemiyorum ben burada. Hangi ziraat fakültesi veya hangi ziraat odası şimdiye kadar bu konuyla ilgilenmiştir de soruna el atmıştır?! Kısacası, olayın sahibi kimdir?! Ama, hem Tarım Bakanlığı teşkilatlarının hem de ziraat odalarının yaptıkları çok iyi bir iş var; o da, ellerine geçen çiftçiden, ellerine düşen çiftçiden para almak, hem de yasak olmasına rağmen. 
Şimdi, bakın, ben size basit bir örnek vereyim; bu, sadece bir örnektir: Şimdi, Urfa'da, 2007 yılında ödemesi planlanan, 2006 yılına ait doğrudan gelir desteğiyle ilgili dosyalar düzenlenmekte, bitti bir kısmı da tahmin ediyorum. 
Şimdi, burada çiftçiden ne para alınıyor, alınmaması gerekiyor. Şimdi, bir çiftçimizin -elimdeki örnekteki çiftçinin- 9,8 hektarı var; yani, 10 dönümü yok bu adamın. Tarım İl Müdürlüğü, önce, bundan bir 12 000 000 lira dosya bedeli diye bir para kesiyor. Ardından, 3 000 000 Türk Lirası Tarım Spora bağış diye bir para kesiyor. Zaten, bu çiftçi, Ziraat Odasına da 10 000 000 ödemiş. Bu 10 000 000, Ziraat Odası, tabiî, bunu belli bir kanuna dayanarak kesiyor, onu belirteyim. Yani, bu çiftçi, ileride ödenip ödenmeyeceği belli olmayan toplam 98 000 000 için, şimdiden 25 000 000 TL ödemiş oluyor. Bu miktara, prim ödemeleri sırasında bankada yapılacak kesintiler de hariçtir. 
Değerli arkadaşlar, hani diyordunuz ki "devlet, millet için vardır." Devletin izin vermediği bir parayı, kim, hangi yetkiyle toplar?! Buna ne denir?! (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) 
MEHMET VEDAT MELİK (Devamla)- Ayrıca, bu konuda, 29 Ocak 2004'te yürürlüğe giren ve hangi isim altında olursa olsun, vatandaştan para alınmasını yasaklayan 5072 sayılı Kanun var ve bu Kanunun 3 üncü maddesi diyor ki, görevliler hakkında üç aydan bir yıla kadar hapis istemi olmasına rağmen bu para toplanıyor. Başka toplanan paralar da var, ben bunları burada açıklamak istemiyorum; çünkü, zaman yok. 
Değerli milletvekilleri, bu ve buna benzer örnekleri saymaya, dediğim gibi, zamanımız yetmiyor; ama, birçoğunuz bunları biliyorsunuz, görüyorsunuz, gördüğünüzü de ben biliyorum; ama, nedense, kimse ses çıkarmıyor. Zaten, yıllardır bu memleketteki olayların başında, yapılan işlere yetkililerin ses çıkarmamasından dolayı bu ülke bu hale gelmiştir. (CHP ve Anavatan Partisi sıralarından alkışlar) 
Şimdi, biz… Ben, bu tohumculuğun asla kolay olduğunu iddia etmiyorum, ben tohum uzmanı değilim; ama, ben, bunların içinde büyümüş bir insanım, nasıl tohum yetiştirildiğini, yetiştirilmesi gerektiğini çok iyi bilirim. Yalnız, dediğim gibi, zor bir iştir, kolay değildir; fakat, biz, bu kanunla zoru değil, kolayı yapıyoruz; ben, onu demek istiyorum. Yoksa, elbette ki, Türkiye'de tohumculukla ilgili yeni yasal düzenleme yapılmalıdır. Şimdi, çok kısaca… (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) 
BAŞKAN- Efendim, konuşmanızı lütfen tamamlayın; eksüreniz de geçti, eksüre de verdim ayrıca. 
HÜSEYİN GÜLER (Mersin)- Eksüre vermediniz Sayın Başkan. 
BAŞKAN- Takip etmediniz herhalde. 
MEHMET VEDAT MELİK (Devamla)- Eksüre?.. 
BAŞKAN- Efendim, 15 dakika, artı 1 dakika verdim. 1 dakikalık sürede toparlayın efendim; buyurun. 
MEHMET VEDAT MELİK (Devamla)- Teşekkür ediyorum Sayın Başkan. Değerli arkadaşlar, tabiî, tohum deyince, yabancı haşerelerle, zararlılarla mücadeleyi biz gözardı edemeyiz. Ben, çok kısa geçeceğim, Sayın Başkanın müsamahasına sığınarak fazla zamanı uzatmadan. Yalnız, şöyle söyleyeyim: Dedim ya tarım sahipsizdir; tarımın sahibi olsaydı, uçak ilaçlaması olmadan pamuk nasıl ilaçlanır, 3 metre boyundaki mısır nasıl ilaçlanır, bunu artık insanlar, yetkililer bilir ve buna göre bir tedbir alırlardı. Bunun ilaçlama makinesi vardır, 200 000 dolardır; Türkiye'de kaç çiftçi bunu 200 000 dolara alır?! Tabiî, siz, hepiniz bunları biliyorsunuz. 
MUHARREM DOĞAN (Mardin)- Hiçbirisi alamaz! 
MEHMET VEDAT MELİK (Devamla)- Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz tohumculuk yasa taslağı, bana göre ve Grubumuza göre, ülke gerçeklerini gözardı eden, ülke gerçeklerini tam olarak kucaklamayan… Burada söylendi, Sayın Bakanlar da buna cevap verdi; ama, göreceğiz, yine çokuluslu şirketlere ve onların buradaki temsilcilerine tohumu ve dolayısıyla tarımı teslim edecektir. Bu işler, biliyorsunuz, üç beş ayda belli olmuyor. Dünyanın en büyük tohumculuk firmalarının kim olduğunu da bizden daha iyi bilenler var; bunların buradaki faaliyetleri hakkında da herkes bilgi veriyor, biliyor. Biz, bunlarla işbirliği yapılmasın demiyoruz; yalnız, ben, kısaca şunu söylüyorum: Suriye'de İCARDA diye bir enstitü var; bu enstitüde, dünyanın her yerinden uzmanlar gelir çalışır; onun izni olmadan Suriye'ye bir avuç tohum girer mi?.. Bizim, yani, zaman zaman, belki de, çok takdir etmediğimiz bir ülkedir. ICARDA'yı ben görmedim; ama, sanıyorum, Bakanlık mensupları içinde, bunu çok ziyaret eden insanlar vardır. 
Dolayısıyla, bizim önerimiz, bu kanunu, onur meselesi yapmadan, benlik meselesi yapmadan, biz muhalefet olarak da, biz kanunu geçirttik, geri çektirdik demiyoruz; onun için, bu kanunun geri çekilerek, çok daha geniş bir ortamda, geniş katılımlarla tartışılması gerektiğini düşünüyor; Yüce Meclisi ve sizleri saygılarımla selamlıyorum. (CHP ve Anavatan Partisi sıralarından alkışlar) 
BAŞKAN- Teşekkür ediyoruz Sayın Melik. Şahsı adına, Konya Milletvekili Sayın Özkan Öksüz; buyurun efendim. (AK Parti sıralarından alkışlar) 
ÖZKAN ÖKSÜZ (Konya)- Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; Türk tarımını, en kısa zamanda, doğru üreten, ürettiğini değere dönüştüren, elde ettiği değerle sürekli hacmini büyüten bir çizgiye getirmek için, tüm gayretimizle, çalışmalarımız devam etmektedir. 
Türk tarımının geleceği, Türkiye'nin geleceğidir, milletimizin geleceğidir. Dört yıllık İktidarımız süresince, Türk tarımına can suyu taşımak, çiftçimizin, köylümüzün, hayvancımızın problemlerine çözüm bulmak için çaba gösterdik. AK Parti dönemi, tarımsal faaliyetler açısından hamle yılları olmuştur. 
İ. SAMİ TANDOĞDU (Ordu)- Bravo!.. 
ÖZKAN ÖKSÜZ (Devamla)- Yasal düzenlemeler kapsamında, bugüne kadar, Türk tarımının, olmayan kanunlarını çıkardık. 
NECATİ UZDİL (Osmaniye)- Temel yasaları çıkardınız… 
ÖZKAN ÖKSÜZ (Devamla)- Islahatçı Hakları Yasası, Gıdaların Üretimi, Tüketimi ve Denetlenmesine Dair Kanun, Mera Kanunu, Türkiye Ziraat Odaları Kanunu, Üretici Birlikleri Kanunu, Tarım Ürünleri Sigortası Kanunu, Tarım Kanunu, Organik Tarım Kanunu, Toprak Kanunu, bu Hükümet devrinde çıkarılmıştır. (AK Parti sıralarından alkışlar) 
Düşünün, bugüne kadar, Türkiye'nin, doğru dürüst bir tarım ve toprak kanunu bile yoktu. Tarım Sigortası Kanununa, geçmiş hükümetlerin hiçbiri yanaşmıyordu, hiçbiri cesaret etmiyordu. Bugün, bunu da, AK Parti Hükümeti çıkarmış ve çiftçimiz, bundan sonra çok rahatlıkla, yüzde 50'sini devlet ödemek kaydı şartıyla, kendi mahsulünü sigorta ettirecektir. 
Hayvancılık açısından, 2003-2006 yılları, biz, Hükümete geldiğimizden beri, 86 342 tane büyükbaş hayvan, 201 600 tane küçükbaş hayvan dağıtımını sağlamışızdır. Diğer hükümetler zamanında Et Balık Kurumları kapanmış ve hayvancılığımız yok olmakla yüz yüze kalmıştı. Şu anda, geldiğimiz günden beri, 300 000'e yakın bir hayvan desteği sağladık. Halen bunlar kooperatiflerimiz vasıtasıyla da devam etmektedir ve bu sayede 128 000 kişiye iş temin edilmiştir arkadaşlar. (CHP sıralarından alkışlar [!]) 
NECATİ UZDİL (Osmaniye)- Helal olsun, işsizliği önlediniz!.. 
ÖZKAN ÖKSÜZ (Devamla)- Evet… Evet… İşletmeye açılan her bir kooperatif hem kredisini ödüyor hiçbir aksaklık olmadan hem de devlete daha önce vermiş olduğu verginin iki katını ödüyor, bunları bilin. 
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya)- Kayısıyı ne yaptınız, kayısıyı?! 
ÖZKAN ÖKSÜZ (Devamla)- Yıllara göre hayvancılık desteklerini söylüyorum: 2001 yılında 48 trilyonken, 2005 yılında 622 trilyona çıkmıştır. Bu ne demektir; on katı artmıştır. (CHP sıralarından alkışlar [!]) 
NECATİ UZDİL (Osmaniye)- Helal olsun sana!.. Bravo!.. 
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya)- Kayısı kaç para oldu?! 
HÜSEYİN GÜLER (Mersin)- Sayın Başkan, tohumculuğa geçsin… 
ÖZKAN ÖKSÜZ (Devamla)- Sizler istediğiniz kadar… Bırak, ben konuşuyorum. Süt üretimi… Bakın, dağıttığımız inekler 25-30 ve 40 kilo süt vermektedir. Geldiğimizden beri, süt üretimi yüzde 28 artış sağlamıştır. 
FAHRETTİN ÜSTÜN (Muğla)- Süt fiyatlarını söyle… 
ÖZKAN ÖKSÜZ (Devamla)- Et üretimi, 421 000'den 460 000 tona çıkmıştır. Bağ-Kur'lu çiftçi, biz geldiğimizde 110 000 000 Türk Lirası alıyordu, şu anda 290 000 000 Türk Lirası alıyor; üç katı yaptık, üç. (CHP sıralarından alkışlar [!]) 
NECATİ UZDİL (Osmaniye)- Helal olsun sana!.. 
ÖZKAN ÖKSÜZ (Devamla)- Arkadaşlar, buğday ithalatı bizim zamanımızda kalktı. Bakın, süneyle yapılan bu mücadele sonucunu vermiştir. 
GÜROL ERGİN (Muğla)- Bu sene göreceğiz!.. 
ÖZKAN ÖKSÜZ (Devamla)- Süneyle yaptığımız mücadele sonucunda ve sertifikalı tohumu dağıttığımızdan dolayı çok kaliteli buğdaylar elde edilmiş ve bu kaliteli buğdaydan dolayı ithalatlar yapılmamıştır… 
FAHRETTİN ÜSTÜN (Muğla)- Sertifikayı kaldırdınız… 
ÖZKAN ÖKSÜZ (Devamla)- … ve geçen sene, Türkiye, dünyada un ihracında birinci olmuştur arkadaşlar. Bunu da yapan, yine bu Hükümettir. (AK Parti sıralarından alkışlar) Bunları, hiçbir zaman gözardı edemezsiniz. 
ATİLA EMEK (Antalya)- Sayın Özkan, Konya'ya gitmemişsiniz herhalde… Çiftçi perişan. 
ÖZKAN ÖKSÜZ (Devamla)- Konya'dayım. Ben sizi götüreyim Konya'ya. Çiftçilerimizin borçlanmalarını yeniden yaptırdık. 
NECATİ UZDİL (Osmaniye)- Beni götürme, Bakanını götür! 
ÖZKAN ÖKSÜZ (Devamla)- Sizin zamanınızda ve diğer hükümetlere vermiş olduğunuz dolaylı desteklerden ve hükümetlerde bulunan diğer hükümetler zamanında çiftçimiz borçlarla bir yere gidemiyordu; biz, bunları yeniden yapılandırdık. 1,9 katrilyon borcu sildik, diğerini de üç yılda ödenecek şekle getirdik. Tarımsal krediler, biz geldiğimizde yüzde 59'du. Şu anda, tarımsal krediler yüzde 17,5'tir. 
HÜSEYİN BAYINDIR (Kırşehir)- Seni bakan yapmak lazım; bakan! 
NECATİ UZDİL (Osmaniye)- Enflasyona gel, enflasyona! 
ÖZKAN ÖKSÜZ (Devamla)- Kullandırılan krediler, Ziraat Bankası 227 trilyon kullanıyordu… (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) 
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya)- Şu 35 trilyonu ver. Kayısıya söz verdiğin 35 trilyonu ver. 
ÖZKAN ÖKSÜZ (Devamla)- Vereceğim… Ziraat Bankası 227 trilyon… Şu anda 2,2 katrilyon kredi kullandırıyor arkadaşlar. (AK Parti sıralarından alkışlar) Bunlar… Çiftçi sahipli, sahipsiz değil. (CHP sıralarından alkışlar[!]) 
GÜROL ERGİN (Muğla)- Bravo!.. 
ÖZKAN ÖKSÜZ (Devamla)- Bunları yapan AK Parti. Enerji borçlarımızı yeniden yapılandırdık ve çiftçilerimiz, o birikmiş enerji borçları yeniden yapılandırılarak rahata kavuşmuşlardır. Mazot ve gübre desteklerini burada saymak için, 2 743 000 çiftçinin 165 670 dekarına 677 trilyon para ödenmiştir. 
HÜSEYİN BAYINDIR (Kırşehir)- 700 000 liraya aldığımız mazot 2 500 000 lira. Sen ne diyorsun?! Kime anlatıyorsun sen?! 
ÖZKAN ÖKSÜZ (Devamla)- Sertifikalı tohum… Bakın, arkadaşlar burada. 2002 yılında 75 000 ton sertifikalı tohum veriliyordu. Bizim Hükümetimiz zamanında, şu anda, geçen sene 200 000 tonun üzerinde, bu sene, inşallah, 250 000 tona yakın sertifikalı tohum dağıtılacaktır. Bunların hepsini üst üste koyduğumuzda arkadaşlar, çiftçimiz sahiplidir. Çiftçimize bu Hükümet sahip çıkıyor ve bu Hükümet çiftçinin arkasındadır. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) 
BAŞKAN- Son cümlenizi alayım Sayın Öksüz. 
ÖZKAN ÖKSÜZ (Devamla)- Arkadaşlar, AK Parti Hükümeti zamanında çiftçimiz günlerini yaşıyor. Bugün, ben, size bir örnek daha vereyim. 
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya)- Kayısıya gel, kayısıya! 
ÖZKAN ÖKSÜZ (Devamla)- Ben, kendi yöremden veriyorum. Bugün, Konya'da kuru tarım yapan bir çiftçi… 
BAŞKAN- Sayın Özkan, tamamlar mısınız konuşmanızı, sürenizi çok aştınız. 
ÖZKAN ÖKSÜZ (Devamla)- Başkanım, bitiriyorum. 
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya)- Sayın Öksüz, söz namustur, 35 trilyonu ver! 
ÖZKAN ÖKSÜZ (Devamla)- …200 dekar arazi eken bir çiftçinin, bir yıl nadasa, bir yıl ektiğini düşündüğünüzde, verdiğimiz desteklerle o çiftçinin yapmış olduğu tüm masrafları veriyoruz ve ektiği biçtiği de kendi cebinde kalıyor. 
NECATİ UZDİL (Osmaniye)- Helal olsun?!. Bravo?!. 
ÖZKAN ÖKSÜZ (Devamla)- Bunları sizinle hesaplaşmaya hazırım arkadaşlar. 
Saygılar. (AK Parti sıralarından alkışlar) 
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya)- Sayın Öksüz, şu kayısıya gel! 35 trilyon nerede? 
BAŞKAN- Teşekkür ediyoruz Sayın Özkan. Sayın milletvekilleri, konuşmalar tamamlanmıştır. İçtüzük gereğince, bölümler üzerinde 15 dakika süreyle soru ve cevap işlemini yapacağız. Soru sormak isteyen değerli milletvekillerimiz cihaza girmiş durumda. Ben, sırayla kendilerine söz vereceğim. 
15 dakika olduğuna göre, bunun yarısını soruda, yarısını cevapta kullanacağız. Arkadaşlarımızın zamanı iyi kullanmalarını da rica ediyorum. Sayın Aslanoğlu, buyurun, şu kayısı işine gelelim. 
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya)- Sayın Bakanım, 25 Nisan, kayısıyı dondurduk, öldürdük. 25 Nisan… Nisan, mayıs, haziran, temmuz, ağustos, eylül, ekim; 7 ay oldu Sayın Bakanım. Aç insanların halinden anlar mısınız? Benim bildiğim Türkiye Cumhuriyetinin Başbakanı, benim bildiğim Türkiye Cumhuriyetinin Tarım Bakanı söz verdiyse, bu söz namus sözüdür. Bu sözü yerine getirecek misiniz? 35 trilyonu ödeyecek misiniz, ödemeyecek misiniz? Teşekkür ederim. 
BAŞKAN- Teşekkür ediyorum Sayın Aslanoğlu. Sayın Tütüncü. 
ENİS TÜTÜNCÜ (Tekirdağ)- Teşekkür ederim Sayın Başkan. Sayın Bakana 3 soru yönelteceğim. Birincisi, ülkemizde çok çeşitli ve kalitesiz buğday tohumu kullanılması sonucunda, yörelere göre değişmekle birlikte, hem kalitede hem de verimde düşüklükler ortaya çıkmaktadır ve ayrıca, Trakya'da bu sene süne zararlısı tekrar sahneye çıkmıştır. Ülkenin bazı yörelerinde de süne zararlısının büyük ölçüde tahribat yaptığı anlaşılmıştır. Öyle sanıyorum ki, bu sene, kaliteli buğday ithalatı Türkiye'de yapılmak mecburiyetinde kalınacaktır. Şimdi, süneye dayanıklı, yörelere göre nasıl bir programla, nasıl bir tohumculuk politikası önümüzdeki yıllarda uygulamayı düşünüyorsunuz? 
ikinci sorum: Çiftçi, tohum konusunda kime, neye güveneceğini şaşırmış durumdadır. Aldığı sertifikalı tohumlar dahi kalitesiz çıkıyor; verimi düşük, hastalıklara ve dona karşı dayanıksız olduğu anlaşılıyor. Çiftçimiz "bu nasıl sertifika vermektir" diye feryat ediyor. İktidarınız süresince, tohumculukta sahtekârlık yapan kaç firma hakkında takibatta bulundunuz; bu takibatın sonuçları nedir? 
Son sorum, Sayın Başkan, değerli milletvekilleri: Üzüm üreticileri son derece zor durumdadır. Aslında, Türkiye, Tekelin özelleştirilmesinin nasıl yanlış olduğunun, nasıl, özellikle üzüm üretimi açısından tahribata yol açtığının acı sonuçlarını yaşıyor. Geçen sene, örneğin Şarköy ve Tekirdağ Merkezde 900-1 100 Türk Lirası arasında satılan şaraplık siyah üzüm, bu sene, 400-500 000 liradan alıcı bulamıyor. Bu durumda, daha verimli ve daha kaliteli şaraplık üzüm yetiştirilmesi yönündeki, yılların çabaları -ki, bu çabalar, belirli ölçüde, sizin Hükümetiniz zamanında da sürdürülmüştür- hangi amacı, hangi hedefi gözetmiştir? Teşekkür ederim Sayın Başkan. 
BAŞKAN- Teşekkür ediyorum Sayın Tütüncü. Sayın Güler… 
HÜSEYİN GÜLER (Mersin)- Teşekkür ediyorum Sayın Başkan; sizin aracılığınızla Sayın Bakana sorularımız var. Şimdi, narenciye üreticilerinin sorunlarını geçen yıl yaşadık. En büyük sıkıntıyı da, başta Mersinimiz olmak üzere, geçen yıl büyük bir sıkıntı yaşayan narenciye üreticilerinin sorununun bu yıl da yaşanmaması için ne gibi tedbirler almayı düşünüyorsunuz ve bu konudaki projeleriniz var mıdır? İkinci sorumuz; yeşil mazot projeniz vardı; bu, hayata mıdır; yoksa, seçim dönemini mi bekliyorsunuz? 
Çeltik ürünündeki yaşanılan sıkıntıları çok iyi biliyoruz. Karadeniz ve Güney Marmara'da hasadın başlamasından 10-15 gün geçmesine rağmen halen fiyat açıklanmamıştır. 2006 mahsulü çeltik fiyatlarının geçen yılki fiyatların altına düşmüş olduğundan haberiniz var mı? Haberiniz varsa ne gibi önlemler aldınız? Düşen fiyatlara ne zaman müdahale etmeyi düşünüyorsunuz? Çeltik üreticiye prim ödemesi yapacak mısınız? Bu konuda açıklama yapmayı düşünüyor musunuz? Geçen yıl, Gümrük Birliği ve Avrupa Birliği Anlaşması gereği, 31 Temmuz tarihinden itibaren ülkemize gümrüksüz pirinç girişi olmuş mudur; olmuşsa ne kadardır? 
Tarım ve Köyişleri Bakanlığının 20.06.2006 tarihinde, Zirai Karantina Yönetmeliğin, yurda girişi sakıncalı bulunan ve ithale men teşkil eden 70 adet hastalık ve zararlılar bu listeden neden çıkarılmıştır? Böyle bir genelgeyi neden çıkarma ihtiyacı duymuşsunuzdur? Teşekkür ediyorum. 
BAŞKAN- Teşekkür ediyorum Sayın Güler. Sayın Muharrem Doğan… 
MUHARREM DOĞAN (Mardin)- Sayın Bakanıma başarılar diliyorum. Yaklaşık 180 000 dekarlık alanda sadece çeltik üretimi yapılan İpsala Ovasındaki bizzat üretim yapan arazi kiracısı çiftçilerin büyük bir bölümünün çiftçi kayıt sistemine kayıtlı olmadıkları doğru mudur? İkinci sorum, özelleştirilecek tarım işletmelerinde çalışma önceliği sağlayacak Ceylanpınar'daki kursa kaç kişi başvurmuştur, kaç kişi kursa kabul edilmiştir? Teşekkür ediyorum. 
BAŞKAN- Teşekkür ediyoruz Sayın Doğan. Soru süresini aşarak verdim. Cevap için Sayın Bakana… 
HÜSEYİN BAYINDIR (Kırşehir)- 8 dakika var orada. 
BAŞKAN- Efendim 15 dakika tamamlanıyor. Benim önümde cevap için 6 dakika 21 saniye var. Efendim, 7,5 dakika hakkınız. 
ERDAL KARADEMİR (İzmir)- 8,5 dakika var orada… 
BAŞKAN- Efendim, o değil. Benim önümdeki cihaz; o devam ediyor. 15 dakika bittiği zaman o iş bitecek. 
NAİL KAMACI (Antalya)- Hayır; öyle bir şey yok. 
BAŞKAN- Efendim, bitti süre; hatta, aştık. Buyurun Sayın Bakan. 
TARIM  KÖYİŞLERİ BK MEHMET M EKER (Diyarbakır)- Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tabiî, esasen, gerek teamül gerek İçtüzük şunu öngörüyor; bunu değerli milletvekillerimiz de biliyorlar. Bir kanun görüşüldüğü zaman soruların da o kanunla ilgili olması gerekiyor; ancak, görüyoruz ki, yani, konuyla hiç ilgisi olmayan, gündemimizle, müzakere ettiğimiz kanunla hiç ilgisi olmayan, hiç ilgili… 
MUHARREM KILIÇ (Malatya)- Bakanlığınızla ilgili konular Sayın Bakan. 
TARIM  KÖYİŞLERİ BK MEHMET M EKER (Diyarbakır)- Bu bütçe konuşması değil. Bu, bütçe konuşması değil. Bu, bütçe müzakeresi değil; bu, özel bir kanundur. Dolayısıyla, bu kanunla ilgili olarak sorulabilecek bütün sorular elden geldiğince yerinde sözlü veyahut da bilahara yazılı olarak cevaplanır. Ancak, bununla birlikte, ben, yine de önemine binaen, madem soruldu, Malatya'da kayısıyla başlayayım. Malatya'da hasar tespit komisyonu henüz iki tane ilçeden tamamlanmadığı için bize gelmedi; Darende ve Akçadağ; iki ilçede… 
MUHARREM KILIÇ (Malatya)- Sayın Bakanım, hasar tespitleri henüz o don olayından bir ay sonra tamamlandı. Onlar sadece formalite gereği uzatmaya çalışıyorlar. 
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya)- Hepsi bitti Sayın Bakanım, hepsi bitti, bir ayda bitti… 
TARIM  KÖYİŞLERİ BK MEHMET M EKER (Diyarbakır)- Şimdi, bakın, doğru değil… (CHP sıralarından gürültüler) Bakın, karşılıklı konuşmayalım… 
MUHARREM KILIÇ (Malatya)- Ama, size yanlış bilgi veriyorlar Sayın Bakan. 
TARIM  KÖYİŞLERİ BK MEHMET M EKER (Diyarbakır)- Sayın Aslanoğlu soruyu sordu, ben kendisine cevap veriyorum. 
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya)- O benim arkadaşım, Malatya Milletvekili. 
BAŞKAN- Sayın Bakan, siz Genel Kurula hitap edin. 
MUHARREM KILIÇ (Malatya)- Hayır; yanlış bilgi veriyorlar size. 
BAŞKAN- Sayın Kılıç, lütfen… 
MUHARREM KILIÇ (Malatya)- Biz de Malatya Milletvekiliyiz, orayı biliyoruz. 
BAŞKAN- Sayın Bakan, siz Genel Kurula hitap edin efendim. 
TARIM  KÖYİŞLERİ BK MEHMET M EKER (Diyarbakır)- Değerli milletvekilleri… 
BAŞKAN- Efendim, cevabı beğenmeyebiliriz; ama, cevabı dinleyeceğiz tabiî. 
MUHARREM KILIÇ (Malatya)- Sayın Başbakanın sözü yerde kalıyor Sayın Bakan. 
TARIM  KÖYİŞLERİ BK MEHMET M EKER (Diyarbakır)- Sayın Başbakanın sözü hiçbir zaman yerde kalmaz. 
MUHARREM KILIÇ (Malatya)- Yerde kaldı… İki ayda ödenecek denildi, beş ay geçti! 
TARIM  KÖYİŞLERİ BK MEHMET M EKER (Diyarbakır)- Hele hele 59 uncu Hükümetin Başbakanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın hiçbir zaman sözü yerde kalmaz, kalmamıştır. (AK Parti sıralarından alkışlar) 
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya)- Altı ay oldu!.. 
TARIM  KÖYİŞLERİ BK MEHMET M EKER (Diyarbakır)- Asla… 
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya)- Altı ay oldu!.. 
TARIM  KÖYİŞLERİ BK MEHMET M EKER (Diyarbakır)- Asla… Öyle bir şey yok… Öyle bir şey yok… Ben, sizlere, bakın, iki tane ilçeyle ilgili hasar tespit çalışmalarının tamamlanmadığından dolayı raporların bize… 
MUHARREM KILIÇ (Malatya)- Devlet bu kadar geç mi çalışıyor, bürokratlar bu kadar geç mi çalışıyorlar?!. 
TARIM  KÖYİŞLERİ BK MEHMET M EKER (Diyarbakır)- Sadece devlet değil, orada sadece devlet değil, hasar tespit komisyonunda bir sürü insan çalışıyor ve bunların bir kısmı bizim Bakanlığımızın mensupları değil. Şimdi… 
MUHARREM KILIÇ (Malatya)- Üç tane ilçedeki zararı tespit edemediler mi?! 
TARIM  KÖYİŞLERİ BK MEHMET M EKER (Diyarbakır) -Karşılıklı konuşmayalım. 
GÜROL ERGİN (Muğla)- Sayın Bakan "sürü" lafı doğru olmadı; "sürü" lafını kullanmayın, geri alın; hiç yakışmadı!.. 
BAŞKAN- Sayın Bakan, siz, Genel Kurula hitap edin lütfen. 
GÜROL ERGİN (Muğla)- Sayın Başkan, siz yakıştırdınız mı?! 
TARIM  KÖYİŞLERİ BK MEHMET M EKER (Diyarbakır)- Şimdi, iki… 
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya)- Sayın Bakanım, ne zaman ödeyeceksiniz?! 
TARIM  KÖYİŞLERİ BK MEHMET M EKER (Diyarbakır)- Bakın, bizim paramız… 
BAŞKAN- Anlamadım efendim. 
GÜROL ERGİN (Muğla)- "Orada çalışan bir sürü insan!.." 
TARIM  KÖYİŞLERİ BK MEHMET M EKER (Diyarbakır)- Bakın, bizim paramız var… Bizim paramız var… 
ŞEVKET ARZ (Trabzon) Fındığı niye ödemiyorsunuz o zaman?! 
TARIM  KÖYİŞLERİ BK MEHMET M EKER (Diyarbakır) -Bu raporlar bize intikal ettiği zaman, en geç bir ay içerisinde ödenir; bitti… 
MUHARREM KILIÇ (Malatya)- Sayın Bakan, bu, söz mü? 
TARIM  KÖYİŞLERİ BK MEHMET M EKER (Diyarbakır)- Bakın, bize geldiği andan itibaren, bize raporlar intikal ettiği andan itibaren bir ay içerisinde ödenir. Orada herhangi bir… 
MUHARREM KILIÇ (Malatya)- Malatya'da açıklayacağız "bir ay sonra ödenecek" diye. 
BAŞKAN- Buyurun Sayın Bakan. 
TARIM  KÖYİŞLERİ BK MEHMET M EKER (Diyarbakır)- Şimdi, arkadaşlar, bakın, o zaman, benim bazı şeyleri biraz daha teknik olarak açıklamam gerekiyor anlaşıldığı kadarıyla. Şimdi, siz, ön tespiti hasar tespiti olarak tanımlıyorsunuz. Ön tespit başka bir şeydir, kısa zaman içerisinde biter; ama, hasar tespiti teknik bir çalışma gerektiriyor. Ayrıntılı, teknik bir… 
MUHARREM KILIÇ (Malatya)- Raporlar elimde Sayın Bakan, raporlar verildi… 
TARIM  KÖYİŞLERİ BK MEHMET M EKER (Diyarbakır)- Değil… Değil sayın vekilim. Bize iki ilçeden gelmediği için yapmadık. Bize ulaştığı zaman gelir. 
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya)- Sayın Bakanım, öbürlerini ödeyin!.. 
HÜSEYİN GÜLER (Mersin)- Gelenlerin günahı ne Sayın Bakan?! 
TARIM  KÖYİŞLERİ BK MEHMET M EKER (Diyarbakır)- Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bunun dışında, Sayın Enis Tütüncü'nün sorularına cevap vermeye çalışacağım, cevaplandıracağım. 
NECATİ UZDİL (Osmaniye)- Yazılı olarak daha iyi… 
TARIM  KÖYİŞLERİ BK MEHMET M EKER (Diyarbakır)- Sayın Enis Tütüncü, Türkiye'de, bu seneki süne zararlısıyla ilgili bazı değerlendirmelerde ve tespitlerde bulundu. Bu sene, tabiatıyla, genel anlamda, özellikle şunu söyleyeyim: Trakya'da yüzde 1,7 olarak, Trakya'nın ortalaması süne zararlısı yüzde 1,7'dir. Bu şu demektir: 100 tane danenin 1,7 tanesinde 1 süne zararı söz konusudur. 
RASİM ÇAKIR (Edirne)- O zaman neden 280 000 liraya buğday alındı?! 
TARIM  KÖYİŞLERİ BK MEHMET M EKER (Diyarbakır) -Şimdi, müsaade edin cevap vereyim… 
RASİM ÇAKIR (Edirne)- Niye o zaman 280 000 liraya aldınız?! 
TARIM  KÖYİŞLERİ BK MEHMET M EKER (Diyarbakır)- Müsaade edin cevap vereyim… 
BAŞKAN- Sayın Çakır, Bakanın konuşmasına izin vermezsek, o zaman cevabı alamayız arkadaşlar. Buyurun. Anlatsın Bakan, beğenmeyebiliriz. Siz devam edin efendim. 
TARIM  KÖYİŞLERİ BK MEHMET M EKER (Diyarbakır)- Şimdi, değerli milletvekilleri, burada, süne hasarında, sınır, hasar, gerçek bir hasar diyebilmemiz, zarardan bahsetmemiz, bunun sınırı yüzde 4'tür. Yüzde 4'ün üzerinde, 4 ve 4'ün üzerinde olursa bu anlamda bir gerçek süne hasarından ve zararından söz edebiliriz; ama, burada -biraz önce de arz ettiğim gibi- Trakya ortalaması bu sene yüzde 1,7'dir. Dolayısıyla, buğdayımızın kalitesinde herhangi bir sorun bulunmamaktadır ve bu, Türkiye'de kaliteli buğday ithalatı ihtiyacı doğurmamaktadır; şu anda da, Türkiye, bizim, eldeki rekolteye göre, eldeki imkânlara göre de, Türkiye'nin böyle bir ihtiyacı bulunmamaktadır; ancak, eğer, ilave ihraç etmek gayesiyle tüccarlar, ithalatçılar, ihracatçılar ticaret yapmak isterlerse, tabiî, o, istisnadır. 
Şimdi, bu konuyla ilgili bir şey söyleyeyim, yine işte çiftçi kime başvuracak, bunun sorunu vesairesi, tohumu nasıl olacak diye. Ne Türkiye'de ne de dünyada şu anda süneye dayanıklı, yani yüzde 100 süneye dirençli veya süneden etkilenmeyen bir buğday çeşidi bulunmuş değildir; böyle bir şey söz konusu değil, henüz böyle bir çeşit dünyada yok. 
ENİS TÜTÜNCÜ (Tekirdağ)- Ama, daha fazla risk var. 
TARIM  KÖYİŞLERİ BK MEHMET M EKER (Diyarbakır)- Hayır. 
Şimdi, yine Sayın Tütüncü bu tohumculukla ilgili birtakım uygulamalardan şikâyet ederek, bunlardan kaç kişi hakkında, ne şekilde soruşturma açıldığını, neler yapıldığını, bu konudaki çalışmalardan bahsetti. Tabiî, biz de, zaten, esas itibariyle bu kanunu tam da bunun için getiriyoruz. Biraz önce, ben, kanunla ilgili genel değerlendirme için huzurlarınıza çıktığımda 8 tane başlık saydım; bunlardan 1 tanesi de bu tür uygulamalarla, bu tür icraatlarla veya ticaretle veya ortaya sürdüğü çeşitle veya pazarladığı çeşitle vatandaşın, çiftçinin zararına sebebiyet verenlerin bu kanun yoluyla cezalandırılma imkânının olduğudur. 
BAŞKAN- Sayın Bakan, konuşmanızı tamamlar mısınız. 
TARIM  KÖYİŞLERİ BK MEHMET M EKER (Diyarbakır)- Evet. Bu kanun, bunun için zaten gelmektedir. Daha bu ve bunun gibi birçok ihtiyacı giderecek bir tasarıdır. Ben bu arada bir cümleyle bir şey daha söyleyeyim; bizim elimizde Türkiye'nin hangi bölgesinde hangi hububat tohumluğunun kullanılabileceğine ve orada uygun çeşit olduğuna dair bizim çalışmalarımız var, haritamız var, broşürümüz var ve bunlardan, mesela şu elimdeki broşürden tohumluklar ve damızlıklarla ilgili 500 000 tane Türkiye'deki tarımla ilgili tüm kişi ve kuruluşlara dağıtılmıştır. Burada, haritada, hangi bölgede, mesela Güneydoğu Anadolu Bölgesinde hangi buğday çeşitleri verimlidir, tavsiye edilmektedir, bunlar yazılıyor. Bunların tamamı bildiriliyor, gönderiliyor. Dolayısıyla, hem bizim bu konulardaki çalışmalarımız var, Hükümetimiz döneminde bu çalışmalar hız kazandı. Getirdiğimiz yeniliklerle daha da hız kazanıyor. Bundan sonra da çok daha iyi çalışmalar yapılacak. Teşekkür ediyorum. 
BAŞKAN- Teşekkür ediyoruz Sayın Bakan. 
ENİS TÜTÜNCÜ (Tekirdağ)- Sayın Bakan, benim sorumu yeterince yanıtlamadı. Herhalde ben anlatamadım. 
BAŞKAN- Süremiz geçti efendim. 
ENİS TÜTÜNCÜ (Tekirdağ)- Benim sorum şuydu: Süneye karşı daha dirençli olan… Az dirençli olanlar var, çok dirençli olanlar var. Daha dirençli olan buğday çeşitleri bölgelere göre hangileridir diye sordum. Ona yanıt vermesi gerekirken, Sayın Bakan ne yazık ki sorumu saptırarak yanıt vermeye çalıştı. 
BAŞKAN- Teşekkür ediyorum Sayın Tütüncü. Sayın milletvekilleri, birinci bölüm üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır. 
Şimdi, birinci bölümün maddelerine geçeceğiz; ancak, çalışma saatimiz bitmek üzere olduğundan, kanun tasarı ve tekliflerini sırasıyla görüşmek için, 5 Ekim 2006 Perşembe günü, alınan karar gereğince 13.00'te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum. 
Kapanma Saati: 18.22 

3 yorum:

  1. Merhaba,

    Hastalarımız için böbrek satın almak için bir kez daha buradayız ve onları kurtarmak için bir böbrek bağışlamak isteyen herkese iyi miktarda para ödemeyi kabul ettiler ve böylece bağışta bulunmak istiyorsanız veya bir Hayat kurtarmak istiyorsanız, lütfen aşağıda e-posta ile bize yazın.

    Bu sizin için zengin olmanız için bir fırsattır, biz temin ederim ve bizimle% 100 güvenli bir şekilde sizinle güvence altına alıyoruz, herşey yoluna giden böbrek bağışçılarına göre yapılmalıdır.
    Artık boşa harcamayın, lütfen irruaspecialisthospital20@gmail.com adresine bize yazınız.

    Irrua Uzman Eğitim Hastanesi.

    YanıtlaSil
  2. Bir hayatı kurtarmak için bir böbrek satmak isteyen 18 yaşından büyük ciddi böbrek vericileri arıyoruz ve her bağışçı için iyi bir teklif ve diğer tazminatlarımız var.
    Bizim sürecimiz hızlı ve güvenliğiniz garantilidir.
    Lütfen bize ulaşın iowalutheranhospital@gmail.com
    Ayrıca whatsapp +1 929 281 1248 numaralı telefondan bizi arayabilir veya bizimle iletişime geçebilirsiniz.

    YanıtlaSil
  3. biz pluto güven şirketiyiz,% 3 faiz oranında kredi sunuyoruz. kredi arıyorsanız, daha fazla bilgi için bize ulaşın.
    e-posta: plutocreditfinancier@gmail.com
    Whatsapp: +1 (847) 453 9904

    YanıtlaSil